Yapmalıyız перевод на английский
9,152 параллельный перевод
Peter bir şeyler yapmalıyız.
Peter, we got to do something.
Tanrım. Bir şeyler yapmalıyız.
Oh, my God, we have to do something.
Bir şey yapmalıyız, tamam mı?
We do have something, okay?
Düşünüyordum da Kirk, bâzı değişiklikler yapmalıyız.
I've been thinking, Kirk, we need to shake things up a bit.
Oraya gidip insanlara rüşvet vermeli, şantaj yapmalıyız.
We need to get out there and grease palms, blackmail people.
O sokakta araştırma yapmalıyız.
We should get out into that alley and see if we can find anything else.
Aramaları kırmızı renkli bir kamyonet için yapmalıyız.
We must change the search for a red pickup truck.
Ne yapmalıyız o halde?
So what should we do?
Test patlamalarına başlamadan önce kapsamlı ölçümler yapmalıyız.
We must do extensive measurements before we start test explosions.
Patlamadan önce ölçümleri yapmalıyız.
We must do measures before the explosion.
Şimdi lord'un iyiliğini geri kazanmak, için gereken neyse yapmalıyız.
Now we must do whatever is necessary to win back the Lord's favor.
Eğer onları yakalamak istiyorsak tek seferde yapmalıyız.
I mean, if we want to take them out, we have to do it all at once.
Hayır, yoğun terapi yapmalıyız diyorum.
I think they need intensive therapy.
Han'ın bizi bir daha gözetlemek istememesi için bir şeyler yapmalıyız.
We need to do something that will make Han never want to spy on us again.
Bunu... Bunu yapmalıyız.
We should, uh... we should do that.
Yapmamız gereken tek şey bunu biraz inceltmek ve en iyi şey de bunu altı hafta içinde yapmalıyız.
All we have to do is thin it out a little bit, and the best thing is, it's in six weeks'time.
Hemen yapmalıyız.
We need to do it right now.
Bir şeyler yapmalıyız.
We have to do something.
Anne, burada bize "Özgür Lucious" konseri yaptırıyorsun ama gerçekten masun olan kardeşlerimiz için bunu yapmalıyız.
Mom, you got us here doing a "Free Lucious" concert when we should be performing for the brothers and sisters that are innocent.
O hapisten çıkmadan bu devralmayı yapmalıyız,
We need this hostile takeover thing done before he gets out,
Bir şey yapmalıyız.
We got to do something.
Danny'yle bir şey yapmalıyız.
I got something with Danny I got to take care of.
Sence ne yapmalıyız Olivia?
What do you think we should do, Olivia?
Hala gelen konuklar var. Belki biz de tüm bunları onaylamadığımızı gösterecek bir şey yapmalıyız.
Perhaps we must send a signal that we do not vote that this is completely ok?
Bir şeyler yapmalıyız.
Well we've got to do something.
Kayıp kişi duyurusu yapmalıyız.
We have to file a missing persons report.
Sizi güvende tutup devam etmeniz için gerçek bir plan yapmalıyız.
And we got to make a real plan to keep you guys safe going forward.
- Bunu şimdi yapmalıyız!
- We need to do this right now!
Grace gelip işleri zorlaştırmadan oylama yapmalıyız.
We need to vote now before Grace shows up and makes it harder for me to win.
- Aslında bu yüzden birden fazla çocuk yapmalıyız. - Ne?
~ That's actually why we should have more than one kid. ~ What?
- Bir şeyler yapmalıyız.
We have to do something.
Bir şeyler yapmalıyız.
We need to do... Something.
Öyleyse onunla ne yapmalıyız?
So what shall we do with her?
Ortalığı çalkalamak için ne yapmalıyız?
What are we gonna do to shake things up?
Sırayla yapmalıyız.
We should take turns.
İbret yapmalıyız.
What's that? We need to make an example.
- Bir şeyler yapmalıyız.
- We have to do something.
Yol kenarlarına bombalar yerleştirmeliyiz ama bunları interneti kullanarak yapmalıyız.
We need to plant the roadside bombs, but on the information superhighways.
Bence nöbet sırası yapmalıyız, böylece burada her zaman biri bulunur.
I think we should do a rota, so that someone's always here.
Lola ile Conde'nin arasını tekrar yapmalıyız.
Perhaps we can salvage the match between Condé and Lola.
Fred sürekli "durun biraz bir tüketici ürünü yapmalıyız".
Fred kept going, "You know, wait a minute, we got to have a consumer product."
Bence tam burada yapmalıyız.
I think we should do it right here.
Normal ambulanstan daha hızlı bir şey yapmalıyız.
So we've got to build something that's faster than a normal ambulance.
Hepsinde balistik inceleme yapmalıyız.
I figure we should run ballistics on all of them.
Belki de sen ve ben bunu beraber yapmalıyız.
Maybe you and I ought to do this together.
Üzgünüm, Bilemiyorum sence ne yapmalıyız.
Sorry, I am sure you know what you're doing.
Hasarın ne kadar büyük olduğunu anlamak için keşif ameliyatı yapmalıyız.
He's gonna need exploratory surgery to see how extensive the damage is.
Şantı vaktinde yerleştirebilmek için ameliyatı hemen yapmalıyız.
We need to get you up to surgery if I'm gonna place the shunt in time.
En kısa zamanda bir çocuk yapmalı mıyız?
That we need to conceive a child without delay?
Ne söylersen onu yapmalıyım, biliyorum. Ama en azından neden böyle bir şey yaptığımızı söyle.
I know I gotta do whatever you say, but at least tell me why the hell we're doing it?
Hile yapmalı mıyız? Tamamen size kalmış Marguerite. Gösteri sizin gösteriniz.
It is you who decides Marguerite, this will be your evening.
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151