Yaşlı перевод на английский
42,417 параллельный перевод
Çok yaşlısın.
I'm saying you're old.
Yaşlı kadının büyük bir kıyamet kopardı ama Bebek Mike yapmak bile istemiyor.
Your old lady made this big stink and "Baby Mike" won't even do it?
Axl çöp kutusundan kule yaptığında Yaşlı Kadın Graber'ın polisi aramasına ne demeli?
What about the time Axl invented "garbage-can Jenga" and Old Lady Graber called the cops?
O yaşlı bunak herkesin işine karışıyordu.
Oh, that old bat was all up in everybody's business.
Yaşlı Kadın Graber oldum.
I'm officially Old Lady Graber.
Artık her çığlıklarını ve bağırışlarını duyduğumda onlara Yaşlı Kadın Graber'lık yapmayacağım.
So now when I hear screaming and yelling, I'm not gonna go all Old Lady Graber on them.
İyi ölüm ancak yaşlılıktan olandır.
The only good death is old age.
Yaşlı değilsin beni utandırma.
You're an elder don't embarrass me.
Benim için yaşlı değilsin bu yüzden senden istiyorum..
You're elder to me so I am requesting you.
Ben bunun için çok yaşlıyım.
I'm too old for that.
Özellikle senin gibi yaşlı bir sahtekara göre etkili bir vaaz idi.
Powerful sermon, especially for an old faker like yourself.
Gördün mü, yaşlı büyükannen gençlerin ne içtiğini biliyor.
See, your old grandma knows what the kids are drinking.
Söylemesi gerekenleri yüzüme bakarak söylemek yaşlı adam için önemliymiş demek.
Clearly, it was important to this old man that he looked me in the eye when he said what he had to say.
Yaşlı bir çift varmış ve bir anda kendilerini muhtaç bulmuşlar.
There's this elderly couple, and they find themselves destitute.
Yaşlı Abe iki tane köleye sahipti, değil mi?
Old Abe had two sleeves, didn't he?
Yaşlı olanı kastetmiştim.
I refer to your eldest daughter
Büyük yaşlı bir b planı gibiyim.
Like a big old number two.
Yaşlılıktan olabilir.
It could have been old age.
Benim apartmanımdaki çok sevgili yaşlı bir adam vefat etti. Komşularla birlikte içten saygılarımızı sunduktan sonra çöplüğü temizledik.
A beloved old man in my building passed away, and after the neighbors paid our solemn respects, we cleaned the dump out.
Biraz önce tuvalette yaşlı bir kadını bastım ve az kalsın çıldıracaktım.
I just walked in on an elderly lady in the bathroom and almost lost my mind.
Tamam be, aslında yaşlı bir erkeği bastım.
All right, fine, it was a man.
Doğru ama yaşlı bir bayanın tetikte olması için iyi bir yöntem.
- True. But it's a good way for an old lady to stay sharp.
Yaşlı bir vatandaş desek daha doğru olur.
Senior citizen is more like it.
Okula gidemeyecek kadar yaşlı.
She certainly looks too old to be in school.
Senin gördüğüne göre annemi sana teslim edip gözlerim yaşlı bir şekilde özür diliyordum.
Right, let me guess- - in your version, I deliver Mom to you, apologizing, tears streaming down my face.
Yaşlı kadına bak.
Check it out.
Yaşlı zamanı geçmiş kıçımın rockçısı.
An aging, well-past-his-prime buttrocker.
Sevgili yaşlı babacığım beni terk ettiği için sonunda özür diledi.
Dear old dad, he finally apologized for abandoning me.
Taco Jason'ın hemen yanında ama bu yaşlı adama taco alamıyor mu?
He is right next to Taco Jason's, but he can't get the old man a taco?
Yaşlı adamı devirmeye çalıştıkları için... muhtemelen bir yerde hapiste çürüyecek.
Probably rotting away in a cell somewhere for trying to overthrow the old man.
Adam yaşlı.
He was old.
Ne kadar yaşlı?
Like how old?
Bence Mithat, Bella'nın yaşlı bir adam tarafından ayartıldığını öğrendi.
I think Mithat found out that Bella was being lured by an older man.
Bak bakalım Bella'yaşlı biriyle görüşüyor muymuş.
Just see if Bella's been spotted with an older guy.
İhtiyar bir yaşlı çift öldürüldü.
An old married couple was killed.
Bu adam benden daha yaşlı.
This man is much older than me.
Çocuklar yaşlı bir kadın ile genç bir adam hakkındaki filme hazır mı bilemiyorum.
I'm not really sure that our kids are ready for a film about an older woman and a younger man.
Ama daha yaşlılar zekiler ve güçlüler.
But they are far older, wiser, stronger.
- Lip, yaşlı bir herif seni soruyor.
Lip, some old dude's out there looking for you.
Yaşlı bayan üst kata çıktı.
Old lady went upstairs.
Sonra eve gittik dostum benim yaşlı annem falan dedi...
So we get to the house, he like, man, my old lady...
Yukarıdaki hücrelere çıktığımızda senin yaşlı götünü bıçağı takacağım
I'm gonna stab your old ass when we get upstairs to them cells, man.
Toplumun yaşlı ve hastalarına nasıl davrandığını bir düşünün.
Contemplate the sundry ways a society handles its elderly and infirm.
Dostlarımla alay etmek yerine yaşlı şerefsizi arayıp ağzına edeceğim.
Instead of heckling my friends, I am gonna call that old twat - and tear him to pieces.
- Sen yaşlısın, sen otur
- You're older, you sit down
Benim wat'umdaki yaşlılar eski Hindu el yazmalarına sahipler.
The elders in my wat have an ancient Hindu manuscript.
- Çok odaklı gözlükler yaşlı insanlar içindir.
Bifocals are for old people.
- O zaman ben de yaşlı biriyim.
Then I am an old person.
Şimdi, Yaşlı insanların arasında nasılsın?
Now, how are you around old people?
Su dairesinde yaşlı insanlarla olmam.
I'm not water boarding an old woman.
Sadece çok yaşlıyım
- No.
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı bir adam 43
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı bir adam 43