Yok muydu перевод на английский
2,741 параллельный перевод
Filmdeki Brokeback Dağı yok muydu işte.
Her in the film Brokeback Mountain.
- Daha yakından çekilmiş yok muydu?
- Don't you have a closer one?
Aileyi şüpheli olmakla suçlayıp evlerini kazan bir psikopat yok muydu?
Wasn't there a psycho who accused the parents as the suspect and dug up their house?
Laktoz hassasiyetin yok muydu?
Weren't you lactose intolerant?
Senin kayıp bir köpeğin yok muydu?
- Don't you have a lost dog to find?
Haberiniz yok muydu, Bay Gardner?
You didn't know that, Mr. Gardner?
Phil, saatin yok muydu baksaydın ya gömleği kaçta getirmen gerektiğine
Do you have a time piece, Phil, like a watch or a cell phone, or a fucking sun dial that could alert you as to when you're supposed to be back with the goddamn shirt?
Yanılıyorsam düzelt ama sana tutturulmuş bir araba yok muydu?
Correct me if I'm wrong, but wasn't there a car attached to you?
Sana heyecan veren başka bir şey yok muydu?
You weren't passionate about anything else?
Ve portföyün ne olduğuna dair fikriniz yok muydu?
And you had no idea what was in that portfolio?
Dinkler'ın ev arkadaşı yok muydu?
Dinkler had a roommate?
- O zamanlar böyle şeyler yok muydu?
- Was there no such thing back then?
Çünkü onlara göre su yeterince derin değil miydi? Yoksa üç boyut yok muydu?
Was it because, to them, the pool had no depth, no third dimension?
Bir de doğum günü filan yok muydu?
And wasn't there some birthday in April, too?
Böyle zamanlarda seninle kalan birisi yok muydu?
Wasn't there anyone who could stay with you?
- Geleceğinden haberin yok muydu yani?
- What, You didn't know she was coming?
Senin zamanında robot süpürgeler yok muydu?
They didn't have robot vacuums in your day?
Sende kusursuz bir hafıza yok muydu?
Don't you have perfect recall?
Bisiklet pompan yok muydu?
Didn't you used to have a bicycle pump?
- Eve. - 4'te toplantımız yok muydu?
- What about our meeting at four?
Teğmen, şefe söylemek istediğiniz bir şey yok muydu?
Uh, Lieutenant, wasn't there something that you wanted to tell the Chief?
Hiçbir farklılık, hiçbir tuhaflık yok muydu? Onu bu akşam görmedin mi?
You didn't see her tonight?
Kapuçino yok muydu?
Don't they have cappuccinos? No.
Fillerden başka arkadaşın yok muydu?
Did you have any other friends there besides the swift friend?
Daha güçlü bir şeyler yok muydu?
Got anything stronger?
Demek istediğim, o yaştayken senin gizli bir hayatın yok muydu?
Well, I meant, didn't you have a secret life when you were that age?
Merdiven ya da ona benzer bir şey yok muydu ki?
Didn't I have a ladder or something?
Olman gereken başka bir yer yok muydu?
Don't you have somewhere else to be?
Arayacak başka kimsen yok muydu?
Didn't have anyone else to call?
Gideceğimiz bir akşam yemeği yok muydu?
Don't we have a dinner to go to?
Baba, dersin yok muydu?
Dad, I thought you had a class?
Burada Wendy'den başkası yok muydu?
And nobody was back here but Wendy.
Bu Dünya'nın içinden gelen tüm anormaller demek ama gemide başka bir şey olduğuna dair bir söylenti yok muydu?
Well, that accounts for the Hollow Earth abnormals, but wasn't there some rumor of something more on board?
Dünya'nın içindekiler gelmeden önce bu adamların bazı öncelikli kırmızı listeli anormallere erişimi yok muydu?
Didn't these guys have access to some of the priority Red List Abnormals before the Hollow Earthers came along?
Yolu aydınlatacak hiç yıldız yok muydu, Madge?
No stars to light the way, Madge?
Sizin haberiniz yok muydu?
Spike? Find them.
Bina da başka kimse yok muydu?
And there was no one else in the building?
Ambien yok muydu?
No Ambien?
Buluşman gereken bir yatırımcı yok muydu senin?
Don't you have an investor to meet?
Yok muydu yani?
Didn't we?
Altına giyeceğin bir etek yok muydu?
There wasn't a skirt that went with it?
- Bu yaptığından haberin yok muydu?
You weren't aware you were doing that?
Burada Annie Sewell'in eski bir fotoğrafı yok muydu?
Didn't we have an old photograph of Annie Sewell in here?
Bu evin bir kapısı yok muydu?
Didn't this house used to have a door?
Juliet, Siobhan'a söyleyeceğin bir şey yok muydu?
Juliet, don't you have something to say to Siobhan?
Sizin bu akşam yemek planınız yok muydu?
Wait a minute. Don't you guys have dinner plans tonight?
Yani onunla ilişkiniz yok muydu?
So you weren't having an affair with her?
- İyi olduğun bir şey yok muydu?
- Were you just not any good?
Baban bunu biliyor muydu hiç bir fikrim yok, ama eminim ki baban seni çok seviyordu.
I don't know what your father knew or didn't know, but I know that your father loved you.
O kadar borcum yok muydu?
Wasn't it about that?
Cumartesi günleri müzik kursun yok muydu senin?
Okay... ( Sighs heavily )