Viggo перевод на английский
96 параллельный перевод
Viggo!
Viggo!
Gördüğüm kadarıyla beş duyun da en az Viggo Mortensen'in göğüs kasları kadar iyi.
I see your senses seem to be as... well-honed as your Viggo Mortensen pectorals.
- Onun karşılığında sana Viggo ve Bruno'yu veririm.
I'II give you Viggo and Bruno for him!
Viggo Mortensen'in çenesinden istiyordu.
He's expecting viggo mortensen's chin.
Video dükkânından bana Viggo BirşeySen'li herhangi bir şey getirmeni istiyorum.
I need you to go to the video store and get me anything with Viggo something-sen.
- Viggo Drantyev.
"Viggo Drantyev."
Viggo Drantyev.
Viggo Drantyev.
Viggo, Mortensen'daki gibi.
Viggo as in Mortensen.
Üç gün öncesine kadar Viggo Drantyev diye biri yokmuş.
Viggo Drantyev didn't exist until three days ago.
- Viggo gibi.
"Viggo".
Viggo onu bulduysa konuştuğunu düşünmek zorundayız.
If Viggo got to her, we have to assume she talked.
Decker'ın cenazesinde Viggo diye bir adam varmış. Bir adamı sormuş.
Decker's funeral... there was a guy named Viggo came looking for a man.
Viggo kiralık katildi.
Viggo was just a hired gun.
Viggo.
Viggo.
İlk üç görüntü Viggo Drantyev'in terminalden geçip bagaj teslime gittiğini gösteriyor.
The first three clips show Viggo Drantyev walking through the terminal, passing up baggage claim.
Kapıdan çıkan Viggo.
That is Viggo coming through the door right there.
Viggo yalnız değildi.
Viggo wasn't traveling alone.
- Viggo'nun cep telefonu.
- Viggo's cell phone.
Viggo nerede?
Where's Viggo?
- Viggo Drantyev'le.
- Viggo Drantyev.
Patlamış mısır alıp, Viggo Mortensen'in kıçını izlerken yemek yerine gençliğini yeniden yaşamak istediğin için sen ve senin aptal, fahişe, özenti arkadaşınla içki mi içmeli miyim?
So because you want to relive your youth, instead of getting a barrel of popcorn and eating it while we stare at Viggo Something-son's ass, I've gotta go get drinks with you and your stupid, slaggy, townie friend?
Viggo, buraya gel.
Viggo, over here.
Evet, sana başvuracağım, Viggo.
Yes, I'll appeal to you, Viggo.
Sen de Viggo Ussel.
And Viggo Ussel.
Üzerinde var mı, Viggo?
Do you have anything on you, Viggo?
Viggo?
Viggo?
- Viggo!
- Viggo!
Sikeyim ya Viggo!
Damn, Viggo!
"Adım Viggo Mortensen" demişti.
My name is viggo mortensen.
Arto Söderstedt ve Viggo Norlander.
Arto Söderstedt and Viggo Norlander.
Viggo...
Viggo...
Viggo Norlander hakkında...
- You remember White Jim? - Sure I do. No, no...
Viggo Norlander dün Talin'de bir duvara çivilenmiş olarak bulundu.
- Alone? - Yes.
Çarmıha gerilmiş halde.
- With two pistols and a hunting knife. - Viggo Norlander?
- Viggo Norlander'in?
- What did you say?
Viggo Mortensen'a da söyle, gözüme onu kestirdim.
And tell Viggo Mortensen he is on my radar.
- Ne yapıyorsun, Viggo?
What are you doing, Viggo?
- Değil, Viggo.
This ain't olive oil, Viggo.
İnan bana Viggo, yaptığımız şey buna değer.
And this, Viggo, I promise you, is worth doing.
- Sevgilim yılbaşında almıştı.
My girlfriend gave it to me for Christmas. Viggo!
Özellikle bir tanesi Vin Diesel ve Viggo Mortensen karışımı. Evet.
And... oh, my gosh, one in particular is like a cross between Vin Diesel and Viggo Mortensen.
Adı, Viggo Kiln.
His name is Viggo Kiln.
Viggo, yardımı sağlıyor, sana yakın bar kuşu gibi davranıp, insanlarla muhabbet ediyor hayatları hakkındaki bilgileri öğreniyor böylece onların kimliklerini çalabiliyorlar.
Viggo provided the assist, playing the lovable barfly chatting people up, getting the details about their lives so that they could steal their identities.
Adım Viggo.
My name is Viggo.
Yarın gece Viggo'nun gecesi olacak.
Tomorrow night will be Viggo's choice.
Gece kulübüne gitmiyoruz Viggo.
It's not a nightclub, Viggo.
Ya da Viggo Mortensen.
Sure.
Ya da Donald Sutherland.
Or Viggo Mortensen.
Biz büyürken 11 kişiydik. Ben 9 numaraydım.
Viggo Norlander was nailed to a wall in Tallinn yesterday.
Viggo!
We've missed you.
Viggo, ağır ol... Selam!
It's good to be here.