Yollar перевод на английский
13,248 параллельный перевод
Teşekkür etmek için oldukça ilginç yolların var.
You have a very interesting way of saying thank you.
Ama yasa dışı tüm istihdam yollarını biliyor.
But he knows the law very well.
Evvel zaman içinde daha bu kasabada yollar trenler ve arabalar yokken...
Long ago, before this was a town with roads and trains and cars...
her şekilde bu yolları aştık artık, Diego.
Either way, we've been over this, Diego.
Sadece topu izle ve bütün yollar sopaya gidiyor zaten.
Just watch the puck all the way into the stick.
"Bu yollar, bu insanlar hepsi deli."
"These paths, these people, all insane."
"Derviş gibi yolları geziniyor."
"Ways of wandering like the fakirs."
"Yeni yollar, yeni denizler."
"New routes, new paths new lanes."
Köyün yolları çok kaygan.
The village paths are slippery.
Döndüğümde sana para yollarım.
I'll send some, once I am back.
Sakın, beni yanlış anlama. Ama, bitirmenin, daha iyi yolları vardır.
Now, don't take this the wrong way, but there are better ways to finish.
O kapılar açılınca da, yeni yollar görürsünüz.
And when that door opens, you see a new road.
Sadece beni delirtmek istiyor. Tanrı'nın yollarına akıl ermeyebilir.
But if you wanted to email the questions, we can get the responses back to you.
Başlama bu saçmalıktan! "Tanrı'nın yollarına akıl ermeyebilir..." Basit, ergen bir çocuğum vardı.
That won't really work because I'm doing a video project, so I'll need to interview him for a video.
Yani kaçış yolları uzlaşmak.
So compromise the escape routes.
İnsanları korumanın daha kötü yolları var.
There's worse ways to protect people.
Öğrenmek için birini oraya yollarız.
We'll send someone over there to find out.
# Çünkü tüm yollar geri götürür, Olduğun yere seni #
'Cause every path leads ya back to Where you are
# Onlar ki dünyayı dolaşarak bulmuştur yollarını #
Who found their way across the world
Yollar, havaalanı, evler, neler yapıyorlar bir görsen.
They built roads, airport, housing, all that.
Yollar kardan kapalı.
Snow's killing us.
Kanal geçiş için helikopter parası vermezse yollar açılana kadar beklemek durumundayız.
So unless your network wants to stump up the money for the helicopter, we'll have to wait till they clear the passes.
Badakşan işi yollar kapalı olduğu için yattı şimdilik.
Badakhshan, that will keep because the fucking pass is still snowed in.
Ne dedin? Yollar açıldı mı?
- Wait, what?
- Hava yollarını kontrol ettin mi?
- Have you checked his airways?
Yollarını şaşırmış.
They've lost their way.
Yoksa seni doğruca Tanrı'nın huzuruna yollarım.
Or you'll be speaking to your Lord directly.
Bunu daha fazla erteleyemeyiz. Yolları açık tutmak için şehrin yarısını felç ettik.
We shouldn't delay this much longer, we have half the city paralyzed clearing the way.
Sadakatini ispat etmenin daha başka yolları da var.
There are other ways to prove your devotion.
Satarken ki seçtiği yolları kabul etmiyorum.
I don't agree with the way he does things.
Onun yollarını kabul etmiyor musun?
You don't like the way he does things?
Swede'yi izlemek, insanlar unutabilir yolların yolu aslında öyleydi.
Watching the Swede, people could forget the way things actually were.
Sen ve o nonoş kolyen gözümün önünden siktir olup gidersiniz. Sonra arkadaşını sikerken bir fotoğrafımı yollarım. Otuzbir çekerken onu kullanırsın.
Maybe you and your faggot necklace could get the fuck out of my face, and later on I'll take a picture of me fucking your friend, so you have something to jerk off to.
Tüm yollar Lost Woods Resort'a çıkıyor.
All roads lead to the Lost Woods Resort.
He, yok ya, biz... biz... biz yollarımızı ayırdık.
Yeah, no, we, uh... We... we parted ways.
"bazı yollar aniden bir dönüşle karşılar."
"some pathway suddenly meets a turn blind."
Ticaret büyüyecek, daha çok kişi yararlanacak Geniş yollar, daha iyi evler...
Trade will grow, the people will benefit there will be contentment!
Avlanmak için dağlarda uzun yollar gitmelisiniz.
To hunt, one must travel far into the mountains.
Beni öldürmenin yollarını düşünüyorsun.
Of all the ways you'd like to kill me.
Eğer beni ararsanız, sizi merkeze getirecek birini yollarız ve daha uygun bir zamanda birkaç soru soruruz.
If you can give me a call, we'll have someone bring you in, ask you a few questions at a better time.
Sana Meksika'dan hindistancevizi yollarız.
We'll send you a coconut from Mexico.
DGİ olaydan haberdar olur ve bu şeyi çalmaları için bir ekip yollar.
The OPA gets wind of it, they send a crew out to steal it.
Yollarımızı ayırdık.
We parted our ways.
Anladığım kadarıyla bütün geçiş yolları kapatılmış.
As far as I can tell, all the transit pod lines are shut down.
Limanlardan çıkmanın başka yolları olmalı. Bu yollardan birini bulmamız gerek.
There's gotta be other ways to get to the docks, so we need to find one.
Geçiş yolları kapatılacak.
The transit pods have been shut down!
Evet, kendilerini eğlendirmek için eşsiz yollar bulurlar.
Yeah, they do find unique ways to enjoy themselves.
Ama ayağımda yeni ayakkabılar varken daha önce yürüdüğüm yolları bile ilk defa yürüyormuş gibi hissediyorum.
But in new shoes, even well-trodden paths feel fresh.
Burada ölsem web sitesinin biri, ömrünün sonuna dek her yıl ona doğum günü kartı yollar.
If I died out here, some website would send him a birthday card every year for the rest of his life.
Köy köy dolaşıp yollarına çıkanları öldürüyorlar.
They're going village to village killing everyone in their path.
- Sana daha fazlasını yollarım.
I'll send you more.