Yearning перевод на английский
394 параллельный перевод
Cehennem gibi bir hayatta özlem ve hasretle ile yaşamak zorunda kaldım.
I survived through living hell... Ionging and yearning....
İçimdeki bu özlem Beni içten içe yakıyor
There's an oh-such-a-hungry yearning Burning inside of me
Ne bir arzu, ne bir heves.
No yens, no yearning.
Belli belirsiz bir hüzün kaplıyor içimi. Sanki boğazımda bir şeyler düğümleniyor.
A vague sort of yearning lt's like a catch in the throat
Zevkle ve arzuyla sizi çıldırtacağını... şatafatlı kelimelerle fısıldar mı size?
Does he ever speak to you in burning words... that make you go half mad with joy and yearning?
" Yorgun, zavallı, ezilmiş Özgürlük dolu bir nefese hasret kalmış Gövdelerinizi bana verin!
" Give me your tired, your poor, your huddled masses, yearning to breathe free ;
Richardson, gördüğüm kadarıyla özlemini çektiğin kola kavuşmuşsun.
Well, Richardson, I see you have that arm you've been yearning for.
Dediğine göre bir nedeni yokmuş, dudaklarımı arzulaması dışında.
For no reason at all, he said, except he was yearning for my lips.
Doğruyu söylemek gerekirse, onu öpmek için can atıyordum.
To tell you the truth, I was yearning for his.
- Şu, can atmaktan?
- No. - No more what you call yearning?
O uçaktan adımınızı attığınızdan beri ben de biraz can atıyorum desem!
I've been doing a little yearning ever since you stepped off that plane.
Ve ben yine başlıyorum özlem duymaya
And me, oh, my, I start in yearning again
Hangi topraklarda insanlar ruhunuzu, arzusuyla doyurarak konuşur?
In what land do they speak a tongue that fills your soul with yearning?
Elbette, ama bazen Possenhofen'i özlememek elimde değil.
Sure, but sometimes I can't help yearning for Possenhofen.
ama... bazen öyle bir özlem duyuyorum ki.
But... sometimes I have this intense yearning.
Seni bekliyordum, sevgili kardeşim.
I have waited for you, dear sister, with great yearning.
Palagna, bir çocuk hasretiyle büyüleri denedi.
Yearning for a child, Palagna tried witchcraft
"Seni bekliyorum, senin için yanıp tutuşuyorum, Peña Flor."
"I am waiting for you and yearning for you, Peña Flor."
Pelagie'yi kutsa, doğurmak için can atıyor.
Bless Pelagie, she is yearning for children.
Sınırsız özgürlük olurdu, bu yüzden özgürlüğü özlemezdik.
Unbounded freedom, hence no yearning for it.
"Arzu ve ürkeklik, şehvet ve dehşet" özlem ve korku, genç ve güzel bedeninde savaşıyordu. "
"Desire and fear, temptation and terror... " yearning and horror warred within her beautiful young body. "
Özlem, arayış, istek, beklemek, arzulamak, yanıp tutuşan umut, sevinç ve de gurur gözyaşları...
All the longing, seeking, striving, waiting, yearning, the burning hopes, the joy and idle tears that fall...
"Çokça bir özlem ve büyük bir mutluluk."
Long yearning - great joy.
# # Yearning, yearning
# # Yearning, yearning
- # # Yearning - # # My heart beats so unruly
- # # Yearning - # # My heart beats so unruly
- # # Yearning - # # Because I love you truly
- # # Yearning - # # Because I love you truly
Görüyorsunuz, kelimelere muazzam bir özlem var.
You see, there's this tremendous yearning to be words.
Ve onu tekrar karşımda bulmak için, hala bir arzu hissediyorum.
♪ And still feel a yearning ♪ To hold her against me again
İnsanlar gerçek sanata özlem duyuyor.
people are yearning for genuine art.
Arzumu duy artık.
Hear my yearning
" Evimizin ateşini yanık tutalım... kalplerimiz arzularken... uzaklardaki çocuklarımızı... çocuklarımız uzaklarda olsa bile... evlerinin... hayalini kuruyorlar.
♪ Keep the home fires burning ♪ ♪ While our hearts are yearning ♪ ♪ Though your lads ♪
İçimde insanlara güzel şeyler söyleme hissi doğuyor. Hâlâ böyle güzellikler yaratabilen bu cehennemde yaşayan insanları kucaklayasın geliyor.
It arouses a yearning in me to babble sweet nothings, to caress people living in this hell who can still create such beauty.
Arzunu bastırmak için hayatlar feda edildi. Sonuç olarak, diğer yürekler intikam için artık çarpıyor.
Lives have been sacrificed so that your yearning might be assuaged, and now others yearn for vengeance.
Kimse senin arzunu söndüremez.
No one can end Your yearning
Bir de sonsuz çekişme, Düş gibi bir özlem huzur sadece,
And endless strife, Peace only a dream-like yearning.
Nilüferler birbirine yaslanmış özlemle
Lotuses lean on each other in yearning
Aslında bizim için o kadar da komplike bir durum değil genelevin yakınlarında cinselliğe aç bir şekilde gezerdik.
But it certainly isn't as complicated as it once was for us... when our amorous yearning led us to the nearest brothel.
Oh, tam da mutluluk zamanı geleceğe özlemle bakıyoruz
Oh, what a moment to rejoice For our yearning future
â ™ ª Now behold in me an LDV â ™ ª For battle l'm just yearning â ™ ª Doing my best like all the rest â ™ ª To keep the home fires burning â ™ ª Each evening stiff and starched
♪ Now behold in me an LDV ♪ For battle I'm just yearning ♪ Doing my best like all the rest
Tüm hafta burnumda tüttün.
I've been yearning for you all week.
Ama sizin gibi ahlaksız, şehvet düşkünü, aşağılık yaratıklar, bu mertebeye erişemeyecek.
But not for creatures like you, full of the basest vice, yearning only for carnal satisfaction.
Yeşilliklerin ve aydınlığın özlemini çekiyorum.
I'm yearning for the greens and the light.
Vücudum sigaranın özlemiyle yanıyor.
My flesh is yearning for a smoke.
Gerçekten, tüm hayatımı kitaplara gömülerek geçirdim ama benimde arzularım zevklerim var
All my life I've been yearning to go a-whoring and gambling
Ayrıca suçluların yaşantısına her zaman ilgi duymuşumdur.
I always had a yearning for the criminal life.
Bu duyguyu tarif edecek hiçbir sözcük yoktu, kutsal bir arzusu gerçekleşmek üzere olan ruhun titreyişiydi.
There were no words to describe this feeling, the trembling of a soul about to fulfill a sacred yearning.
Özlemi öyle büyüktü ki, umudu, mantığın müsaade edebileceğinden çok daha uzun süre devam etti.
His yearning was so great that hope lingered longer than reason would allow.
Çok farklı özlemlerim var şimdi.
I have a quite different yearning now.
Anton'a olan özlemin senin saklandığın bir şey, ya da benim.
The yearning for Anton is something you hide from or something I hide from.
Onlar için cennet krallığı binlerce kürsüden milyonlarca barış için yakaran insana bir mesaj ulaştı, buna yerel bir rahip dahil yolu barış ve kurtuluşta kesişti ALACAKARANLIK KUŞAĞI'nda.
FOR THEIRS IS THE KINGDOM OF HEAVEN A MESSAGE DELIVERED FROM THOUSANDS OF PULPITS TO MILLIONS OF PEOPLE YEARNING FOR PEACE,
Şeytan tüyü vardır.
I have a tremendous yearning to be young again.