Your перевод на английский
1,826,306 параллельный перевод
Arkadaşını öldürdük, götlalesi.
We killed your friend, asshole.
O halde seni bu mesele hakkında çeneni kapalı tutman gerektiği konusunda tehdit etmeme de hiç gerek yok.
That means I don't have to waste my time threatening you or stressing how important it is that you keep your mouth shut about this encounter.
- Sonunda ilgini çekebildik.
I finally got your attention.
Eğer arkadaşların seni sürekli belaya bulaştırıyorsa onlar senin arkadaşların değillerdir.
If your friends keep getting you into trouble, they're not your friends.
Hayır, emirleriniz biz onu gelip sizden alana kadardı, mankafa.
No, your orders were to hold her until we came and got her, dumbass.
Bu günlerde atış talimini azalttın diye duymuştum Bob Lee.
Thought you was limiting your shooting to the range these days, Bob Lee.
Senin ailen burda ancak peşimizdeki kimse kızımın Lubbock'da olduğunu biliyor olabilir.
You got your family here, but whomever's after us might know that my girl's back in Lubbock.
- Kızını getir.
- You bring your girl.
Arabana geri dön.
Get back to your car.
Bence seninle ilgili sürekli düz olan tek şey ağzından sürekli akan saçmalıklar serisi.
I think the only thing steady about you is the constant stream of nonsense coming out of your mouth.
Dobbs vurularak öldürüldü.
Your buddy Dobbs got shot to death.
biliyoruzki çocuklarınızı görmek istiyorsunuz.
We understand that you're desperate to see your children, but it will only slow things down.
Oğlun iyi görünüyor.
Your boy seems fine.
- Bunu biliyorum Hayatının on yılını bunlardan birinde kaybettin Mitch, Ve muhtemelen nefret edersin.
- I know that you lost ten years of your life to one of these things, Mitch, and you probably hate it.
Eski hayatının farkındayım.
I'm well aware of your former life.
arkadaşlarının aradıkları bir sonraki melezi bulacağı yer burasıdır bunun hangi cehennemde olacağını nerden biliyorsun
That's where your teammates will find the next hybrid they're looking for. And how the hell did you know about that?
Kendi işinizin üzerine odaklanmalısınız.
You have your own stuff you should be focusing on.
On yıl önce senin durumundaydım.
Ten years ago, I was in your shoes.
Kan testi sonuçlarını aldım.
I got your blood test results back.
Tamam, efsane yılan 60 feet uzunluğundamı?
Okay, you said your mythical snake is 60 feet long?
Diyelim ki yılanınız var, Ama kimse onu bulamaz Çünkü kimse göremiyor.
Let's say your snake does exist, but nobody can find it because nobody can see it.
Bebeğinde "HDF" hemolitik hastalık var.
Your baby has HDF, hemolytic disease.
Kısacası, senin vücudun Bebeğin kanına saldıran antikor üretiyor.
In short, your blood has mixed with the baby's, and your body is creating antibodies that are attacking the baby's blood.
Bebeğin kan Türü oldukça nadir çok sayıda kan bankası aradım ama uygun kan bulmak haftalar sürebilir.
Your baby's blood type is extremely rare. I've already called numerous blood banks, but it could take weeks to find a match.
Eğer kanını alırsak bebeğin hayatta kalacaktır.
If we get his blood in time, your baby will survive.
Çünkü ben öyle olduğunu düşünmüyorum. onun üzerine hareket etmek istiyorsun.
Because as soon as I confirm that's the case, that'll be your cue to make a move on her.
Yılanından biraz spinal sıvı lazım
I'm gonna need some spinal fluid from your snake.
Beyaz balinanın burada olduğunu düşünüyorum.
Think your white whale's here, Max.
Baban ve Jamie döndükten sonra oraya gideceğiz.
We'll set a course for there after your dad and Jamie return.
Bak, senin hatan değil biliyorum.
Look, I know it's not your fault.
Abigail biyolojik sürücüyü kafanın içine koydu.
Abigail put the biodrive in your head.
O zamandan beri, her gün... ofisinizin kapısında... hükümetin sizin tesislerinize erişmesiyle... ilgili protestolar oldu.
Since then, you've had protestors outside your office every day and mounting pressure to allow the government access to your facilities.
En azından artık... o huysuz ama etkili kahramanı oynamana gerek kalmadı.
Well, at least now you won't have to play bumbling-but-effective hero on your own.
Ölü babanla tekrardan birlikte olmak nasıl bir his?
So what's it like being back with your dead dad?
Evet, dinle, sizi ve şu
Yeah, listen, I'm already aware of your whole,
"kutuya losyon koy" durumunuzu fark ettim ve.. repütasyonunuzu kurtarmak için biraz geç.
"he puts the lotion in the basket" situation downstairs, so... it's a little late to save your reputation.
Ne zamandır beri onu içiyorsun?
Since when is that your drink?
- Sadece dur. Sırtına son beş senedir bir hedef tahtası koyduğumu biliyorum ve sinirlisin, ki bu anlaşılabilir.
I know I put a target on your back for the last five years, and you're angry and it's warranted.
Oz'un korkaç çocuğu. Tekrar konuş da gözünü çıkarayım.
Talk again and I cut your eye out.
Fotoğrafını dünyadaki tüm serverlerden kim temizledi?
Who scrubbed your photo from every server on the planet?
Eğer hayatının kötü adamıysam, vur beni.
If I am the grand villain of your life, you can shoot me.
Mükemmel. Ve sen de günün sonunda çocuğunun elini tutuyor olacaksın.
And by day's end, you'll be holding your son again.
En düzgün şekilde davranman gerek.
I need you on your best behavior in there.
silahini sonraki sefer kötü adamlara çevir.
try firing your weapon at bad guys instead of me.
Eileen Kropp'un babası beni kefaretini yerine getirmem için görevlendirdi.
Eileen kropp's father, you see, he tasked me with doling out your penance.
Zevkli dekorasyonuna hayran kaldım.
Admiring your tasteful decor.
Bu gemi hattını ucuza almak metresinle seks yapmaktan daha iyiydi.
Getting that cruise line on the cheap was better than sex with your mistress.
Dairen gece gündüz bir grup görevlendireceğim.
I'll assign round-the-clock detail to your apartment.
Yani, "Üzgünüm, hakim bey ama manipüle edilmişti."
I mean, "I'm sorry, your honor, but he was manipulated."
Ne yaptın, çıplak ellerinle mi savaştın onlarla?
What did you do, fight them off with your bare hands?
Hayatlarınızı riske atamazdım.
I couldn't risk your lives. You have a son.