Yup перевод на английский
5,281 параллельный перевод
burada, um... jelibon, çikolata cipsi, pringles var evet.
We have, um... Gummy bears, chocolate chips, pringles. Yup.
- Evet!
- Yup!
- Tamam.
- Yup.
Evet.
- Yup.
- Evet.
Yup.
- Anlatmak için yaşarsan tabii.
Yup. if you live to tell it.
Tamam.
YUP -
- Evet.
- Yup.
Tamam.
Yup.
- Tamamdır.
Yup.
[Conrad] Evet.
[Conrad] Yup.
Peki.
Yup. Yeah.
Aynen orası da var.
Yup. There too.
Tamam olur.
Yup. Sure.
Evet, ama kesinlikle sizi evde göreceğiz.
Yup, but we're definitely seeing you home.
- Evet, aynısı bana da oldu.
Yup, I went through the same thing.
"Evet"
"Yup"
- Evet, orada bir şey yok.
- Yup, nothing there.
- Ölüyorlar mı peki?
And they die? Yup.
- Evet?
- Yup?
- Eder.
- YUP.
Meze oldukça kötüydü.
- Yup! - The appetizer was nasty.
Dev bir solucan.
Yup. Giant earthworm.
- Peki.
- Okay. Yup.
Eğer beni çağırıp suçlasalardı, "evet yaptım, hayır onu kastetmedim" derdim.
If they called me in, accused me, I'd just say, "Yup, did it. Sorry, didn't mean it."
Profosyonel olarak rekorunun 2 ve 7 olduğu çıktı.
It said that your record was 2 and 7 as a pro. Yup.
İki kere Irak ve bir kere de Afganistan'a gitti.
- Yup. Two tours, Iraq, one Afghanistan.
- Kahramanımıza bak!
- There's a hero here! Yup?
Üçüncü deneme en uğurlusudur.
Yup. Third time was the charm.
- Evet. - Aynen.
Yup.
Hadi gidelim.
Come on. - Yup.
Evet.
Yup. - To... - Yes.
- Salako, araç hazır mı?
Hey, moron, truck ready? Yup.
Bakın bizim sokaklardan kimleri toplayıp getirdim.
- Look who I found trolling the streets. - Yup.
- Evet, sağlam bir iş aldım şimdi.
- Yup. About to start a big cleanup.
Ben varım.
Yup. I'm in!
Hazır gitmişken bize bir sürahi de getir.
- Mm! - Yup. - Hey, while you're up there, get us another pitcher, will ya?
- Evet, tek istediğimiz evlenmek.
Yup, just want to get married.
Kusura bakma, bu şakadan bıkmış olmalısın.
Sorry. Yup, that was... You're sick of that.
- Ben de görmek istiyorum.
- Yup. I want to see it.
Evet.
Yup.
- Ne bu?
- Yup.
Aynen.
Yup.
Torbayada de birazcık koyabilirim ama sadece bu kâseler var.
Yup. And then... Oh, you know what?
İşte böyle.
Yup.
Yukarı çalış biraz.
Yup.
Evet.
She taught me when I had to work at her restaurant. Yup.
- Tamam.
Yup.
- Aynen.
Yup.
Sıkıntı yok.
Yup.
Tabii, tabii.
Yup, yup.