Yasalar перевод на английский
4,085 параллельный перевод
Kuvvet ve Ayaklanma yasaları Amerikan toprağında savaş birliği konuşlandırmayı çok zorlaştırır.
Posse Comitatus and the Insurrection Act.. make it very difficult to deploy combat troops on American soil.
- Yasalar mı ödüyor? - Ne?
Is the law paying that?
Bu çok eski yasalarımızdan biri.
It's one of our old laws.
FBI'dan bir ajan, adı bilmem ne... üstüme çullandı, ABD yasalarını çiğnemişim gibi...
Agent Whatever-the-fuck-his-name-is, from the FBI, rolls up on me, tells me I'm breaking U.S. fiduciary...
Anne, yasaların uygun gördüğü şekilde ziyaretlerini yapabilir.
The mother should be able to visit her in accordance to the term stated by the law.
Hvid durmalısın, ve basın yasalarını okumalıyız.
Hvid is "pondering" and reading up on the press laws.
ve yasalar sadece ayrıcalıklı zümreleri koruyor
And laws that only protect the privileged are tyranny.
- Ve yasalar insanlar içindir.
- And laws are for the people.
Yasalar böyle tamam mı?
It's the law, okay?
Yasalar böylesi hâllerde iki evi geçmene izin veriyor fakat üçüncü bir eve asla müsaade edilmez.
The law allows you to pass two houses, in such circumstances, but never a third.
Fakat beşeri yasalar tanrıların işleri ve yaratılarından pek aşağıdadır.
But the laws of men are far below the workings and shapings of the gods.
Yani beşeri yasaların dizginlerini kendi elime mi almalıyım?
So I should take the laws of men into my own hands?
Leydi Ashford, yasalar sadece uygulanmaz, önce onları yorumlamak icap eder.
The law, Lady Ashford, it is to be interpreted not merely administered.
Yargı mekanizmasının ve parlamentonun görevi ahlaki değerlerimizi ilerletecek yasalar oluşturmak ve uygulamak değil midir?
Does the Bench and Parliament not have a duty to uphold and create the laws that progress our morality not retard it?
Güney Dakota yasalarına göre gece yarısı bile gidebilirim.
According to the state of South Dakota, at midnight, I can.
'Hiç olmazsa mahkumları koruyacak yasalar var.'
'At least there are laws to protect prisoners.
Ama yasaları çiğnedim.
But I broke the law.
- Bunu duyduğuma üzüldüm ama senin için yasaları çiğneyecek değilim. Anlıyorum.
Yeah, and I'm sorry to hear about that, but I am not gonna break the law for you.
Benim Volge çapulcularıyla savaşmaya uygun ama yasaları korumaya uygun olmadığımı söylersin.
You're gonna say that I'm a loose cannon, that I'm fit for fighting off Volge marauders but not fit to uphold the law.
Musa'nın yasalarına göre 12 yaşında kadın sayılıyorlar.
12 years old, and already a woman, according to the laws of Moses.
Bu yasaları çiğnediğin hakkında bölge savcısına verilmek üzere hazırlanmış bir dilekçe.
This is a letter to the district attorney, saying that you are breaking the law.
Çünkü yasaları çiğnediğini söylerken kayıt ettim.
Because I just recorded you admitting to violating the law.
On yıllarca çevresel yasaları görmezden geliyordunuz.
You've been skirting environmental laws for a decade.
Kendimi yasaları çiğneyenlerden korumak için
To shield myself from breaking the law.
- Ne? Böyle operasyonları doğrulayamaz. Yasalar buna izin vermez.
He can't confirm there have been any lethal operations outside of a war zone.
Enver'in babası Amerikan yasaları altında adalet istiyor olabilir ama Amerikan İHA'ları çoktan uçuşlara başlamıştı bile.
Anwar's father may have been calling for justice under American law, but American drones were already flying overhead.
Burada hâlâ yasalar geçerli o yüzden kaldırın şunu. Çünkü başka seçeneğiniz yok gibi, tamam mı?
So take that as the law around here because there doesn't seem to be much of one otherwise, okay?
