Whimper перевод на английский
135 параллельный перевод
Ayaklarına kapanmak ve bağışlanmayı dilemek istiyorum, beni sevdiği için, kendimden çok ona ihtiyacım olduğu için, kendi ruhumdan çok ona ait olduğum için.
I want to crawl to her feet, whimper to be forgiven... for loving me, for needing her more than my own life... for belonging to her more than my own soul.
Çocuk asla sızlanmayacak.
The boy will never whimper.
Ona iyi bakın, Pete. Sakın onu bırakmayın. Söz verin.
If I whimper for water, Pete... don't give it to me.
Ağızlarından tek bir şikayet çıkmıyor.
Never a whimper out of them.
Ne gürültü patırtı, ne de iniltiyle.
Not with a bang, with a whimper.
Olması gerektiği gibi Bay Whimper'ın karı diğerlerine de pay kapmak için ilham vermişti.
As might be expected Mr Whimper's profits has inspired others to seek their share.
Hayvan Çiftliği Whimper'a para kazandırıyor.
- Animal Farm seems to be making money for Whimper.
Sonunda diğerleri de Bay Whimper'ın tutkal fabrikasına giden ölüm kamyonetini anımsadılar.
The other animals finally recognised the death wagon from Mr. Whimper's glue factory.
Tüm kasaba, içe işleyen bir çöküntüye kapıldı... Ve herkes gözlerini kapatıp dilini tutarak bu imtihanı veremedi.
The whole town fell into a sort of settled melancholy and all the people in it closed their eyes and held their tongues and... failed the test with a whimper.
Mızmızlanman mı gerekiyor?
Do you have to whimper about it?
İnle, Tanrı aşkına.
And whimper, for God's sake!
Buradaki ilk günümde dizlerimin üstüne çöküp, ağlamamı istedin benden.
First day here you as much as asked me to get down on my knees and whimper.
Üzerine tükürdüklerinde seni inletip tükürdüklerini yalamak zorunda kalıyorsun!
When they spit on you, make you whimper and eat dirt!
Bir mızmızdan ziyade sert bir şeyler almak istemez misin?
Isn't it better to end with a bang than a whimper?
Sızlana sızlana geri mi çekiliyorsun?
Are you going out with a whimper? On your belly?
Ama ben o iniltiyi duymak istiyorum...
But I like to hear that little whimper...
İnlemek istiyorsan, bunu yapacağız senin son birkaç gününde.
If you like to whimper, we'll make you, for your last few days
Bazen havlar sonra da inlerdi. sanki dövülüyormuş gibi.
Sometimes he'd bark and then whimper as if he were being beaten.
Asıl önemli olan ilk başladığı zaman... inlemek ve ağlamak... ama sonra hoşuna gidiyor gibi davranmalısın.
The main thing is to whimper and cry at first when he starts, but then you've got to act like it feels good.
Sızlanmayla değil, bir patlamayla.
Not with a whimper, but with a bang.
sızlanmayla.
a whimper.
Ve bir sızlanmayla ben ikiye bölünüyorum, Jack.
And with a whimper, I'm fucking splitting, jack.
Sessiz sedasız.
Not with a whimper. Not with a bang.
Sızlanmak çok kolaydır.
It's easy to whimper,
Hasta bir fare sızlanabilir.
A sick mouse can whimper,
Hasta bir fare de sızlanabilir.
A sick mouse can whimper too.
[Whimper]
[Whimper]
İniltinden nefret ediyorum.
I hate your whimper.
Benden korkmaya ve sızlanmaya başlasa iyi olur.
After all, she was supposed to whimper and be afraid of me.
Öyle mırıldanıp durma.
All I'm hearing is a whimper.
İstediğimde sızlanmadan ölür,
If you want, you can die without a whimper.
Öbür tarafa sızIanarak değiI, bağırarak gitti.
He went out with a bang, not a whimper.
- Zengin kalkışı bu oluyor herhalde.
- Talk about going out with a whimper.
İyi. Unutma, gözlerini açık tut ve en ufak bir hıçkırıkta beni uyandır, tamam mı?
Just remember, keep your eyes open... and one whimper, and you wake me up, OK?
Sadece orada uzan ve sızlan. Eğer biri Aspasia'nın adını okuyamıyorsa, biraz saygı göstermek zorundadır.
Just lie there and whimper... but if one can't read Aspasia's name, one has to show a little respect.
Şey, Seninkinin en azından, bir yeteneği var
Is there a puppy in here? I thought I heard a whimper.
Hakim sınıfların o uşağının önünde diz çekip yalvaracak mıyım? - Evet.
I'm gonna fall on my knees and whimper before that stooge of the ruling class?
Ve sen küçük ateşin ışığında ölürken silahsız kalacaksın
And you, you who stand there cow-like on hallowed earth, shall hear every whimper, every cry, every gasping gush I can bring from her slow-dying body.
Bunlar buraya hep acı ile gelirler, ve gülümseyerek giderler.
They all come in with a whimper, and leave with a grin.
Bir patırtıyla gitmektense iniltiyle gitmek.
Goin'out with a whimper instead of a bang.
"Kadınlar doğa haklarını savunuyor... ama doğaya hiç değer vermiyorlar, galiba sadece boş boş yakınıyorlar."
"Women assert nature's rights, " but nature's not worth a hoot, or maybe just a whimper.'
Seni neyin inlettiğini keşfetmek için asırlarca zamanım var.
I have centuries to discover the things that make you whimper.
Anlam fışkıran bu dalgın gözler, Bu dudaklar son bir ağlama için yalvarıyor, Ve bu rüya sahibini arıyor... "
Those vacant eyes cried out for expression, those lips pleaded for a final whimper, this dream was missing a kind of dreamer... "
"Bu dudaklar son bir ağlama için yalvarıyor.".
"Those lips pleaded for a final whimper".
- Biraz sızlanamayacak mıyım?
- Can't I whimper a little bit?
- Sızlan.
- Whimper.
"bitti ama gürültüyle değil, sızlanmayla."
"It ends not with a bang, but with a whimper."
"Biraz haykırması yeterli, Rintinzi" dedim. "Biraz bağırsın, hıçkırsın, çığlık atsın."
I said, "Give me a cry, Rintinzi, give me a shout, a whimper, a scream."
İnliyorlar.
They whimper.
- Tanrım!
( nerds scream and whimper )
Bir sayı değil, maçı almanın peşindedir.
Not with a whimper, but a bang.