Yapmam gereken bir iş var перевод на английский
524 параллельный перевод
Daha önce yapmam gereken bir iş var.
There's something I gotta do first.
Benim de yapmam gereken bir iş var.
I've got a job to do too.
Yapmam gereken bir iş var.
I got a job to do.
Yapmam gereken bir iş var.
I've got that job to do.
Yapmam gereken bir iş var.
I've got a job to do.
- Şef için yapmam gereken bir iş var.
- The chief has a job for me.
Bakın, bayım, benim yapmam gereken bir iş var ve siz de bana engel oluyorsunuz.
Look, mister, I've got a job to do and you're in the way.
Yapmam gereken bir iş var, o da sizi sağ salim Berlin'e götürmek.
I got a job to do and that is to get you guys to Berlin alive.
Yapmam gereken bir iş var.
I have a job to do.
- Konsül için yapmam gereken bir iş var.
- I've got something to do for the consul.
Şimdi izin verirseniz, yapmam gereken bir iş var.
Now, if you'll excuse me, there is something I must attend to.
Yapmam gereken bir iş var.
- There goes an Autobot with guts.
Yapmam gereken bir iş var.
I have some business to attend to.
Tanrım, yapmam gereken bir iş var da.
Oh, gee,'cause there's something else I gotta do.
Yapmam gereken başka bir şey var mı?
Is there anything more I should do?
Belki de, ama bunun yanında yapmam gereken bir sürü iş var.
In a way, although I have a lot of work that I must do.
Yapmamız gereken bir iş var.
We've some business to transact.
Çok sık yapmamız gereken bir iş var.
I know one thing we'll have plenty of :
Yarın yapmam gereken ufak bir iş var- - Komuta subaylarının batırmamı imkansız hale... getirdikleri bir gemiyi, batırmanın yolunu bulmam lazım.
There's a little job I have to figure out for tomorrow- - how to sink a great, big, steel-covered, unsinkable battleship... when my commanding officer has made it impossible.
Yapmamız gereken pis bir iş var.
We've got another nasty little job to do here.
Yapmamız gereken bir iş var.
We've got a job to do.
Genç bayan, size tekrar anımsatırım ki, yapmamız gereken bir iş var.
Young lady, I'd like to remind you again that we have a job to do.
Yapmam gereken önemli bir iş var, Danny, ama sır olarak kalmalı.
I've got something very important to do, Danny, but it's got to be a secret.
Ama söyledim ya, yapmam gereken bir iş var...
- I told you.
Öncelikle yapmam gereken bir kaç ufak iş var.
There are a few little things I must do first.
Yapmamız gereken bir iş var!
We got a job to do!
Yapmam gereken bir iş daha var.
There is one more thing I have to do.
Yani yapmam gereken pis bir iş var.
You mean, you have a dirty job for me to do.
Yapmam gereken bir düzine iş var.
I have a dozen things to do.
Daha şehirde yapmam gereken bir çok iş var
I've to rush back to the city after I am done here
- Yapmam gereken çok büyük bir iş anlaşması var ve artık sizin komik şüphelerinin dinleyemem.
I have a great deal of work to do and I no longer can indulge your suspicions.
Çok isterdim Pamela ancak otelde yapmam gereken bir sürü iş var.
I'd like to, but there's so many things... I have to take care of here at the hotel. - It's our last day.
Jason, yapmam gereken bir şey mi var?
Jason, is there something I should do?
Yapmam gereken bir şey var.
There is something I have to do.
Yapmam gereken bir sürü iş var.
I have a lot to do.
Evlat yapmamız gereken pis bir iş var ama tamamlayacağız.
Son we have an ugly job to do but we're going to do it thorough.
Gitmeliyim fakat önce Pinewood'da yapmam gereken önemli bir iş var.
I got to move on but there's something important I got to do in Pinewood first.
Yapmam gereken haberler var.. ... ve bu büyük bir haber.
I have stories to cover and this is a big one
Ayrıca, yapmamız gereken bir sürü iş var.
Besides, we still got a hell of a lot of work to do.
Yapmamız gereken çok önemli bir işimiz var.
There is work... wild work to be done.
- Yapmam gereken bir iş görüşmesi var.
- I have some business to attend to.
- Yapmamız gereken bir sürü iş var.
I can't believe how much work we've got to get done.
Yarınki toplantıdan önce yapmam gereken bir sürü iş var.
I've got a lot of work to do before tomorrow's meeting.
Yapmamız gereken herhangi bir şey var mı?
Is there anything we should do?
Yapmamız gereken bir iş var.
We have a job to do.
Ama yapmam gereken bir iºim var. Jack Traven Teksas'a geri dönecek.
Jack Traven is going back to Texas.
Zamanım dolmadan önce yapmamız gereken bir ziyaret daha var.
We have one more visit to make before my time is done.
Benim yapmam gereken bir iki iş var.
Listen, I got some more picking'up to do. Thanks for droppin'down.
Yapmamız gereken bir iş var.
We got a job to do.
Çocuklar, Willerton'da yapmamız gereken büyük bir iş var.
YOU SEE, THE THING IS- - I'M GONNA TELL YA- - I GOT SOME BIG BUSINESS OVER IN WILLERTON,
Yapmam gereken belli bir iş var ve görünürde zamanımın çoğunu alıyor.
I have a certain function to perform, and it seems to take up most of my time.