Yakınlarda перевод на английский
2,955 параллельный перевод
Yakınlarda bir nehir var.
There's a river not too far from here.
Yani yakınlarda, banliyöde yaşıyor.
Which means he lives nearby, in the suburbs.
- Hiç, yakınlarda bir araştırma görevi. Ayağım alışsın diye.
Nowhere, just a local fact-finding mission to get my feet under me.
Yakınlarda demek?
Local? Huh.
- Yakınlarda mısın?
Are you nearby?
- Yakınlarda.
She's nearby.
General, Hundun yakınlarda bir yerlerde tespit edildi.
General, Hundun has been sighted on the property.
Yakınlarda.
He's close.
Yakınlarda dişçiye gitti mi veya sistit oldu mu?
She have any recent dental work or UTIs?
Karamelleşen marşmelovların kokusu sana kadar gelirse yakınlarda bir fabrikanın alev aldığını düşünme istedim.
I wanted to alert you in case you smelled caramelizing marshmallows and thought a nearby candy factory was on fire.
Yakınlarda raflarımdan kaldırmak zorunda kaldım.
I had to take it off our shelves recently.
Yakınlarda yeni bir varis eklenmiş listeye sen.
It was recently changed to add a new beneficiary- - you.
Yakınlarda onların soyundan gelen bir sürü kişi buldum.
I found a bunch of them nearby.
Rebecca kimliklerini şimdiye kadar almadıysa yakınlarda bir yerde olabilir.
If Rebecca hasn't picked up the I.D.s yet, she could be close by.
Quinn'in yakınlarda bir yerde saklandığını düşünüyorlar.
They think Quinn must be hiding under some rock close by.
Gideceği yolu biliyor olmalılar. Yani yakınlarda bir yerlerde olmalı.
They should have the guy's route, so he should be close by.
Yakınlarda mı park ettin?
Did you park nearby?
Yakınlarda bir sanat sergisi ya da başka bir şey var.
There's an art show, or something or other, near here.
Yakınlarda, İngiliz füze üslerinin havalandırma birimleri gibi ihtiyaçlarını karşılayacak bir sözleşmeye imza attılar.
They have newly won the contract to supply the British missile bases with air conditioning units and the like.
Bu yakınlarda bir Williams-Sonoma * ( restoran ) var mıdır acaba?
Uh, do you know if there's a Williams-Sonoma in this neighborhood?
- Yakınlarda Ben'in babasıyla konuştun mu yani?
Whoa, whoa. You spoke to Ben's father recently?
Yakınlarda bir istasyon var.
There's a station nearby.
Avery, hiç yakınlarda yaşayan akraban var mı? Teyzen, amcan, kimse var mı?
Avery, do you have any relatives who live nearby, you know, an aunt or an uncle, anybody?
Biri beni yakınlarda öldürmeyi deneyecek.
Someone is going to try and kill me very soon.
Cevap çok yakınlarda.
The answer's in here somewhere.
Yakınlarda bir yol olup olmadığını biliyor musun?
Do you know if there was any roads nearby?
Gerçekten yakınlarda hiç köy falan görmedin mi?
You really didn't see any villages nearby?
Onun dışından yakınlarda ailem yok.
I don't have family up here.
Donald Henderson yakınlarda 2 tane propan tankı satın almış Philly yakınlarındaki terkedilmiş tersaneden
Donald Henderson recently purchased two tanks of propane near an abandoned shipyard in Philly.
Bilmemiz lazım ve bunun yanında, yakınlarda kontrolu elimize aldık
We're need-to-know. And besides, we've spun off on our own recently.
- Yakınlarda bir şeyler yapmış mı?
He have any work done recently?
- Yakınlarda bir yerde.
He is nearby.
Bobby, çantayı almadan önce yakınlarda yerde Beethoven müziği çaldığını hatırladı.
Bobby remembered hearing a Beethoven ringtone coming from nearby just before he stole the backpack.
Yakınlarda bir yangın olabilir.
There might be a fire nearby.
Vurulan trafo merkezi yakınlarda mı?
The Substation that was hit, is it nearby?
- Yakınlarda yaşayan...
Thousands of people live nearby- -
Kilowog'un yaşam sinyalleri yakınlarda olduğunu gösteriyor. Ama yaşam sinyalleri o kadar düşük ki, tam yerini tespit edemiyorum.
Kilowog's life force signal is nearby, but his vital signs are too weak for me to pinpoint.
- Dün ya da yakınlarda.
Yesterday, recently.
Ayrıca babanızı yakınlarda kaybettiğinizi söyledi.
She also said your father passed away recently.
Bak bakalım, yakınlarda bir yere mi park etmiş?
See if you can find it parked close by.
Yakınlarda yaşadığını söylememiş miydin?
Did not you say you live nearby?
Konuşabilmeniz için yakınlarda bekliyor.
He's waiting nearby so you can talk.
Bak, biraz ani gelebilir ama çocuklarımla bu yakınlarda kamp yapıyoruz.
Listen, this might be a flier, but my kids and I have a campfire nearby.
Orada yoksa muhtemelen yakınlarda bir hücrededir.
And outside that, they're probably holding him in a cell somewhere.
Bu yakınlarda.
Soonish.
Bedenleri bulduğunuz gece yakınlarda park etmiş gri bir BMW x5 gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?
On the night you found the bodies, do you remember seeing a gray BMW X5 parked anywhere nearby?
Diyeceğim şu ki, Çatı katı ikinize küçük gelir... neden kendinize yakınlarda iki odalı bir daire bakmıyorsunuz.
What I was saying was that the terrace room is not big enough for the two of you... why don't we take a two bedroom flat some where nearby.
Yakınlarda bir davayla ilgileniyordum, zihnimi boşaltmaya ve farklı bir bakış açısına ihtiyacım oldu.
I was working a case nearby here, needed to clear my head, get a little perspective.
Hâlâ bu yakınlarda bir yerde olmalı.
He couldn't have gotten far.
Yakınlarda kasap var mı?
Is there a butcher shop nearby?
Yakınlarda olmalılar.
They must be close.
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16