Yasaları ve kuralları olan demokratik bir ülkede yaşadığımızın farkında mısınız?
Do you understand that we live in a democracy with laws and rules and civil discourse?
Yasaları savunmakla Amerikalıların güvenliğini sağlamak arasındaki dengeyi tutturmak.
- Being a U.S. attorney. Keeping the balance between upholding the law and making sure Americans are safe.
Yasaları benim yaptığımı da unutma.
And guess what. I make the law.
Haklar Bildirgesi'nin 5. ve 6. yasalarının ihlali var.
He's got Fifth and Sixth Amendment protection.
- Yasaların canı cehenneme! Yakında kızıma, öz annesi tarafından zarar verilecekti ve ben bunu riske edemedim.
I knew that somewhere down the road that my daughter was gonna be hurt by her own mother, and I just couldn't take that chance.
Yasaları çiğniyordu zaten.
Breaking the law was his doing.
Eyalet Yasaları kampüs polisinin park garajını da içeren yetki alanını sürdürmeye devam ederse, garajın söylenen bütün katlarında,... üçüncü kattaki tutuklamaları da yakın takip muafiyetini geçerli kılar.
While the State continues to maintain the campus police's jurisdiction included the parking garage- - all levels of said garage- - their arrest on the third floor also qualifies for the hot pursuit exemption.
Papa yasaları Tanrı'nın askerlerine imtiyaz tanıyor.
Papal law gives a holy dispensation To soldiers of god.
Ne yazık ki, Oregon yasalarına göre bir kaç sorunun cevabını öğrenmem gerekiyor.
Unfortunately, under oregon law, I first have to ascertain the answers to a few questions.
Lütfen yarın parlamentoya uğra ve parti ödeneklerine dair yasaları al. - Sekreterlik bulup sana verir.
Would you drop by parliament tomorrow, the Secretariat'll have regulations for you on the allocation of party funding.
Bence göçmen yasalarını gerçekten sıkılaştırmak gerekiyordu hele İsçi Partisi'nin 1990'larda art arda gelen azınlık hükümetlerinde uyguladığı sorumsuz politikaları düşünürsek.
I do think we need to tighten up on immigrants and refugees. Especially when you consider the completely irresponsible policy the Freedom Party came up with throughout the 90s, in one minority government after another.
O zaman, geçmesine yardım ettiğim yasaların asıl niyetini anlamaya başladım, artık onları destekleyemezdim.
So there I am, reading the small print of laws I helped to implement, and I damn well can't recognize myself in it.
Tabii ki değiliz. Ama yasalarımızın bir kısmı bu tabloyu çiziyor artık.
But it's the image a part of our legislation draws of us, these years.
Bu çatı altında yasalar çıkardık.
In this parliament, we make laws.
Danimarka hukukunun temeli olan yasaları.
The laws on which Danish society is built.
Ve artık giderek daha çok sayıda kuşkulu yasa çıkarıyoruz. Neredeyse anayasayla ters düşen insan haklarına ve diğer uluslararası sözleşmelere aykırı olan yasalar.
And nowadays, we're adopting more and more laws that are dubious because of being at odds with the constitution, human rights and international conventions.
Siyasi partiler arasındaki entrikaların yan ürünü olan yasalar.
Laws are created because of haggling for larger political agreements.
Yani, bunun için yasalar var.
I mean, they got laws against that.
Hükümet, domuz yetiştiricilerini bağlayan yasaları gevşetmek ve hayvanlara verdikleri ilaçlar konusunda serbest bırakmak istiyor.
The government wants to allow pig farmers to determine their own medication policy
Hükümetin çoğunluğu zaten garantiye almış olduğu tartışmalı yasalar hakkında konuşmak istemezler tabii.
Because there's already a majority for the legislation
Bana ne yapacağımı söyleme! - Yasalar var.
Don't tell me what to do!
- Yasaların umurumda değil!
There are laws.
- Yasaları çiğnemene rağmen mi?
The law be damned.
Yasalar biziz, bunu unutuyoruz. Biz hukukuz.
We are the law.