Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ V ] / Vessel

Vessel перевод на английский

4,190 параллельный перевод
Gerçekle bağı olmayan bir masal!
It's an empty vessel, a fairy tale, without touch with reality!
Boş bir araç.
An empty vessel.
Boş bir araç
"An empty vessel."
Aradığımız 18 metrelik bir tekne, ismi Annabel Lee.
The vessel we are looking for is a 60-foot ship called the "Annabel Lee".
İnsanoğlu ölümlülerin ellerinde uzun süre acı çekti ama ben, affını dilemesi ve büyük günahı olan rahatlığını ödemesi için, insanoğlunun boyun eğeceği bir varlığım.
"Mankind has long suffered at the hands of mortals, " but I am the vessel for which mankind will bow " for its forgiveness and pay for its ultimate sin,
Roy'un beyninde patlamak üzere olan genişlemiş kan damarı buldular.
Turns out Roy had an enlarged blood vessel in his brain so big it was about to burst.
Bedeninde iz bırakacak bir şey.
You need to scar your vessel.
Bedenin sen olacağını düşünüyorum doğru mu?
And I can only assume that you'd be the vessel, correct?
Benden daha isteklisini bulamazsınız.
I mean, you couldn't ask for a more willing vessel.
Majesteleri adına bu gemiye el koyuyorum.
I am commandeering this vessel in the name of Her Majesty.
- Bu uçağın kaptanı olan benim haklı olduğunu kabul et.
- Admit that I, as captain of this vessel, was in the right.
Onu geri döndürmek için tek gereken bir kanal ya da konaktır.
And all it needs is a vessel or a host to return to.
Sanırım Belly'nin bilincini yeni kanalına çekecek bir enstrüman var.
I think there is an instrument that can draw Belly's consciousness out of its new vessel.
Belly'nin bilinci nerede olursa olsun bu çandan yayılacak harmonik titreşimler bilincini daha önce seçtiği kanaldan aktaracak...
No matter where Belly's consciousness is, the harmonic vibrations emanating from this bell will draw it forth from whatever vessel he chose before...
Benim de tekneyi hazır etmem lazım.
And I got to prepare the vessel.
Hayallerimin gemisi.
The vessel of all my dreams.
Motorlu balıkçı teknesi, Santuzza, 25 mil güneydoğu açıklarındayız, mültecilerin olduğu bir bot farkettik, ne yapalım?
Motor fishing vessel, Santuzza here, we're twenty-five miles south-east, we spotted a boat with illegals, what do we do?
Teknenin ruhsatı, lütfen.
The registration for this vessel, please.
Yanlarında Odin'in oğulları varken yelken açacak kadar gözükara olmayan dostlarımızdan.
Friends who are not foolhardy enough to set sail with the sons of Odin on their vessel.
Hem de bizim gemimizle?
Upon our vessel?
Limanda bir kuru yük gemim var, boşaltılmayı bekliyor.
I have a dry cargo vessel in port for unloading.
- Şu anda Amerikan savaş gemisindesin.
On a U.S. naval vessel, they sure as hell are.
Savaş gemisine getirilmesi yasak olan büyüklükte bir silah.
And, as you know, that's a big no-no aboard a Navy vessel.
Seni buraya getiren mekiğin arkasında bıraktığı izi sürerek Dünya'yı bulduk.
We found Earth by tracking the warp signature of the vessel that brought you here.
Tüm güçle saldırıp, o gemiyi ele geçirmemiz gerekiyor.
We need to launch a full forward assault and take that vessel.
Göremiyorsun çünkü sen gerçek bir taşıyıcı değilsin.
You can't see because you're not a true vessel.
Bu damarların içerisinde bir kan pıhtısı oluşturdu. Kalp atardamarına giden kan akışını engelledi.
It caused a blood clot... inside a blood vessel blocking the blood flow obstructing the flow of blood to the coronary arteries
Komuta gemisini hedef alın.
"Target the command vessel."
Şimdi damarı sıkıştırma.
Now don't pinch off the vessel.
Kafatasının anatomik şekli, damarın yanındaki bir kemik sadece. Bir şeyi yokmuş.
