Yargıtay перевод на английский
264 параллельный перевод
Bu karar Yargıtay tarafından onandı.
This decision has been upheld by the Court of Appeals.
Yargıtay, bölüm üç.
Supreme Court, part three.
Bir kadının elini tutarak rahibin önünde oturacağım. Amerika Yargıtay Başkanı'nın kızıyla evleniyorum. Ünlü bir liberal.
Standing before a minister of the gospel with a woman's hand in mine, the daughter of a Justice of the United States Supreme Court, a famous liberal.
Adam Yargıtay Başkanı.
He's Supreme Court Justice, you know.
Yargıtay yargılamayı inceledi.
The Supreme Court reviewed the trial.
Gerekirse bu davayı Yargıtay'a kadar götürecek.
He'll take this case all the way to the Supreme Court if necessary.
Her zaman temyiz için Yargıtay'a başvurabiliriz.
We can always appeal to the Supreme Court.
Yargıtay ve Adalet Bakanlığı için fırsat kollayan siz değil misiniz?
You're gunning for the Supreme Court and to be Minister of Justice!
Yargıtay geri çevirdi.
The state Supreme Court turned us down.
Üç gösterilik bir sirk. Başrollerde başsavcı alt mahkeme ve yargıtay var.
It's a three-ring circus starring the district attorney, the Lower Court and the Supreme Court.
Eddie, iki davanın hakimi Yargıtay Başkanı Lowell'mış.
Eddie, Supreme Court Justice Lowell was presiding judge on two of them.
Yargıtay hükmü onaylamıştır.
The Supreme Court has upheld the sentence.
12 Haziran 1984'de Yargıtay, Memphis Şehri ilgili bir davada altıncı temyiz mahkemesinin itirazını reddetmişti.
June 12, 1984 - the Supreme Court reversed the sixth circuit court of appeal in a case involving the City of Memphis.
Karar yargıtay tarafından da onaylanmıştır.
The Supreme Court has maintained the sentence in force
Yargıtay öyle demiyor.
The Supreme Court says it's not.
Pek çok sanık beraat etmek için... duruşmasını beklerken, kendisi hemen Yargıtay Başkanı gibi... yeminli olmayan... yani yalan yere yemin etmekle suçlanamayacak saygın bir tanık buldu.
Six months after he's in Russia Francis Gary Powers'U-2 spy flight goes down in Russia. That plane was untouchable. Powers hinted that Oswald could've given the Russians enough data to hit it.
Komisyon, Yargıtay Başkanı Earl Warren'ın idaresinde olacak.
No, no, leave it. Don't turn it down. I want to see this.
Yargıtayın...
The Arline decision...
Sam'i zorla götürüp onu adam edeceğim çünkü Yargıtay iki kadın çıkartabiliyorsak bir tane de senin üzerine çıkartabiliriz Sam.
I'm going to take Sam against his will... and straighten him out because I truly believe... that if we can get two women on the Supreme Court... we can get at least one on you, Sam.
Yargıtay veriyor bu hakkı bana!
The Supreme Court gives me the right to do that!
Biliyor musun bir gün Yargıtay'da o kanunu değiştirecek yeterli destekçimiz olacak.
You know, someday we're gonna get enough people on the Supreme Court to change that law.
Sıradanlığın her türlüsünün kol gezdiği bir ülkede hayatı yüceltmek için yargıtay mahkemesine çıkan özgür bir adamın son lüks hediyesi dondurmadır.
The final sovereign luxury of a free man, who has the supreme courage, in a country of mediocrities to exalt life.
Ama unutma ki, bir yargıtay hakimine Shane demek istemezsin herhalde?
On the other hand, you wouldn't want a Supreme Court Justice called Shane.
Bu Yargıtay'dan.
It's the Supreme Court.
Yargıtay Sam Cayhall'in son dakika itirazını reddetti.
The United States Supreme Court has denied a flurry of last-minute appeals on behalf of Sam Cayhall.
Ve diyelim daha büyük bir mucizeyle Bölge Mahkemesi ve Yargıtay onu geçersiz saymadı ve dava açmayı başardın. Peki ya kaybedersen?
