Vows перевод на английский
1,772 параллельный перевод
Özrümü kabul eder ve bizi bırakırsanız... daima sözünde duran bir Akkadlı olarak yemin ederim ki... eve döner dönmez şerefinize görkemli... bir tapınak yapacağım.
If you'll accept my apologies and let us leave, I swear on my word as an Akkadian, and we always keep our vows, that I will build you a magnificent temple in your honor when I return home.
Koca bir mahalleyi yeniden inşa etmeye söz verip buna bir golf sahası yaparak başlayan bir adama saygı duyarım.
I admire a man who vows to rebuild a neighborhood and starts by putting in a golf course.
"Vay canına" dememiz gerekmiyor muydu şu an?
Shouldn't we be saying vows around now?
Yeminini dinlemek çok dokunaklıydı, fakat daha sonra midem bulandı.
Hearing your vows again was so touching, but then I started feeling nauseous.
Hiç bir şeyim yok. Yoksulluk yeminim var bir tek.
I have none - - vows of poverty and all.
O yüzüğü, yemin ederken takıyorsunuz.
You putting on that ring while saying your vows.
Bu yüzden Catherine'e verdiğin sözlerini tutmalısın.
That's why you gotta keep your vows to Catherine.
Bugün buraya, Caleb ile Catherine'in yeminlerini yeniden etmelerini kutlamak için toplandık.
We've gathered here today to celebrate the reaffirmation of vows with Caleb and Catherine.
" Caleb ve Catherine bu noktadan sonra yeminlerini taahhütname olarak değil bir sözleşme olarak pekiştirmeyi arzu etmişlerdir.
" It is the desire of Caleb and Catherine to establish their vows from this point on as a covenant and not a contract.
Bak, istediğiniz tam olarak bu değil biliyorum ama ben yemininizi daha özel bir yerde etmek istersiniz diye düşündüm.
Look, I know it's not what you asked for, but... but I... .. I feel like you'd be happier saying your vows... somewhere more private.
Kocam evlilik yeminini bozdu ve Tanrı huzurunda günah işledi.
See, my husband broke his vows and sinned against God.
Böylece geçici olarak yoksulluk, din dolayısıyla evlenmeme, itaat yeminleri ettim.
So I took temporary vows of poverty, celibacy and obedience.
Sonra, yoksulluk ve evlenmeme ile ilgili yeminler ne oldu bilemiyorum ama kesin olan itaat bana göre değildi.
And I don't know what happened to the vows of poverty and celibacy, but it soon became very evident that I had no talent whatsoever for obedience.
Hepimizin yargıcı olan ve kalbimizin tüm sırlarını bilen Tanrı'nın huzurunda yemin etmek üzeresiniz.
The vows you are about to take are made in the presence of God, who is judge of all and knows all the secrets of our hearts.
Ya bizim sözümüz?
What about our vows?
Tamam, övgüler.
Okay, the vows.
Evlilik yeminlerimiz.
It is our vows to each other.
Kızımın evlilik yemini Garrty standartlarında değilse kusura bakma, ama öyleyse, çok da fazla değil.
I'm sorry that my daughter's wedding vows aren't up to Garrity standards, but then, not much is.
- Senden duymak istediğim tek şey düğün yeminidir.
I'm not who you think- - the only thing I wanna hear out of you are wedding vows.
Şimdi, yemin etmeden önce...
Now, before you share your vows...
Şimdi, yemin etmeden önce bu iki insanın evlenmemesi gerektiğini düşünen birisi varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza kadar sussun.
And now, before you share your vows, if there is anyone here who knows why these two should not be joined together, speak now, or forever hold your peace.
Şimdi, yeminlerinizi etmeden önce...
Now, before you share your vows...
Bir gün tekrar hayata dönmek isteyen bir kraliçe.
A queen who vows to one day rise again.
Evlilik yeminini camdan aşağı atan o ama.
He's the one who threw his marriage vows out the window.
Yeminini yazdın mı?
So have you written your vows yet?
Yeminin nasıl gidiyor?
So how are you coming along with your vows?
İlk seferinde ne çeşit bir yemin yazmıştın?
What kind of vows did you do the first time around?
Yeminleriniz nerede?
Where are your vows?
Zaten yeminlerimi çiğnedim.
Already disgraced my vows.
Nedimelerin okuyacaklarını okuduktan sonra... Yemininize geleceğiz.
So, now, after the readings by all of your sisters, we will arrive at the vows.
Ve evlilik yeminlerimizi internetten almıştın bir de.
And you got our wedding vows off the Internet.
Danny, ben bir kez evlenmiştim ve böyle yemin edilmiyordu.
You know, Danny, I was married once, and I don't think those are the vows.
Sanıyorum evlilik yemininde bu vardı
Check the fine print. I think it's in the wedding vows.
- Hayır, ama bir yemin ediyor.
- No, she takes the vows.
Ada ve ben, soygundan bir gün önce burada sözlenmiştik.
Ada and I exchanged vows here the day before the heist.
... Eleanor ve Cyrus'un evlilik yeminleri.
... Wedding vows of eleanor and cyrus.
Tamam ben şimdi gidip yeminim üzerinde çalışacağım.
Okay, well, i'm gonna go practice my vows.
Eğer unutursa diye bu da yemini.
And here are his vows in case he forgets.
Jimmy'nin yemini çok güzel.
Jimmy's vows... They're really sweet.
Evlilik yemininde söylediğim her şeyi yaptım. Peki o bana nasıl karşılık verdi?
I did everything that I promised when I took my wedding vows, and how does she reward me?
Onlar sadık adamlar. Tanrıya verdikleri söze sadıklar.
There are faithful men... who are faithful to their vows to God.
Henry Jones Jr, ve Marion Ravenwood,.. kutsal evlilik bağıyla birlikte yaşamayı tercih ettiniz,.. birbirinize vermiş olduğunuz sözlerle beraber,..
Henry Jones, Jr., and Marion Ravenwood, insomuch in that you two have agreed to live together in holy matrimony, have promised your love for each other by these vows the joining of your hands and the giving of these rings,
Yeminimize ve tanrıçamıza ihanet ettin.
You have betrayed your vows and your goddess.
"Sana yemin ederim ki Aşk Tanrısı'nın güçlü oku adına ve çiğnenmiş tüm yeminler adına..."
"I swear to thee, by Cupid's strongest bow, By all the vows that ever men have broke.."
Burada, Tanrı'nın huzurunda bu iki gencin, birbirlerine yemin ederek evlilik çatısı altında birleşmesine şahitlik etmek için toplandık.
We are gathered here in the presence of God... to witness the exchanging of vows that will bind... - # I can see clearly now # - this couple together... - # The rain is gone # - in the covenant and relationship of marriage.
- Yemin edeceğimiz kiliseyi görmelisin.
You should see the church where we're exchanging vows.
Yeminine bunu da koy.
Put that in the vows.
Bence yeminler için burayı açıp Peder Foote'ye Colin'le ilgili bildiğin her şeyi anlatman çok önemli.
Hannah, I think it's important to dig deep here for the vows and tell Reverend Foote all that you know about Colin.
Birlikte yürüyüp yemin üzerinde çalışabiliriz dedim.
Hey, I thought we could go for a walk and work on the vows.
Yeminlerimiz yüzünden mi?
Because of our vows?
Bunca zamandır kardeş olduğumuza inanamıyorum!
What happened to our vows of love! My love. I had not known it myself.