Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Y ] / Yarayacak

Yarayacak перевод на английский

4,381 параллельный перевод
İşe yarayacak diyorum, sus biraz.
It's gonna work, just shut up.
Nasıl işine yarayacak?
How's that working out for ya?
Valentine nihayet işe yarayacak bir şeyler söylüyor.
Valentine is at last saying something of note.
Bu tayfaya kesinlik lazım. Sonunda hepimize yarayacak başarı için benim de desteklerine ihtiyacım var.
This crew needs certainty, and I need their support to achieve an end which is in all our best interests.
Annelerini hapse göndermek işe mi yarayacak yani?
And sending their mother to prison, that's going to help?
- Mahkemeye çıktığımızda, işe yarayacak mı?
Well, when we get into court, will it stand up?
Silah ne işine yarayacak hiç anlamıyorum.
I don't see what good a gun is gonna do.
Güzel güzel, işime yarayacak.
That's good, that's good. That will be helpful.
Her önüne geleni almayacağız ciddi olanları alacağız ve işe yarayacak.
We might not get the usual hordes, but we'll get the serious ones and that'll work in our favor.
Lewicki, bu işimize yarayacak.
Lewicki, this is gonna help.
işe yarayacak.
It'll work.
İşe yarayacak.
It will work well.
Beni duyuyor musun, ya da bu, işe yarayacak mı bilmiyorum, ama belkide sadece senin bilebileceğin bir şeyi görmem gerek.
I don't know if you can hear me Or if this is even gonna work, But I need to see something maybe only you know.
Senin işine yarayacak ne biliyor olabilirim?
What the fuck do you think I know that can help you?
- Bu gerçekten işe yarayacak mı?
Will that really work?
HBu sihir nasıl işe yarayacak?
How should work this magic trick?
İşe yarayacak mı hiç bilmiyorum.
I have no idea if that's going to work.
Belki Heimdall işimize yarayacak bir şeyler görmüştür.
Heimdall may have seen something that will help us.
Sence işe yarayacak mı?
You really think this will work?
Yani dünyada duygu ne isimize yarayacak ki?
I mean, what on earth would we do with'em?
Bu büyük mıknatıs, gerçekten işe yarayacak mı?
You really think that this is gonna work, a-a giant magnet?
Bu işe yarayacak.
This is gonna work.
Aslında Neil'in gitmesi işe yarayacak.
Actually, it's handy Neil's going away.
Bakalım sizin işinize yarayacak birşeyler bulabilecek miyim Bay Selfridge.
Let's see if I can find a use for YOU, Mr Selfridge.
Sizin işimize yarayacak yetenekleriniz nedir?
What use do we have of your talents?
Bu bir süreç ama sonunda işe yarayacak.
It's a process, but we'll get there.
Bu işe yarayacak mı?
This will work?
Sadece bu plan işe yarayacak!
Only then will this plan work!
Bu, ne işe yarayacak, Mundie?
How is this going to help, Mundie?
Sence işe yarayacak mı?
You think it will work?
Yarayacak.
It'll work.
Teknisyenlerimiz içindekileri kurtarabilir ama işe yarayacak bir şey çıkmayacaktır.
Our techs were able to retrieve that much, but nothing else of use.
Gerçekten işe yarayacak mı?
That really gonna work?
Yanımdaki Dr. Jameson sağlıklarını kontrol edecek ve bu güvenliklerine iyi bir bakmamıza yarayacak.
Dr. Jameson here will check their health, and that should give us a good look at their security.
Tamam, işe yarayacak bir teorim var ve tamamını dinleyene kadar tepki vermeyin.
Don't react until you've heard the whole thing.
Birgün işe yarayacak.
One day it'll all pay off.
Bir CIA analisti, içi tamamiyle istihbarat ile dolu olan, bir MI6 subayıyla özel görüşmeye yarayacak kadar değerli bir sabit diskle kaçıyor.
A CIA analyst is off the reservation with a hard drive full of intelligence valuable enough to lure an MI6 officer to a private meet.
Benim işime yarayacak insanları işe alırım.
I employ people who can be useful to me.
Bunu yapacaksak eğer işimize yarayacak bir şeyim var.
If we do this, I have something that might help.
Gidip onunla konuşalım, belki ikinizi de hapisten kurtarmaya yarayacak bir şeyler hatırlıyordur dün gece ile ilgili.
We should go talk to him, see if there's anything he can remember from that night to keep the both of you out of jail.
Ölüsü daha çok işimize yarayacak.
He will be much more useful to us in death.
Babamın ayakkabıları benim işe yaradığı gibi benimkiler senin işine yarayacak.
As my father's shoes worked for me, mine will work for you.
İçeride suçluyu yakalamıza yarayacak önemli bir bilginin olduğuna inanıyoruz.
We believe there's a vital piece of information inside that could lead us to the capture of a known fugitive.
İşe yarayacak Tekmele.
It'll work. Now kick.
İşe yarayacak mı?
Will it work?
İşimize yarayacak bilgiler ver bize.
Give us some information we can use.
- Yarayacak.
- It'll work.
Kan emicilerle olan bu deneyimin kongre üyeleri ile çalışmaya başlayınca çok işine yarayacak.
That experience with bloodsuckers will come in handy when you start rubbing elbows with congressmen.
Evet, ayrıca online ilanlar işe yarayacak.
Yeah, also online classifieds will work.
Hayır, işimiz yarayacak herhangi bir şey görmemiş.
Nah, she had nothing. Couldn't give a real description.
İşe yarayacak.
It will work.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]