Vücudumun перевод на английский
673 параллельный перевод
Vücudumun her noktasına dokundun.
You've touched every nook and cranny of my body.
Vücudumun kontrolünü kaybettim!
I've lost control of my own body!
Vücudumun kontrolünü tamamen kaybettim.
I totally lost control of my body.
Bu bölgedeki ününüzü dikkat alınca vücudumun şu anki durumu ilginizi çekebilir diye düşündüm.
Well, sir, in view of your reputation on this side of the water... I had an idea that my body in its present condition... might be very interesting to you.
Sadece vücudumun yanında vücudunun sıcaklığı bu ağız, senin ağzın bu gözler, senin gözlerin.
Only... the warmth of your body against my body, this mouth of yours. These eyes of yours.
Eklemlerim hala yerinde ama vücudumun ağırlığını taşıyamacaklar.
I still have my limbs but they won't bear the weight of my body.
Güya vücudumun doktoru olacaktınız!
You were the doctor to whom my body was so sick!
Vücudumun zayıflığını ve ruhumun tamahkârlığını görsünler diye!
Let them see me in the weakness of the flesh and the meanness of the spirit!
Vücudumun üzerinde soğuk şeyleri sevmiyorum.
I don't like cold things touching my skin.
Vücudumun hiçbir yeri görünmemeli. Ne altı, ne üstü, ne içi.
Absolutely nothing must show, below, above or through.
Vücudumun bir parçasının açlıkla yanıp bittiğini farkettim. Rafın üstündeki yemeği hatırladım.
I recognised that part of my illness was rooted in hunger, and I remembered the food on the shelf.
Vücudumun küçüldüğünü hissettim. Eridiğini. Hiçbir şey olmaya başladığını hissettim.
And I felt my body dwindling, melting, becoming nothing.
Vücudumun başka bir parçasıyla mı?
From another part of my body, I suppose.
Vücudumun parçaları mı?
This isn't from another part of my body, I hope?
Vücudumun ne kadar güzel olduğunu bilmez, doğru mu Harry?
He didn't yet know how well my body was, true, Harry?
Vücudumun her köşesinde büyük küçük morluklar var tepeden tırnağa.
I've had bangs and bumps on every part of my body, from from bottom to top.
Ben olsam maymunlardan korunmak için zırh kuşanırdım. Dişlerinin vücudumun belli bölgelerine girmesindense.
If I were you, I'd get some armour to stop those monkeys sinking their teeth into some part of my anatomy.
Biri vücudumun şeklinden mi bahsetti yoksa?
Someone mention my figure?
Gel de vücudumun nasıl soğuduğunu hisset.
Come and feel my body getting cold.
Vücudumun tüm sinirleri alev alevdi.
Every nerve of my body was on fire.
Kırılgan vücudun benim vücudumun bir parçası.
Your fragile body is part of mine.
Vücudumun aşağı kısmını hissetmiyorum.
I have no feeling in my lower body.
Benim koca vücudumun değil!
Not for my alabaster body.
Vücudumun belli bölgelerine dokunmayı öğretti bana. ... özellikle belli bir yere.
She taught me to touch certain parts of my body... one especially.
Hatırladığım kadarıyla bu dönemlerde vücudumun her tarafına garip bir şey yayıldı.
It was during this period that my skin broke out in a rash.
Kanı vücudumun her tarafında hissedebiliyorum.
I can feel my blood, all through my body.
" Ana, yatağımdasın çarşafı üzerinden çekiyorum ve bana rüyalarda vücudumun yaramazlık yapmasını istiyorsun...
" Ana, you were in your bed I took the sheets and you offered me your body abandoned in dreams...
Ve bacakların Ana vücudumun ağırlığının altında kalıyor.
And your thighs, Ana get under the weight of my body.
Uyandığımda... Vücudumun her tarafı onun döktüğü kutsal yağdan... kayganlaşmıştı.
When I woke up... my body was all greasy from the holy oil... she put on my body.
Bu vücudumun bir kısmının zaten öldüğü anlamına mı geliyor?
Does that mean I'm already dead in part of my body?
Vücudumun her yerine kıvrılıp düğümlendiler.
They're all crooked and knotted around my body.
Vücudun vücudumun yanında
Your body next to mine
Yatakta olağanüstüsün... Çünkü sana her dokunuşumda vücudumun her yeriyle zevk alıyorsun.
You're exceptional in bed... because you get pleasure in every part of your body when I touch it.
Vücudumun bir kısmı hareket eder...
Part of my body will move...
Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir.
What, in expressive terms, I regard as my body if I can be aware of it in another form, is in fact my will.
Bu benim gen kütüphanem olsa vücudumun düşünmeden yapabileceği her şey yazılı olurdu.
If this were my gene library it would contain everything my body knows how to do without being taught.
Size vücudumun çeşitli yerlerini tanıtabilir miyim?
May I interest you in parts of my body?
Bana, vücudumun güzel olduğunu söylemeni istiyorum.
I want you to tell me my body is beautiful.
Vücudumun ben ya da sen olmadan çalışıyor olduğunu görmek.
Seeing my body functioning without me or you.
Ben de vücudumun kıvrımlarıyla bir yılana çok benziyorum!
I'm more like a snake, with my serpentine figure!
Belki de ona vücudumun kabartma haritasını gönderebilirim.
Maybe I could send her a relief map of my body.
Yeni vücudumun olduğuna göre, yeni ruhum da vardı.
I had a new body, so I had a new soul.
- Vücudumun bir yerinde mi?
- In what part of the body?
Vücudumun hangi kısmı olduğunu pat diye söyleyemeyeceğim.
I can't blurt out in what part of the body.
Kendi vücudumun çürümesini engellemekten yoksunum.
I'm unable to prevent the decay of my own body.
Vücudumun her noktasını biliyorlar.
They know every inch of my body.
Onu vücudumun heryerinde eriyen bir tereyağına çevireceğim!
Make her melt like hot butter all over my body!
Vücudumun her bir parçası bana yaratmaya çalıştığım bu inanılmaz gücün bir "DELİ" nin ellerine verildiğini söyleseydi!
When every fiber of my being tells me that the awesome forces that I have helped to create have been put into the hands of madmen!
Ben bir mahkumum kendi vücudumun içinde mahkumum.
I'm a prisoner inside my my own skin.
Siz gülebilirsiniz ama ben inanıyordum vücudumun her lifiyle düşen her yağmur tanesiyle bir çiçek yeşerir.
Oh, you may laugh! - - But I believed with every fiber of my body
Vücudumun her yanında dolaşıyor.
- Boris, you're a coward!