It's an anatomical variant of the skull, bone in proximity to a blood vessel.
Belki kurşun sol akciğer damarına zarar vermiştir ama pıhtı orayı kapamıştır.
Perhaps the bullet damaged the left pulmonary vessel but it was sealed by a clot.
Kara borsada köle olarak satılmak üzere yüzlerce anormal taşıyan kayıtsız bir gemi.
Unregistered vessel carrying hundreds of abnormals to be sold on the black market... as slaves.
Bütün bu inançlarda ortak olan şey, bedenin ruh için sadece bir vasıta olması ve ruhun ölümsüzlüğüdür.
All of these beliefs have one thing in common - - the body is just a vessel for the soul, and the soul is eternal.
Büyük bir damar patlamış. Muhtemelen kırık kaburgadan oldu. Bu boşluğu temizleyene kadar neyin neyi patlattığını bilemem.
You're looking at a massive vessel rupture, probably caused by the broken rib, but I won't know what ruptured what until I clean out the cavity.
Trick'in dediğine göre bir Lich chi'sini bir kaba aktarır.
Trick said that the Lich puts his Chi in a vessel.
Belki "kap" değil "kaplar" dır.
Well, maybe it's not "vessel" it's "vessels- -"
Alacağımız intikama, bu haneye saldıran herkesten öç aldıktan sonra intikam diyebiliriz.
Vengeance would stand a hollow vessel... were it not filled with retribution against all who have injured this house.
Cole, şimdi klempleyip damarın iki tarafını da dikmeliyiz.
Now, Cole, we gotta clamp And tie off both sides of the vessel, so on my count,
- Teşekkürler. Ölü dokuyu çıkarmaya devam et, hasarlı damarı onar.
Uh, look, continue to debride out the devitalized tissue and repair the injured vessel.
Jentayu..
Have to get the Jentayu... my vessel.
Jentayu yu hazırladı onları savaşta korudu
He prepare the Jentayu, his old vessel To carry his men to defend or in to battle
Denize açıldık ve 780 kişilik yolcunun dizanteri kaptığı ortaya çıktığında sadece Atina'daki limanı gerimizde bırakmıştık.
We set sail and we'd only just left the port at Athens when it emerged that all 780 passengers on board the vessel had contracted dysentery.
Söyle. Laboratuar kurmak için gereken aletler- - beherler, deney tüpleri, bir kadının sığabileceği büyüklükte bir küvet ve içine sokulacağı kadar çok metanol.
Items used to set up a laboratory... beakers, glass tubing, a vessel large enough to hold a woman, enough methanol to submerge her.
Ses, sabit bir hızda ilerlediğinden ötürü dalgaların mikrofona dönmesi için geçen süreyi sürekli ölçerek batık geminin uzaklığını belirleyebiliriz.
- Hmm. And since sound travels at a fixed rate of speed, by continuously measuring the amount of time it takes for the waves to be reflected back to the microphone, we can determine the distance to the sunken vessel.
Memur Crabtree bir balıkçı teknesi ayarladı.
Constable Crabtree has secured a fishing vessel.
Martha Elkin, 75 yaşında, çok damarı tutan koroner hastalık tanısı anjiyografi ile doğrulandı.
Martha Elkin, 75, multi-vessel coronary disease confirmed by an angiography.
En sonunda tekneyi havadan tespit ettiklerinde yolcuların tümü çoktan gitmiş. Bir de güvertede cesede benzeyen iki şey görmüşler.
When they finally spotted the vessel from the air, all the passengers were gone, and they saw what looked like two dead bodies up on the deck.
Konuşabiliyoruz ve boynumdaki bir kan damarı patlayacakmış gibi hissetmiyorum.
We actually have conversations and I don't feel like a blood vessel is gonna explode out of my neck. - So that's good. - Progress.
Onlar için Nombe-la'nın cesedi boş bir kaptan farksız.
For them, Nombe-la's corpse is now an empty vessel.
Kanayan damarları bağlamakla başlayalım.
Let's start by ligating the bleeding vessel.
Ben sadece bir bedenim.
I'm a vessel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]