Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Y ] / Yatıyor

Yatıyor перевод на английский

6,030 параллельный перевод
Bir KGB memuruyla buluşuyor ve sonraki gün bankaya para yatıyor, artarda iki kez.
He meets a KGB officer and the next day, deposits money in the bank, twice in a row?
Ve biliyorum ki, o soğuk çelikten rozetin arkasında bir yerlerde bir kalp yatıyor.
And I know, behind the cold steel of that badge, there's a heart in there somewhere.
Ve biliyorum ki o soğuk plastikten sahne arkasına geçişin arkasında bir yerlerde bir kalp yatıyor.
And I know, behind the cold plastic of that backstage pass, there's a heart in there somewhere.
Ortağın ön taraftaki lavaboda baygın bir şekilde yatıyor ve silahı da kayıp.
Your partner's out cold in the forward latrine, and his weapon's missing.
Uçak yana yatıyor.
The plane's banking.
- Sanırım bunun cevabı Connecticut'ta yatıyor.
I suppose the answer to that lies in Connecticut.
Tıbba merak salma sebeplerinizin başında hastalıklı bir çocukluk geçirmiş olmanız mı yatıyor, merak ettim.
I'm wondering if part of the reason you were drawn to medicine in the first place was due to the fact that you were sickly as a child.
Ortağın yerde yatıyor.
Your partner's on the floor.
Başçarkçı şu an revirde yatıyor. O conta kaçırırsa sorumluluk benim demektir.
Well, she's laid up in medical bay, and it's on me now if that gasket blows.
- Teknem limanda yatıyor.
- My boat's laid up.
Televizyon sektörü şu anda ölüm döşeğinde yatıyor.
Network television is on its fucking deathbed.
Peder Judge'ın orada yatıyor.
She's on a cot in the judge's.
Yatıyor olman gerekmiyor mu?
Shouldn't you be in bed?
Aklına yatıyor mu?
Is that reasonable?
Yarım saat sonra, Trevorrow'un cesedi lanet merdivenlerin dibinde yatıyor.
Half an hour later, Trevorrow's dead at the bottom of the bloody stairs.
Akla yatıyor, değil mi?
It stands to reason, doesn't it?
Sanırım yanıt bu haritaların içinde yatıyor.
I think the answer lies in these charts.
- Akla da yatıyor gerçi.
Makes sense, though. What?
Geceleri çok hoş bir yatakta yatıyor olmalısın.
What a nice bed you must have to sleep in at night.
Öyle demek istemedim... İşimizin temelinde ihanet yatıyor.
_
- Nicole ile birlikte yatıyor.
She's sleeping with Nicole.
Daha sonra yanında çalışan serseri de banyoda yerde yatıyor.
Second... The wimp working with you is lying on the bathroom floor and wouldn't hear you anyway.
- Wendy'yle yatıyor musun?
To a point.
Tepkisiz ve şuursuz bir şekilde yatıyor.
She's unresponsive, unconscious.
Cevap, Dünya'nın derinliklerinde yatıyor.
The answer lies deep inside the Earth.
- Noronların gücü evliliklerde yatıyor.
Noron's power lies in marriages.
Bu tesis doğrudan Santa Campaña'nın altında yatıyor.
This facility lies directly under Santa Campaña.
Yani, çocuğun babası soylulardan olduğuna göre güçleri de Adalind'den geliyor olmalı, ki akla yatıyor çünkü annesi de bir Hexenbiest'ti.
So the child's father is a Royal, so her powers have to come from Adalind, which makes sense, because her mother was a hexenbiest too.
Gerçek bombacı başka bir yerde yatıyor.
The actual bomber lies elsewhere.
Adamı yakaladık, on yıldır Halawa'da yatıyor.
We caught the guy, he's doing a ten-year bit in Halawa.
Sadece bu boktan yatakta yatıyor olmam aşağılık pislikler gibi sokaklarda para dilendiğim anlamına gelmez.
Just because I sleep in this fucking bed doesn't mean I'm like some fucking lowlife scumbag begging for change on the street.
Tam şurada yatıyor aslında.
He actually lives right there.
Uyku tulumuna girmek için arkamı döndüm geri döndüğümde bir baktım seksi iç çamaşırlarıyla yatıyor orada.
Uh-oh! I turn around to get in my sleeping bag and when I turn back, she's laying there in some sexy lingerie number.
Bütün kadın çalışanlarınızla yatıyor musunuz onu çözmeye çalışıyoruz. Cindy sizin için özel miydi diye?
We're just trying to establish whether or not you sleep with all of your female employees, or if you thought Cindy was special.
Karım şu anda bodrumda ölü yatıyor ve çok fena tırsıyorum.
My wife... she's in the basement, dead. And, uh, I'm freaking out here.
Bir gurme ile yatıyorum ve geç kalırsam saçma sapan erkek tripleri atıyor.
I'm sleeping with a food critic, and he throws a hissy fit if I'm late.
Şöyle yatıyor yerde, vaziyet bu.
He would be lying.
- Biriyle yatıyor mu?
Is she sleeping with anyone?
Pierre Voland belirli aralıklarla yeni karımla yatıyor.
Pierre voland beds my new wife, And with some frequency.
Ben kalkar kalkmaz o ölü gibi yatıyor.
This has to stop.
Burada Joyce'un yat borusunu duymak için sabırsızlandığını yazıyor.
She writes, she cannot wait for Joyce to sound retreat here.
İngiltere, Papa, kendi babam beni doğrama masasına yatırıp daha sonra tahta çıkarıyor.
England, the Pope, my own father putting me on the chopping block one minute, and the throne the next.
- Gelecek burada yatıyor.
_
Aidatları hepsi yatırmıyor.
Aye, but they don't all pay their dues.
Hizmetçim yatılı kalıyor.
My housekeeper's a live-in.
Garajda yatışıyor.
Oh. She is in the garage cooling off.
Daha sonra mevkuf kişi yere yatırılıyor...
Please crouch, sir.
- Ben ayaktayım tabi, o yerde yatıyor.
But I would be sitting, not squatting.
Merhem ve yatıştırıcı arıyor.
Looking for balms and salves.
- Bir itfaiyeyle yatıyor.
She's banging a fireman.
Hastaneye yatırıldı diye amma da tantana çıkarıyor.
She's putting in a lot of effort with her hospitalization.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]