Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ W ] / Warring

Warring перевод на английский

166 параллельный перевод
Güney'den Ürdün ovasına dört savaşçı kral geldi :
From the south, even unto the plain of Jordan... came four warring kings :
Bağlantı koparsa, her iki taraf arasındaki anlaşma iptal oluyor.
- Yes, go on. - The moment contact is broken, it abrogates the agreement between the two warring parties.
Savaş düşkünü samuraylar sayesinde.
For warring samurai
Savaşan iki gezegenimiz, birbirlerini yok etme gücüne sahip.
Our two warring planets now possess the capability of mutual destruction.
Savaşarak değil ama.
But not by warring.
- Oh, evet, warring kim?
- Oh, yeah, who's warring?
1 1.00'de East Warring ve BurIington kösesi.
Corner of East Waring and burlington, 1 1.00.
Kabileler savaş halinde. Yani bizim gibi asker eğitip savaştıracak adamlar için fırsatlar ülkesi.
It's a place of warring tribes, meaning a land of opportunity for such who can train and lead men in battle.
Bir çok eyaletten yeşim taşları
Jade of the Warring States
Hala bizimle savaşıyor.
Still warring with us.
Savaşan güçlerin temsilcileri olarak barışın tekrar sağlanabileceği antlaşma için toplanmış bulunmaktayız.
We are gathered here, representatives of the major warring powers, to conclude this solemn agreement whereby peace may be restored.
Dünya'dan gelen görsel sinyaller açıkca gösteriyor ki orası savaşçı bir gezegen Bu savaş birimleri arkamızdaki düşman kadar tehlikeli olabilir.
The visual signals from Earth show quite clearly that she is a warring planet, whose warring factions could be as dangerous as those of the enemy behind us.
Görüntülerde izlediğimiz üzere Dünya savaş halinde bir gezegen. Peşimizdeki düşmanlar kadar tehlikeli olabilirler.
The visual signals from Earth show quite clearly that she is a warring planet, whose warring factions could be as dangerous as those of the enemy behind us.
Bu soğukkanlı metalik ölüm makineleri bütün insanlar yok edilene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerdi.
These cold-blooded, metallic instruments of death would not cease their warring ways until every human was destroyed :
Yeteneklerini yalnızca şiddeti önlemek için kullanan bir askeri deha savaş halindeki krallıklar arasında seyahat eden efsanevi bir gezgin ve ustaca stratejilerle kralları savaştan vazgeçirmeye çalışan biriydi.
A military genius who only used his talents to prevent violence, he was legendary for traveling among the kingdoms of the warring states, employing ingenious strategies to talk kings out of going to war.
Kan davalılar arasında barışı sağlamaya çalışırken hayatını kaybettin.
You have lost your life trying to make peace among warring parties.
Kavgalar katiller yaratır, ve katillerse savaşı.
Fighting leads to killing, and killing gets to warring.
İlk Egemen Çin İmparatoru savaşan yedi eyaletimizi birleştiren çılgın hükümdar, Lo Pan'ı mağlup etti ve MÖ 272 yılında ona, şu dehşet verici bedensizlik lanetini uyguladı.
The First Sovereign Emperor of China, that mad monarch who federated our seven warring states, defeated Lo Pan and imposed upon him that horrible curse of no flesh in 272 BC.
Senin oraya savaşan iki grubu birleştirmeye gittiğini sanıyordum.
I thought you were going there to reunite two warring parties.
Caspar Leo'yla barışmak istiyor, savaş istese böyle yapmaz.
Caspar wants to fix his tiff with Leo, which he'd hardly do if he was warring.
"Kral Richard'ımız, Tanrı onu korusun Sever savaş yapıp şarabını içmeyi"
" Good King Richard, bless his soul Loves his wine and warring
# Pişmanlık dolu iç çekişler...
# Warring sighs...
# Pişmanlık dolu iç çekişler... #... ve iniltiler
# Warring sighs # And groans
Büyük Ostenburg Düklüğü, birbirleriyle savaşan Burgundy ve Fransa hanedanlığı arasındaki sınır üzerinde stratejik önemi olan bir prensliktir.
The Grand Duchy of Ostenburg, a strategically important principality on the border... between the warring kingdoms of Burgundy and France.
Dünya'ya ait bir kuruluşu savaşan tarafların ortasına yerleştirerek bizimle veya Dünya'nın çıkarlarıyla ilgisi olmayan bir savaşın içine çekilmeyi de göze almış oluyoruz.
By placing an Earth installation between warring factions we risk being drawn into a conflict that has nothing to do with us or Earth interests.
Yani iki taraf birbiriyle savaşıyor mu?
So you're saying group one is warring with group two?
Savaşan kanatlarımızın liderleri dairenin içinde duracaklar.
The leaders of each warring caste would step into the circle.
