Vats перевод на английский
102 параллельный перевод
Şu varillerin üstünü örtmeliyiz.
We've got to cover up those vats.
Bir kaç kuruş bağış karşılığında koca çorba kazanları.
Ein Topf - a pot. Huge vats, soup and coins disappearing through the slot in a tin box. Just Like that.
Belçika'daki en iyi boya fıçıları bizdedir.
We have the best-equipped dye vats in Belgium.
Arpa bu kazanlarda çok yüksek ısıda kaynatılıyor.
( Quintana ) Now then, these vats is where the grain boils At extraordinary temperatures.
Hepsi arpa kazanı.
All the grain vats.
Fermantasyon işleminin bir parçası, çökeltme kazanları.
The settling vats, part of the fermentation process.
Onlara tek gözüyle bakıp Hunlar gibi kızgın yağ kazanları hazırlıyordur.
Staring them down. Preparing vats of boiling oil to pour down on the Huns.
Sarayın bahçesi asma yapraklarıyla ve sarmaşıklarla süslenmişti salkım salkım üzümler, şarap fıçıları.
The garden of the palace is decorated with vine leaves and ivy and bunches of grapes, wine vats and presses.
Gaz ve eriyiklerin depolardan ana tanka geçmelerini sağlamak üzere programlandı.
Programmed to deliver precise mixes of gases and solutions from storage vats into the main plant.
Brooklyn'den uçakla varillerce tavuk çorbası getirtmek de iyi bir fikir olabilir, Ve nişanlımı da görmek istiyorum arada.
I need vats of chicken soup airlifted from Brooklyn, and I need to see my fiancée.
Kocamla konuştum. Daha büyük fıçılara ihtiyacımız var.
I told my hudband we need bigger vats!
Fıçıların temizlenmesi lazım.
The vats need cleaning.
Senin işin Dosiler'den on bin fıçı almak olacak. Şarap işine mi giriyoruz?
Your job will be to purchase 10000 vats from the Dosi.
Bildiğiniz üzere Frengiler on bin fıçı tula çileği şarabı almakla ilgileniyorlar.
The Ferengi are interested in buying 10000 vats of tulaberry wine.
- Size beş bin fıçı veririz.
- We'll give you 5000 vats.
Gama çeyreğinde geniş bir dağıtım ağı kurmayı düşünüyoruz. Biz en az on bin fıçı lazım.
Our vast distribution network in the Gamma Quadrant will need 10000 vats.
Size beş bin fıçı teklif ediyorum.
I'm offering you 5000 vats.
On bin fıçı, anlaştık mı?
Do we say 10000 vats?
Ben de on bin fıçı tula çileği şarabının yetmeyeceğini düşünüyordum.
10000 vats of tulaberry wine aren't enough.
Yüz bin fıçı onlar ve bizim için daha fazla kar anlamına gelir.
100000 vats would mean more profit for them and for us.
Yüz bin fıçı.
100000 vats.
Ama sen yüz bin fıçı almak istediğini söyledin değil mi?
You offered to buy 100000 vats, didn't you?
Nagus'un neden yüz bin varilde ısrar ettiğini hala anlamadım.
I still don't understand why the Nagus is insisting on 100000 vats.
Pekala on bin varil alabilirsin.
You can have the 10000 vats.
Müsaade edin size biraz akıl vereyim. Inglatu size asla yüz bin varil tula çileği şarabı satmayacak. Sadece istemediğinden değil, satamaz.
lnglatu will never sell you 100000 vats of tulaberry wine because he can't.
Sen mi? Keşke yapabilsem, ama tüm gezegende o kadar fıçı yok.
There aren't that many vats on the planet.
Gerçekten yüz bin fıçı tula çileği şarabı istiyorsanız sizi doğru insanlarla görüştürebilirim.
If you really want 100000 vats, I can put you in touch with the right people.
Bizi bu asit dolu varillerin üzerine asıp halatın erimesini mi bekleyeceksin?
Leave us hanging over one of these vats with acid burning through the rope?
Bu yüzden adamlarıma sizi vurduracak ve sonra da varillere attıracağım.
So I'll just have my men shoot you and throw your bodies into the vats.
Hayır, hayır, daha büyük. Dev gibi sarnıçlar.
No, bigger, like... huge... vats.
Asit fıçısını devirin!
Tip the acid vats.!
" kaplardaki peynirleri bitirdiler...
" and ate the cheeses out of the vats...
Senin için şaraplık üzümlerle yüklenmiş bağlar parıldıyor,
For you the field blossoms heavy with vine grapes - wine foams and sparkles in brimming vats.
Annen extraları nası ödeyeceğini biliyordu.
Your mother knew how to handle all vats.
Sürünerek tankların orada bulunan ızgaranın altındaki su yolundan geçiyor. Sonra da atölyeden çıkıyor.
He crawls through a gutter, under a grate where the vats are, then he goes out from the workshop.
- Bütün stok fıçıları patlamıştı ve şehri kurtarma görevi bana kalmıştı.
all the storage vats exploded, and it was up to me to save the town.
Muhtemelen şimdi bir çift asit kutusu ve bir halı temizleyicisiyle yoldadırlar.
They're probably on their way now with a couple of vats of acid and a carpet steamer.
Orada petrol varilleri var.
( Zoe ) Those are oil vats.
Kireç ve boya kapları, doktorlara, pratisyenlere ve modern teçhizatla dolu ameliyathanelere yol açmıştı.
The bleaching and dyeing vats have given way to doctors and researchers... and operating rooms filled with modern equipment.
Bunlar da dhal kazanları.
These are the dhal vats.
- " Geceleri işkence etmek için mahkumalrını domuz yağı dolu fıçılara mı atacaklar?
- " That at night they used to torture their prisoners in vats of pig grease?
Artık hayatımın sorumluluğunu alma vakti geldi. Bizi terketmek mi istiyorsun?
Water from the dyeing vats goes into that canal.
İki kavanoz pilav alıyorlar ayrı odalara koyuyorlar.
They took two vats of rice they put one in one room, and one in another room.
Fıçılar, lazerimle tam isabete dayanamazlardı. Fakat bataryalarım çok zayıf.
The vats would not withstand a direct hit from my laser, but my batteries are falllng.
Gizli kapılar, asit banyoları, kireç kuyuları varmış.
They had trapdoors, acid vats, quicklime pits.
Sonra İnsan Hakları Derneği'ndeki fiyasko yaşandı. Jack İnsan Hakları Ödülünü almış ve bu zahmeti için fıçı fıçı şarap içmişti.
Then there was the fiasco at the Civil Liberties Union, where Jack received the Civil Rights Award and drank three vats of wine for the trouble.
- Terkedilmis bir metal degirmen var mi metal eritebilecegimiz?
- Do we have any abandoned steel mills of giant vats of molten metal?
Ceset bulunduğunda mezbaha yolundaydılar.
They were on their way to the rendering vats when the body was found.
Nallanmış pek çok at fabrikanıza gönderilmiş.
Several shoed horses were sent to your rendering vats.
İşe gittim. Konteynırlardan birine yanlış kimyasal madde koymuşum.
I got the chemicals wrong in one of the vats.
Sabah 07 : 30'da işte olup kan, sidik, su ve dışkının birbirine karıştığı teknelerden sırılsıklam bir koyun derisi alıp yerde sürüklemeye başlardınız.
out of vats of mingled blood, urine, water and excrement.