Then by some greater miracle the state Supreme Court and U.S. Supreme Court didn't throw it out and you actually got to trial.
Başkanımız, büyük, önemli adamımız... kararı Yargıtayımızda temyiz etti.
Our President, our big, big man, has appealed the decision to our Supreme Court.
" Yargıtay'daki 9 hakimin yedisi
"seven of nine of these Supreme Court justices"
Yargıtay'a çıkacağınızı anlıyorsun.
Now, you understand you're going to the Supreme Court.
Basit ve sade bir mülkiyet anlaşmazlığı nasıl oldu da Amerika Birleşik Devletleri'nin Yargıtayının önüne gelecek kadar büyütüldü?
How is it that a simple, plain property issue should now find itself so ennobled as to be argued before the Supreme Court of the United States of America?
Rockefeller öyle diyor, ama Yargıtay uzlaşmaya yanaşmıyor.
That's what Rockefeller said, but the Supreme Court is not swallowing it.
Çünkü yargıtay bunu başarabilmiş değil.
The Supreme Court hasn't been able to.
Bence açabilir. Yargıtay Mahkemesi bu sonbahar aynı cinsin yaptığı cinsel tacizleri de programına alıyor.
There's a ruling on same-sex harassment this fall.
Yargıtay mahkumların evlenme hakkını savunmuştu.
The Supreme Court defends inmates'right to marry.
Yargıtay kararına da bakılacak olunursa...
- Lf we argue a law...
- Bay Fish, yargıtay, yakın bir zamanda, Amerika Birleşik Devletleri başkanının, görev süresi içerisinde dava edilebileceği yönünde bir karar aldı, bu durumda, bir senatörü neden yargıdan muaf tutalım?
The president of the United States may be sued. So why not a senator? I'm glad you asked me.
Yargıtay çuvalladı mı? - Evet.
You would like me to substitute your judgment for theirs?
- Hayır, Bay Fish, kazanmadınız. Sayın Yargıç, yargıtayın kararı, başkana dava açılmasının, vaktini çok fazla almayacağı ve işini yapabilmesini engellemeyeceğini düşünmeleri temeline dayanıyordu.
Their ruling was based on their conclusion that the president being sued wouldn't take up much of his time.
Şunu söylememe izin verin, Sayın Yargıç : Yargıtay üyeleri yaşlı.
Pick up a newspaper.
Yargıtay, bu kararında çuvalladı!
Bad, bad ruling!
Açıkçası Bay Marcus, Yargıtay anal seksin gay erkek seksi olduğunu hükme bağladı. Mozart'ın klasik müzik olduğu gibi.
Seriously, Mr. Marcus... the Supreme Court has declared that anal sex is to gay male sex what Mozart is to classical music.
Dinle, lanet Yargıtay bu malzemelerin müstehcen olmadığına karar verdi!
Look, the Supreme Court has declared this material is not obscene!
Ama ben Yargıtay falan değilim.
This is not the Supreme Court.
Yargıtay, müstehcenliği gördükleri zaman anladıklarını söylüyor.
The Supreme Court said they know obscenity when they see it.
Cep telefonumu çıkarttım, evi aradım ve anneme Yargıtay'da kaç yargıç olduğunu sordum.
I whipped out my StarTAC, I dialled home and I asked my mom, "How many justices sit on the Supreme Court?"
Santero'lar Yargıtay'daki davayı kazandı.
Santeros won their Supreme Court case.
Yargıtay, Mahkeme Salonu 80, 7 Nisan Cuma Tabii müvekkilimi teşhis ederler. Sırada olduğunu biliyorlardı.
They had prior knowledge my client was in the line-up.
- Büyük amcamı tanıtayım, Yargıç Turner.
- May I present my great-uncle, Judge Turner.
Turner'daki Yargıtay'ın da belirttiği...
The Supreme Court said...
- Yargıtayın bu konuda bir hükmü var.
- Summary judgment motion. - The Supreme Court ruled on that.
Ve yargıtayın kararı yerine sizinkini dikkate almamı istiyorsunuz, öyle mi?
Yes.