Varan перевод на английский
353 параллельный перевод
Bu cinayetlerin kurtadamlarla ilgisi olmadığının farkına varan... bir tek ben miyim?
Aah! Am I the only one recognizing the lack of werewolfitude in these murders?
Bir suçun farkına varan bir muhasebeci bunu yetkili mercilere bildirmiyorsa, o suçun bir parçası haline gelir.
Any accountant who is aware of a felony, he becomes an accessory to that felony unless he reports it to the proper authorities.
Mr. Lloyd, körlüğe varan üstün vatanseverliğinizden ve ara sıra faydalı olan istihbari faaliyetlerinizden haberdarız.
Mr. Lloyd, your super British patriotism, your blundering, but sometimes effective intelligence efforts are well-known.
Küçük bir şey hariç, neredeyse saplantıya varan bir hobisi var.
He has a hobby that almost amounts to a mania. Clocks.
- Varan bir!
- One!
Gideceğim yere benden onbeş dakika önce varan burnu olan beni.
Me, with this nose of mine that marches on before me by a quarter of an hour.
Sadece ilk varan ben olacağım.
Only I'm going to be there first.
Kapıya son varan biraları ısmarlar.
Last guy in the door buys beers.
Bütün bu dönüp dolaşıp aynı yere varan konuşmalar uygar bir tarz, fakat ben kelimelerle oynamakta iyi değilimdir.
All this talking around in circles may be the civilized way, but I'm no good at fencing with words.
Boyları 50-60 metreye varan ağaçlar vardır.
There are trees up to 200 feet tall.
Etobur kertenkele!
The varan lizard!
Başvurudan izin almaya varan süreci takip etmeliyiz.
We'd like to trace the process from application to granting of the permit.
İşin farkına varan bazı çocuklar, ayak parmakları üzerinde yürümeyi denediler. Fakat kamçılandılar. Kandırmaca olmazdı.
Some kids knew somehow about this rule and tried to walk on their tiptoes when they had to pass under a measuring bar, only to be punished for cheating.
İlk kaçış girişimi, bulunmasından önce neredeyse körfeze varan bir mahkum tarafından 1936'da gerçekleştirildi.
In 1936, the first escape attempt... was made by a prisoner who was almost into the Bay... before he was discovered.
Basit. 8 : 09'da Swindon'a varan 7 : 16 Futbol Özel'e bindim.
Oh, ah, simple. I caught the 7 : 16 football special Arriving at swindon at 8 : 09.
Oraya ilk varan servete konar.
Whoever gets there first gets to drive the golden spike.
İlk varan kazandığı arabasını bekler.
First one there waits for his car.
Saatte 50 mile varan bir hızla basit bir dalış yapacağım ve kanatları sabit tutup dosdoğru aşağıya ineceğim.
I'm going to make a simple dive, to 50 miles per hour and hold the wings steady and go straight on down.
Enkaza varan ilk askerler Polonyalılardı kendi bayraklarını orada dalgalandırdılar.
Polish troops were the first to reach the ruins, where they raised their national flag.
Varan beş.
- Take five.
- Hastane halüsinasyonu, varan bir.
"Hospital Hallucination," take one.
Katie, varan iki.
"Katie," take two.
- Eski Dostlar, varan üç.
- "Old Friends," take three.
Bir yıl içinde bir çok gemi Dünya'nın yarısını turlayarak Uzakdoğu'ya kadar varan ve yıllar sürebilen seyahatlere çıkıyordu.
In a typical year, many sailing vessels set out halfway around the world for the Far East on voyages of exploration and discovery, of trade journeys taking years to accomplish.
Samanyolunu çevreleyen halo içinde küresel kümeler bulunur ve her biri bir milyona varan yaşlı yıldızları barındırır.
Surrounding the Milky Way is a halo of matter which includes the globular clusters each containing up to a million elderly stars.
Kimseyi şüphelendirmeden beyaz bir eşle evlendiğini sanıp da sonra bir zenciyle evlendiğinin farkına varan Amerikalının hikayesini bilir misin?
Do you know the story of the American who gets married, quite unsuspectingly, thinking his wife's white, but it turns out she's black.
