Yargı перевод на английский
33,854 параллельный перевод
Seni yargıladım.
I've been judging you.
Sen, annen, Anna ve Douglas ailesi geceyi burada geçireceksiniz. Yarın sabah da adaleti engellemekten yargılanacaksınız.
You, your mum and Anna, and the Douglas family, you'll be kept here overnight and you'll be charged in the morning with attempting to pervert the course of justice.
Mai Tai'mi yavaşça yudumlarken yargılayıcı bakışlarınla karşılaşmak istemiyorum.
I don't want to feel your Judgy McJudgerson looks on me as I daintily sip my Mai Tai.
Onun yargılarına benimkilerden daha fazla güveniyordum.
I trusted his judgment more than my own.
Hey, denemeden yargılama.
Hey, don't knock it till you try it.
Evet Sayın Yargıç.
We have, Your Honor.
Teşekkür ederim, Sayın Yargıç.
Thank you, Your Honor.
Sayın yargıç, bu bir iş görüşmesi değil.
Your Honor, this isn't a job interview.
Bizim için bu kadar yeter Sayın Yargıç.
Good for the defense, Your Honor.
Sayın yargıç, bu ne?
Your Honor, what is this?
İstemiyoruz, Sayın Yargıç
Strike, Your Honor.
Savunma için yeterli Sayın Yargıç.
Good for the defense, Your Honor.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
Nothing further, Your Honor.
Sayın Yargıç, video bir yönden tekrar gözden geçirildi. Bu da jüriye yerde ne olduğunu göstermek için.
Your Honor, the video has been modified in one specific way, and that is to show the jury what was on the ground.
Bizim başarısızlıklarımız için yargılanmamalı.
She doesn't deserve to be punished for our failings.
Evet, Sayın Yargıç.
We have, Your Honor.
Eğer herkes bu koltuk teorisini anlarlarsa, Başkalarını yargılamayı bırakacaklar Ve ne güzel bir dünya olacak!
If they all understand this chair theory, they will stop judging others and what a beautiful world it will be!
Hep benim adamlarımı yargılamaktasın.
You're always judging my men. - Girls!
- Kızlar! Yargılamıyorum, onu tuhaf kıldın.
I'm not judging, you called him weird.
Sen beni yargılama hakkını nereden buluyorsun ki?
And where do you get off judging me?
İtiraz ediyorum sayın yargıç.
Objection, Your Honor.
Bu vatandaşlar hiçbir suçla yargılanmayan sadece dini inançlarından dolayı hedef haline gelen insanlar.
These are citizens who have not been charged with any crimes, who are simply targeted because of their religious beliefs.
Ne kongre kaldı, ne Yargı!
There is no Congress, there is no Supreme Court.
435 vekil, 100 senatör ve 9 yargıç.
435 representatives, 100 senators, and 9 justices.
Bunlar şimdiye kadar Kongre'den ve Yargı'dan kimliklerini tespit edebildiklerimiz. ... ve FBI Müdürü Jacob'ın öldüğü de doğrulandı.
from Congress and the Supreme Court... and FBI Director Jacobs is also confirmed dead.
Ayrıca, bugün alınan ve resmi olarak hiçbir suçla yargılanmayan herkesi de salıvermenizi istiyorum.
I also need you to release everybody that you've picked up today that you have not formally charged with a crime.
2015'te hakkındaki 561 tane menkul kıymetler dolandırıcığı yargılamasından kurtulmak için ABD'den kaçmış.
He fled the U.S. in 2015 to avoid trial for 561 counts of securities fraud.
Herkesin kendi değerine göre yargılanması gerektiğine inanıyorum.
I believe everyone should be judged on their own merits.
O zaman beni de benimkiyle yargıla.
Then judge me on mine.
Suçsuzum, Sayın Yargıç.
Not guilty, Your Honor.
Reese, adil bir yargılanma bekliyor musun?
REPORTER 2 : Reese, do you expect a fair trial?
Endişelenmiyorum. Sadece etrafımdaki yabancıların beni yargılamasından çekiniyorum.
I'm not worried, I just don't like the idea of having more strangers judging me.
Meyve ile yaşam mı, Yoksa diğer resim mi? Sayın yargıç.
Still life with fruit, or this abstract painting?
Anlaşıldı, Sayın Yargıç. Ama soru sorma hakkım var.
Understood, Your Honor, but I do have the right to ask the question.
4, 7 ve 12 nolu jüriler kayıtlardan çıkabilir, Sayın Yargıç.
Okay. Jurors number four, seven and 12... Move to strike, Your Honor.
Savunma jüri üyelerine hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, Sayın Yargıç.
The defense would like to thank this juror for his time and service. Move to strike, Your Honor.
Burada ölmüş kişi yargılanmıyor.
Your Honor, the deceased is not on trial here.
Araya ihtiyacım yok, Sayın Yargıç.
No, I don't need a break, Your Honor.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç. Ama bir soru sordu...
No further questions, Your Honor.
William Mullen 82 yaşında sağlak, genel mahkeme yargıçlığından emekli. Kendisine Yargıç Billy denilmesini istiyor.
William Mullen is an 82-year-old, right-handed retired Circuit Court judge who prefers to be called Judge Billy.
Yargıç Mullen'e yaşlı istismarı yapıldığına dair soruşturmalar var. Çünkü Yargıç Mullen tarafından kadın bakıcısına seri çekler halinde para piyasası fonundan 1 milyon doların üzerinde ödeme yapılmış.
Questions have been raised regarding the possibility of elder abuse by a female in-home care provider, to whom Judge Mullen has given more than $ 1 million in the form of a series of checks from a money market fund.
Reina ile olan ilişkisi sayesinde, Yargıç Mullen kendisini değerli hissediyor.
By virtue of his relationship with Reina, Judge Mullen has come to feel valued.
Bir gün cinayetten yargılanınca sana haber vereceğim.
Someday, when I'm up on murder charges, you'll be hearing from me.
Sizi Vatikan'a götürmem emredildi. Orada yargılanacaksınız.
I have orders to accompany you to the Vatican, where you'll be given a fair trial.
Roma'ya gelip yargılanmamı ve suçlu bulunmamı gerçekten istiyor musun?
Do you really want me to come to Rome to be subjected to a trial and found guilty?
Seni yargılayacak son kişi benimdir herhalde.
Well, I'm the last man to judge you.
Diğerlerini ve tercihlerini yargılamıyorum ama... Kendi kişisel tercihime bırakamaz mısın? Hayır.
Maybe it can just be my own personal choice, and-and I'm not judging others for their choices.
Morales sanık savunma avukatı olduğu için yargıç bunun mümkün olabileceğini düşünüyor.
The judge thinks that makes sense, considering the fact that Morales is already a criminal defense attorney.
Bu sabah yargıç haber verdi.
We heard from the judge this morning.
Bulunduğun konuma göre oldukça yargılayıcısın
Your Highness is rather judgy.
... saldırgan, kadının kocasının istediği ve yargıçların onayladığı miktarda para cezasına çarptırılacaktır.
in the presence of the judges ".