Vicariously перевод на английский
124 параллельный перевод
Hayatınızı benimle renklendirmekten vazgeçin!
Stop living vicariously in what you think I do.
Bir öteki üzerinden yaşadı.
He lived vicariously.
Şu ana dek paneli kullanarak aktif bir rol almamıştı.
Until now he acted vicariously, through the use of the cursors.
Yıllardır sayende eğleniyordum.
I've been living vicariously off of you for years.
- Kocan evine aldığı... bu evsiz adam sayesinde daha özgür bir hayat yaşama isteğini... ifade ediyor olabilir. Bunu hiç düşündün mü?
It's possible, Dawn, that your husband is living a vicariously freer life through the presence of this displaced person he's brought home.
Nedense senin zaferlerinle ben senin gibi neşelenemiyorum.
Why don't I live vicariously through your conquests?
Yaşamış olmam gereken hayatı vekaleten Aaron üzerinden yaşayacağım.
I'm going to live the life I should have had vicariously through Aaron.
Arkadaşlarım arasındayken artık kendimi eksik hissetmeyeceğim.
No more living vicariously through my girlfriends.
Boyumun ortalamanın altında olması, arzularımı da dizginlemem gerektiğini göstermez.
Not being of so-called average height does not mean I must get my thrills vicariously.
Senmişim gibi hayal etmeme izin ver!
Let me live vicariously!
Noel Kakası Bay Hankey O beni seviyor, ben onu Onun vekiliyim, sizi de seviyor.
Mr Hankey the Christmas Poo He loves me and I love you Therefore, vicariously he loves you Even if...
Bu yüzden vekiliyim, seni de seviyor.
Therefore, vicariously he loves you!
Bu kötüye işaret. Demek ki beni çoktan ayırmışlar. Merak etme tatlım.
A juicy little morsel to tide me over so I can keep living vicariously through you.
Lütfen. Senmişiz gibi yaşayalım, lütfen!
Let's live vicariously, please!
Senin de Robert'a vekâlet ederek yaşamaktan vazgeçmen gerekirdi.
And you would have to stop living vicariously through Robert.
Doğru, vekâleten.
That's right, vicariously.
Vekâleten. Sadece bakarak.
vicariously, just looking.
Vekâleten.
vicariously.
Kendi sosyal hayatlarının yerine Samantha, Miranda ve Charlotte bütün ziyaretlerini Bay büyük ile ilk resmi randevum üzerine ayarladılar.
In lieu of any actual social life of their own... Samantha, Miranda and Charlotte had all stopped by... to live vicariously through my first official date with Mr. Big.
- O zaman seni bu durumdan kurtramak içi ben sinir krizi geçirmek üzereyim...
- Well, I'm about to have a nervous breakdown living vicariously through you, so...
O bizi sever, bizde sizi, bu durumda o sizide sever!
He loves me! I love you! Therfore, vicariously, he loves you!
Senin aracılığınla yaşıyorum.
I'm totally living vicariously through you.
belki de bundan hoşlanabilirsinde.
Perhaps you can enjoy it vicariously.
Yani bu teknoloji sizin aracılığınızla yaşıyor.
So this technology is living vicariously through you.
Tekrar bekarım o yüzden kendimi senin aşk hayatınla avutmaktan başka şansım yok.
Well, I'm single again, so I have no choice but to live vicariously through your love life.
Krizi atlatmam için sulu bir detay anlat. Böylece senin maceralarına bağlı olarak yaşamıma devam edebilirim.
A juicy little morsel to tide me over so I can keep living vicariously through you.
Joey'e vekalet etmemin bir sakıncası var mı?
Will you mind if I live vicariously through Joey?
Senin başarılarını özümseyerek yaşamak zorunda değilim.
Now, I don't need to live vicariously through your achievements.
Vekil mi bıraktı?
You trying to live vicariously maybe?
Sana aracılığıyla vekaleten yaşayabilir Bu şekilde.
That way I can live vicariously through you.
Biri aracılığıyla sevineyim bari.
I need to live vicariously through somebody.
Senin anlattıklarını hayal ederek okuyorum bende.
You know I be reading vicariously through you.
- Vicariously yaşıyorum.
- Living vicariously.
- Evet! Sayende vekaleten yaşıyorum.
I live vicariously through you, remember?
- Hayallerimle yaşamama izin ver.
- Let me live vicariously.
Senin etmenle yetinmeliyim.
I have to live vicariously through you.
Benim başarılarımla özdeşleşmek, kendini benim yerime koyarak yaşamak tüm yaptığın buydu.
Being linked some way to my conquests, living vicariously through me... is always what's gotten you off.
Sanırım senin hayanı yaşamaya devam edeceğim.
I guess I'll just keep living vicariously through you.
Dolaylı olarak senin aracılığınla yaşıyorum Abe.
I live vicariously through you, Abe.
Velakin, dışarıdan göründüğüyle ; feleğin virajları sayesinde vekâleten hem vâziri hem de vebali olmayanı oynamış naçizane bir vodvil eskisi.
In view, a humble vaudevillian veteran cast vicariously as both victim and villain by the vicissitudes of fate.
Bu mümkün olana dek, biz de gözü pek süper kahramanlarımız vasıtasıyla olayı yaşarız.
Well, until we can, we'll just live vicariously through our intrepid superheroes. we'll just live vicariously through our intrepid superheroes. Well, let's hope that 5,000 readers -
Başkaları için yaşıyoruz.
We're living vicariously.
Ve Larry'nin öğrencileri üzerinden, prim yapmak gibi bir eğilimi var ki bence bu çok zavallıca.
And Larry has a tendency to live vicariously through his students which I find rather pathetic.
Başkalarının hesabına yaşadığım doğru galiba.
I admit, I'm living a little vicariously.
Böyle sorumsuzca yaşama.
Stop living vicariously.
Eğer benim yerime geçmek istiyorsan, hemen şimdi söyle Danny.
If you wanna live vicariously, do Mike Cannon, just say it so Danny.
Tanrım, artık Karl'ı örnek alarak yaşamaya başlayacağım.
My god, I'm gonna have to live vicariously through karl.
Babam bu hafta sonu bana izin vermediği için senin vekaletine ihtiyacım var. - Evet.
I have to live vicariously through you, since my dad shut me down this weekend.
O halde, tüm hayatını sanal karakteri üzerinden yaşıyordu diyebiliriz.
Safe to say she lived vicariously through her avatar, Venus.
Başkalarının acı ve ıstırabını okumaya bayılıyorum.
I love living vicariously through the pain and suffering of others.
Uğraşmayı kesip Ben'in eğitimi esnasında dolaylı olarak yaşamayı düşündüm.
Thought I'd stop trying and live vicariously through Bers training.