Plastiklesmis baroktan, merkezde Stalin'e varan heykelcilik anlayisini kim farketmeden edebilir ki?
How can one fail to recognize the statuary that goes from plasticized baroque to Stalin central?
Gel gör kılıçları, yatağanları ateş çıkarıp göklere varan orda yükseklerde hudutlarımızda düşmanın kanı dere gibi akıyor
Come and see swords and bancals that light fires high, way up to the sky high up at our borders flows our enemy's blood
Berbat çalıyor ama karım şarkı söylerken onun farkına varan olmuyor.
if you don't mind my saying, - it's not a very good choice No, this house is most terribly unsafe.
Öldürüldüğünü kanıtlayan durum tarif edildiği kadarıyla kaçınılmaz sonuçlara varan durumları biliyorum ama aynı şekilde canlı olduğunu da biliyorum.
I know the circumstances as they have been described lead to the inescapable conclusion that he has been murdered but equally I know that he is alive.
Peki, Rattler Kavşağına ilk varan kazanır!
Ok, the first to rattler's crossing wins!
Ejderha Ateşi geçidine ilk varan kazanır.
First one to dragon fire crossing wins.
Son varan, tavanı okumak zorunda kalır.
Last one up has to read the ceiling.
40 % a varan işsizlik oranıyla, ülke sayfayı değiştiriyor.
With unemployment down to 40 %, The nation rounds the corner.
Sonunda travma nedeniyle oluşan anılarının bilincine varan hasta bunları anlatır ve arazlar da kaybolur.
Finally conscious of his traumatic memories, the patient discusses them and the symptoms vanish
Varan bir.
Strike one.
Varan iki.
Strike two.
Normal tek mi çift mi, üçe varan alır.
Straight choose, three takes it.
Namib Çölü'nde yüzeyi sadece rüzgarlar şekillendirmiştir. Kavrulmuş kumu önlerine katarak 300 metreye varan kum tepeleri oluştururlar.
In the Namib Desert, only wind has shaped the surface sweeping the parched sand into dunes, nearly 1,000 feet high.
Hayali bile yasak bana, çirkin bir kadın bile... her yere benden çeyrek saat önce varan böyle bir burunu beğenmez.
I can never be loved even by the ugliest. My nose preceeds me by fifteen minutes. Whom do I love?
23. yy'da, Teiyo Grup devasa boyutlara varan bir şirkete dönüşüyor.
In the 23rd century, the Teiyo Group has grown into a huge corporation.
Şimdi, bugün burada, bir boşanmaya şahit olmak için buradayız belki de birazcık fazla genç evlenmiş genç bir çiftin ne yaptıklarını bile tam anlamadan önce ve sonra korkunç bir hata yaptıklarının farkına varan, bir çift.
So we're here today to celebrate the divorce... of a young couple who probably got married a little too young, before they really knew what they were doing, and then realized they'd made a horrible mistake.
Benim kanımca, neler olduğunun farkına varan herkes biliyor ki hapishane yetkilileri Anayasa kurallarını çiğnedi.
Anyway, it's apparent to those who know what's going on that the prison boys have violated the Constitution.
Dönüp buraya önce varan her şeyi alır.
First one back to the ladder claims all.
Gerçeğin farkına varan kral, hizmetkârı def etmiş, sadık, gerçek karısıyla sonsuza dek mutlu bir hayat sürmüş.
The king, recognising his real wife, kicked the maidservant out and lived happily ever after with his true and devoted queen.
Varan iki, ne diyorsunuz?
Another hit. What say you?
İlk varan biz olmazsak... işler kızışabilir.
If we don't get there first... things might get rough.
Ravenswood ve Nelson'a ilk varan biziz.
We're first on the scene at Ravenswood and Nelson.
Yılda 80.000'e varan iyatrojenik * veya doktor hatasından gerçekleşen ölüm meydana geliyor.
Iatrogenic deaths or deaths due to doctor error are upwards of 80,000 a year.
- Acele sonuca varan kim?
- Who's jumping?
Varan iki!
- Another hit.