Weekends перевод на английский
2,033 параллельный перевод
Neden hafta sonları seninle görüşmüyoruz?
Why don't I live with you on weekends?
Gelip geceyi büyükannesiyle geçirdiği hafta sonlarına bayılıyordum.
I loved those weekends when she'd come and spend the night with her grandmother.
Adamın biri film müziği yerine piyano çalardı. Bir çeşit film müziği gibiydi.
And then when I was in college, they would play these really great silent films on the weekends, and there was this guy that would play the piano kind of like a soundtrack.
Tatillerde çocuğun gelmesi. Hafta sonları boşa gitsin yani.
Trading off holidays- - There go your weekends.
Akşamları ve haftasonları oynayabilirim ki sanırım vakit sorun olmayacaktır.
I can still do evenings and weekends, which I imagine we'd mainly be doing.
Ben kliniğe sadece hafta sonları için gönüllüydüm.
I only volunteer at the clinic on weekends.
Hafta sonları bu çok küçük düşürücü olur.
It's strictly bridge and tunnel on the weekends.
Komşun Bayan Treacher'la ilgileniyorum, hafta sonları huzurevine gidiyorum haftada iki gece üniversitede temizlik yapıyorum yardım kuruluşunda çalışıyorum krupiye olarak çalışıyorum, yerel tiyatro kulübüyle prova yapıyorum...
With looking after Mrs Treacher { \ next door }, doing weekends at the elderly centre, two nights a week maintenance at the university, the Samaritans, the croupiering, rehearsing with the local theatre club...
Hafta sonları, neler yapmaktan hoşlanırsın?
What do you like to do on the weekends?
Eğer yeterince para biriktirebilirsem, onu kurslarda ve hafta sonu gezilerinde harcayacağım.
Se riesco a mettere da parte abbastanza, I would be the'one whole year... Weekends traveling, take lessons.
Hafta sonları ve tatillerde oradasın.
You're there weekends, holidays.
Hafta sonları çalışmayı severim.
Love working weekends.
Mekanı haftasonları film şirketlerine vermeyiz.
Well, now--now we don'trent out the space for filmingon the weekends.
Hafta sonlarında tatildi.
So I'm guessing ten patients a day, weekends off.
Hafta sonları huzur evine gidip onlarla beraber tombala oynuyor.
On the weekends, he goes to the old folks home, and he plays bingo with them.
Hafta sonları annemle çalışacağım, emlak satacağım o da bana icraattan * pay verecek.
I'm going to work weekends with Mom selling real estate, and she's going to give me a piece of the action.
Demek hafta sonlarını karısıyla geçiriyormuş.
He was spending the weekends with his wife.
Sadece hafta sonları huzurum buluyorum.
Weekends are the only peace. Get around here.
Hep birlikteydik, gece mesailerinde, hafta sonlarında, resmi tatillerde...
We were always together, working nights, weekends, bank holidays...
Salı ve Perşembe sizinle buluşuyor, ve hafta sonlarında ya üniversite arkadaşlarıyla görüşüyor ya da Yang-pyung'daki teyzesini ziyaret ediyor.
She meets you on Tue and Thu, and on weekends she meets college friends or visits her aunt in Yang-pyung.
Annem kampüste kalmamı istedi ama ben ayakta durma konusunda kararlıydım, o yüzden haftasonları garsonluk yaptım.
My mom wanted me to stay on campus, But I was determined to make it, so... I waitressed on the weekends to swing it.
Haftasonu demişken, bizim haftasonumuz hakkında heyecanlı mısın?
Speaking of weekends, you excited about our date this weekend?
Bana inanın, herkes çok çalışıyor,... hafta sonları dahil, çabalıyor ve sonuç almak istiyor.
Believe me, everyone is working very hard, working weekends, struggling, trying to right the ship.
Son üç haftamı zorunlu toplum servisi için harcadım.
I've spent The last three weekends finishing up community service.
Her hafta sonu buraya gelirmiş ama neredeyse her akşam geç vakitte iki blok aşağıdaki bir Dim Sum lokantasında yemek yermiş.
She comes here on the weekends but almost every night, she has a late dinner at a dim sum place, two blocks down.
Sadece hafta sonları gideceğimi söylemiş olmama rağmen beraber bir daire tutma fikrine sıcak bakmadı.
He's not big on the idea of us getting an apartment, though I said I'd only live there on the weekends.
Ama gittiğim gece klübündeki bira güzeldi.
But the cabaret our gang went to on the weekends served good beer.
Tatillerde ya da hafta sonlarında boş günün yok mu?
What? No holidays or weekends?
Hafta sonları erken kapatıyorlar.
And they close early on weekends.
- Hafta sonları parti vermeyi seviyor.
Just likes to party on the weekends. Special parties.
Hafta sonları gelebilirim ikinci ipotek hakkımızı da kullanabiliriz.
I can come up on the weekends get a second mortgage on our second mortgage.
Babam, sen dönene kadar bitsin diye her hafta sonu kayık evi ile ilgilendi.
You know, he had them working weekends so it'd be finished by the time you got back.
Hayır, Pete Hastings şimdi kel ve hafta sonları politikayla uğraşıyor.
No, Pete Hastings is now bald and doing Civil War reenactments on the weekends.
Hafta sonları provalarımız var.
We have rehearsals on the weekends.
İlk aylar boyunca spa masajı ile geçen hafta sonları gece yarısı telefon konuşmaları.
You get 6 to 9 months of the spa weekends, late-night phone calls.
Daha sonra da ye yiyebildiğin kadar günümüz var.
And then on the weekends we have a potluck.
Dostum, hafta sonları metroya binmekten nefret ediyorum.
Man, I hate the metro on weekends.
Hafta içi çalışıyorsun ve hafta sonları da araba kullanıyorsun.
You know, work during the week, drive home on the weekends.
Haftasonunu annemin yanında geçireceğim.
" I plan to visit mom on weekends.
Hafta sonları çalışmıyorum, tamam mı?
I don't work weekends, okay?
Ee, ben haftasonları şehir dışına çıkmayı severim.
Well, I like to get out of town on the weekends.
Haftasonları şehir dışında mı dans ediyorsun?
You dance while you're out of town on the weekends?
Tüm hafta boyunca buradayım. Birbirimizi sadece hafta sonları görüyoruz.
I'm here during the week and we only see each other on the weekends.
Pam ve çocuklar haftasonları ziyarete geliyor.
Pam and the kids visit me on weekends.
Dersten sonra, dersten önce, hafta sonları.
Staying after school, meeting before school, on weekends.
Sanırım haftasonları biraz bu meyve suyunu deneyebilirim.
I mean probably on the weekends I could juice a little.
İnanması zor ama burada hayatımızın en güzel hafta sonlarını yaşadık.
Hard to believe this is the very room we had some of the best weekends of our lives.
- Sadece hafta sonları.
Only on the weekends.
Birileri için torpil yaptırabileceğimi sanıyorsan yanıIıyorsun. Gerekirse deney tüplerini yıkar, yerleri bile silerim.
Weekends?
Yeniden hafta sonlarım var karımın yüzünü görebiliyorum.
I have my weekends again,
- Haftasonları
- Only on weekends.