Yemeğini перевод на английский
6,341 параллельный перевод
- Evet, gece yemeğini yiyor.
Having his midnight snack.
Ne yemeğini, ne havasını, ne de aksanınızı, hiçbir şeyi.
Not the food, not the weather, not your accents.
Yemeğini çalışan motorla ısıtırsın.
Heat up a TV dinner on the engine.
Lois memeni çıkar da, çocuğa yemeğini ver.
Lois, whip out your boob, give the boy his lunch.
Ve görüyorum ki, öğle yemeğini tamamen yemişsin.
And I see that you finished your meal.
Daha yeni yemeğini yedirip altını değiştirdim.
He's just been fed and changed.
Hala senin yemeğini yiyorum.
I'm still eating your lunch.
Yemeğini aç bir kurt gibi yemek kibar bir hareket değil.
it's not polite to wolf down your food.
Yemeğini tek başına yemek zorunda kalacaksın.
You're gonna have to have lunch on your own.
İhtiyaçlarını biz getireceğiz, yemeğini, her şeyini.
We'll bring you what you need, meals, anything.
O kadar temiz ki akşam yemeğini tabak diye oraya koyup yiyebilirsiniz.
- So clean you could eat dinner off it.
Yemeğini yemen gerek ama.
But you have to eat.
Belki de yakalamaya çalıştıkları şey, yemeğini canlı yemeyi seviyordur.
Maybe what they're trying to catch likes its dinner to be breathing.
Lütfen ağzın kapalıyken yemeğini ye.
Please eat with your mouth shut
O harika Çin yemeğini düşünmeden edemiyorum.
I can't stop thinking about those pork buns.
Belki sadece gerçek yemeğini bulamamışsındır, ha?
Maybe you just haven't found the right food, huh?
Akşam yemeğini kiminle yemek istersin? David mi Virginia mı?
Rather have dinner with David or Virginia?
- Wes, yemeğini ye.
- Wes, Eat dinner.
Çok uzun süredir yemeğini yememiştim Luce.
It's been too long since I've had your cooking, Luce.
Ye yemeğini.
Eat your food!
Paul'un eşi enginar yemeğini yapıyor.
Paul's wife's making her artichoke dip.
Kralım... bugün yemeğini zehirlenmeye karşı iyice kontrol ettir.
My King... Check your food thoroughly for poisoning today.
Yemeğini ben getiririm.
I'll bring you your lunch.
Yemeğini yedin mi?
Did you eat?
Öğle yemeğini kalabalık yerde yemek için bir sebep daha.
Another reason I prefer the lunch crowd.
Öğle yemeğini daha 30 dakika önce yedin.
You just had your lunch 30 minutes ago.
Gerçekten gidip akşam yemeğini hazırlamam gerek.
I should really go and start dinner.
Ruth Connolly, Ailish O'Rourke'e yemeğini çaldığımı söyledi.
Ruth Connolly told Ailish O'Rourke that I stole her lunch.
- Onun yemeğini çaldım.
- I did steal her lunch.
Neden yemeğini çaldın ki?
Why did you steal her lunch?
Ve Healy, kafası senin kıçına o kadar gömülüydü ki yemeğini senin için çiğnerdi.
And Healy, he had his head shoved so far up your ass he could chew your food for you.
Hayır, yok. Biraz Meksika yemeğini duyunca heyecanlandım da.
No, no, I just kind of... just a bit psyched for some Mexican.
Yemeğini ye.
Eat up.
Bende akşam yemeğini hazırlayım.
I'll start dinner.
Al bakalım öğle yemeğini.
All right, there's your lunch.
Evet ama gayet güzel bence çünkü öğle yemeğini ona ödeteceğim.
Yeah, but it's great,'cause I'm making her pay for lunch.
Yemeğini ye de gel.
Eat.
Henüz akşam yemeğini yemediyseniz şimdiden ısıtabiliriz.
If you didn't have dinner, we can warm it up for you now.
Yemeğini aldılar, Barney'nin zaferini çalacaklar ve benim Shelley'mi aldılar.
They take your food, they're gonna take Barney's trophy, and they took my Shelley.
Git yemeğini kendin al.
Go and wash them.
Akşam yemeğini çalan küçük zavallı bir kızsın.
You're the same pathetic little girl who dined on stolen junk food.
Bitirdin mi yemeğini bakayım?
Are you quite finished?
- Maalesef öğlen yemeğini kaçırdın.
I'm afraid you've missed luncheon.
Hadi yemeğini ye.
Hey, eat.
- Yemeğini yedirmem gerek zaten.
- I have to feed her anyway.
Öğle yemeğini de unutma.
And don't forget your lunch.
Yemeğini buraya bırakıyorum.
I'll put your dinner here, okay?
Yemeğini buraya bırakıyorum.
I'll put your food here.
Yemeğini verdim.
He's fed.
Yemeğini yemeyecek misin?
Whoa, whoa, whoa, whoa, whoa. You're not gonna eat your food?
Sanırım akşam yemeğini ben ödemeyeceğim.
Well, I guess I'm not paying for dinner.