Vermiştim перевод на английский
4,704 параллельный перевод
Önceliğimi başka bir davaya vermiştim.
I had an emergency on another case.
Miami'ye gelmene tek bir şartla izin vermiştim.
I let you come here under one condition.
15 dakika önce soya sosu siparişi vermiştim.
I ordered for soya sauce 15 minutes back.
Ona karamel vermiştim.
I gave him a caramel.
Size zaten paranın yarısını vermiştim.
Yeah, I paid you guys half in advance.
Onu yemeğe götüreceğime söz vermiştim.
I promised I'd take him to lunch.
Sana vermiştim, hadi itiraf et.
I owned you. Admit it.
Son defasında komisyon vermiştim.
I used give a commission at the last place.
En son biri beni Jason gibi kolumdan yakaladığında kendi kendime buna bir daha izin vermeyeceğime söz vermiştim.
And the last time someone grabbed me like Jason did, I... I promised no one would ever do that again.
Ben sana pıhtılaştırıcı banttan vermiştim.
I gave you a cloth Band-Aid.
Babamın anma törenine gideceğime söz vermiştim.
I promised my sister I'd be there for my dad's tribute.
Sally hatırlamıyor ama, babana bir saat vermiştim. Altın bir saat.
Now, Sally don't remember, but I gave your daddy a watch, gold watch.
Solunum sistemini birkaç kez çökertecek kadar morfin vermiştim.
There was enough morphine in his body to collapse his respiratory system, several times over.
Cumartesi günükü düğün için kendime özel bir şeyler bulabilirsem diye alış merkezine uğramaya karar vermiştim ve sanırım senin için de bir şeyler bulmuş olabilirim.
Well, I decided I'd stop by the mall to see if I could find myself something a little special for the wedding on Saturday, and I think I may have found something for you, too.
14 yaşındayken bir siparişi yanlış vermiştim sen de hiç peşini bırakmadın.
I mess up one order when I'm 14, and you'll never let me live it down.
Sana o bir günü vermiştim.
I already gave you one more day.
Onlara Amerikan Hükümeti'nin onları koruyacağına söz vermiştim.
I had promised them the protection of the United States government.
Sadece biraz ara vermiştim.
Just taking a break.
Bunu paylaşacağımı Em'e söz vermiştim.
I've been promising Em I'd post this for months.
Biraz ara vermiştim.
Uh, I was just... taking a little break.
Ama Milhouse, salıncakta beni salamana izin vermiştim.
But, Milhouse, I already let you push me on the swings.
Çok önceden haber vermiştim.
I told you a while ago.
Uzun zaman önce söz vermiştim.
I promised you a long time ago.
Seni onlara kavuşturacağıma söz vermiştim.
I told you I'd reunite you with them.
Bilgisayarcılık hilseydi ; ahmak bir bankerden çalıp hayır kurumuna vermiştim. Aslında tutuklamak yerine madalya takmalılardı.
- I stole it from some banker twats and give it to charity instead - technically I should've got a medal, not arrested.
Şöminenin yanına oturup ona şarkılar söylemiştim, elini tutup ne olursa olsun ona bakacağıma dair söz vermiştim.
I sat by the fire, singing her songs, holding her, promised her that no matter what, I'd look after her.
AyrıImadan önce vermiştim.
I gave it to him before we left.
- Sana mı vermiştim?
Did I give it to you?
- Kızın birine kartopu vermiştim.
( Sam ) I once gave a girl a snowball.
Demem o ki, bir sene önce bugün bu masada kendime bir söz vermiştim.
The point is, one year ago today, I made a promise to myself right at this table.
Güzel bir çanta sözü vermiştim!
And I was promised a beauty bag!
- Benim yüzümden öldü. Çünkü ona çok önem vermiştim.
- She died because of me, because I cared too deeply for her.
Aksi hâlde boynunu buracıkta kırıvermiştim.
Otherwise, I'd break your neck right here.
Balık ve Av Korucularına önceden haber vermiştim.
I gave Fish and Game the heads-up.
Evi ateşe vermiştim.
I set fire to it.
Sana liste vermiştim.
I gave you a list.
- Dün ona bazı bilgiler vermiştim.
I gave him some information yesterday.
Bir kaç dakikalık mola vermiştim.
I just grabbed a few minutes on break.
Danny'e izleyeceğime dair söz vermiştim.
I promised Danny that I'd watch.
O ahıra girip sorunları bitirmeye karar vermiştim Nathan.
Because I made a decision to go into the barn and end the troubles, Nathan.
Hayır. Ben Haven'a gelmeden önce bunu Ajan Howard'a vermiştim.
No, I-I gave that to Agent Howard before I came to Haven.
İfademi zaten vermiştim.
I already gave my statement.
Ona telefon numaramızı vermiştim ve görünüşe göre eski evde bir şeyler oluyor.
I gave him the number to the bat phone, and sounds like he's got something in our wheelhouse.
Darvany Jennings'e kendini koruması için vermiştim.
I gave it to Darvany Jennings for protection.
Hayati tehlike altındaydım ve bir çift kız sözü vermiştim.
Well, it might have involved a threat to my life and a double pinky swear.
Acil durumlar için vermiştim.
I gave it to her for emergency.
Her neyse, şey için yardım etmeye anneme söz vermiştim.
Anyhoo, uh, the thing is, I totally promised my mom that I would help her...
( Öğretmen ) Zaten fazladan zaman vermiştim.
I already gave you some extra time.
Birlikte olduğumuz zamanlarda ona bir miktar borç vermiştim.
I loaned her some money when we were together.
Beraber yaşadığımız zamanlarda ona biraz borç vermiştim.
I loaned her some money when we were together...
Sana bir söz vermiştim.
I should've struck him dead, and I made a promise to you...