"Engebeli Grand Trunk Yolu'nda... ... Karachi'ye doğru bir yolculuğa çıkın, nefes kesse bile heyelan... ... ve zaman zaman olan yangınlarıyla mezhep gruplarını endişelendirebilir."
"Venture to Karachi on the rugged Grand Trunk Road which, while breathtaking is prone to landslides and firefights by warring sectarian factions."
Sonunda Dünya'nın savaşan ulusları aralarındaki farklılıkları unutup gezegenimizin kurtarılması için bir araya geldi.
the warring nations of earth had forgotten their differences... and banded together to save our planet.
Arayıştaki şövalyeler, Germen geleneğinin epik sagaları Kuzey mitolojisindeki karanlık ve aydınlığın savaşan güçleri Alman kültürünün ortak noktalarıdır.
Questing knights, epic sagas of Teutonic traditions and Norse mythology of warring forces of darkness and light were a common thread in German culture.
Ve bu savaşan güçlü ilahların mabedi insanlığın nedeni ve sebebiydi geçmiş ve gelecek için ve dünyada yaratılabilecek mahir abideler için, cennette yaratılanlar gibi.
and that the pantheon of powerful warring deities was the cause or reason for the human condition, for the past and the future, and for which great monuments would be created, on earth as in heaven.
Buranın sakinleri siz tehlikeli yabancılardan farklıdır.
warring outsiders.
Zaten Haçlılar, Kudüs yolu üzerindeki bölgelere büyük hasar vermişlerdi. Başkenti yağmalayarak Bizans İmparatorluğu'nun gururunu, küçük bir kabile seviyesine düşürmüşlerdi.
The Crusaders had already wreaked havoc across the region on their way to Jerusalem, sacking the capital city and helping to reduce the once proud Byzantine Empire to a few small warring states.
- Wolfram ve Hart'la savaş halinde olmamak.
- Not warring with Wolfram and Hart.
Bizler savaşçı insanlar değiliz.
We are not a warring people.
Onun öldürücü ayrılığı bitirmesini umdular. Ayrılık, iki büyük putperest kabile ve onların Yahudi müttefikleri arasındaydı. Yesrib'den bir heyet etkili bir adım atarak...
Hoping he could unify its warring factions which included two major pagan tribes and their Jewish allies a delegation from Yathrib had taken the dramatic step of inviting Muhammad to move to their settlement.
Romeo ve Juliet'in ailesi de birbirine düşmandı. Yine de küçük bir zarar vermeyi başardılar.
Romeo and Juliet had warring families and they still managed to do a little damage, you know?
Kendin söyledin, bir grup savaş halindeki Düzen Efendisi, bir tane çok güçlü olandan daha iyidir.
You said yourself, a bunch of warring System Lords is better than one all - powerful one.
İki savaşan ruhlar artık sadece bir bulunabilir içinde yakmak
Two warring souls now burn inside Where only one can reside
Kaznia kraliçesi, Audri birliğinin yardımını istedi ülkesi paramilitar gurupların savaşı yüzünden ikiye bölünmek üzere.
Queen Adria of Kaznia has asked the League for help. Her nation is being torn apart by warring paramilitary groups.
İkinci hedef ise Marlo Stanfield kendisi batı yakasının köşeleri için Bell ile savaş halinde.
Second target is a Marlo Stanfield... who's apparently warring with Bell for the West Side corners.
Kenny Bird ve Peanut bile savaşırken ateşkese saygı duyma konusunda duyarlılardı.
Even Kenny Bird and Peanut, when they was warring... had the good sense to respect the truce.
Duyuyoruz ki köşeler için Marlo ile savaşa girmişsin.
Here it is you go warring'with the young boy, Marlo, over corners.
Öyleydi dostum. Sen ise çıkıp ak-47 ile avlanırdın. Nasıl Warren'ı elde edeceğini söylerdin.
Sure was, man, you was out hunting on a AK-47... talking about "I'm gonna go get warring'."
Artık Sengoku çağında falan değiliz.
That's right, this ain't the damn warring states period.
...
and warring tribes?
Bana söz verdin.
"You will find me after two warring houses make peace."
Ve şimdi gök yüzünde savaşan bu kırlangıçlar ayla bütünleşiyorlar, gök yüzündeki beyaz yıldızlar... ve şarkı söyleyen yapraklar topraktan yorgun düşmüş eski çığlıkla titriyorlar ".
"and all the burden ofher myriad years. " And now the sparrows warring in the eaves, " the crumbling moon, the white stars in the sky,
Ama birbirimizden çok farklıyız.
I mean, we're not warring or anything.
Kararlılığını hissettim.
"The Warring Age"
Şu anda antik savaşlardan bahsediyorsun.
That is the talk of the old, warring age. Knowing you guys, you could cut them down.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]