Yurttaş перевод на английский
566 параллельный перевод
Yurttaşım, işkenceden tiksiniyorum.
Citizen, I... uh, I abhor torture.
Bunun ben de farkındayım yurttaş.
I'm fully aware of that, citizen.
Sorununun çaresine bakacağım yurttaş.
I'll take care of your problem, citizen.
Bak, ben ödevimi yaptım yurttaş.
You see, I do my homework, citizen.
Seni temin ederim yurttaş, işin içinde olduğun anlaşılırsa sonuçları ani ve sert olacaktır.
I can assure you, citizen, that if we discover that you're involved, the consequences would be abrupt and severe.
Olabildiğince uzun sürecek yurttaş, olabildiğince uzun.
As long as it takes, citizen, as long as it takes.
Yurttaş tüm hükümetlerce onaylıdır.
Citizen approved by all governments.
Istırapların en acısını çekerken söylenmeyen valilerini örnek alabilecek bir yurttaşım var mıdır ki?
Can none of my citizens follow the example of their governor... who endures the utmost agony without a murmur?
Yurttaş Gabelle biz yurttaş Darnay'in insanların dostu olduğuna dair görüşlerini biliyoruz.
Citizen Gabelle we know Citizen Darnay's views, that he's a friend of the people.
Teşekkürler yurttaş Gabelle.
Thank you, Citizen Gabelle.
- Oh, bu çok korkunç bir şeydi, yurttaş.
- Oh, that was a dreadful thing, citizen.
- Terziyim yurttaş.
- I am a seamstress, citizen.
O benim arkadaşımdı, yurttaş.
He was my friend, citizen.
Böyle arkadaşlar edinmemeliydin, yurttaş.
You shouldn't have such friends, citizeness.
Bu yurttaşın adı ne?
And the name of that citizen?
Yurttaş Gabelle.
Citizen Gabelle.
Yurttaş Gabelle!
Citizen Gabelle!
Yurttaş, düzeni bozuyorsunuz.
Citizeness, you're out of order.
Hem de hiç yok yurttaş.
No, citizeness, none.
Oh, Yurttaş Barsad.
Oh, Citizen Barsad.
Yurttaş Victor.
Citizen Victor.
Söylesene, yurttaş Victor son çağrı için onları odaya ne zaman alacaksınız?
Tell me, Citizen Victor what time do you take them to the room for the last call?
İşte, Yurttaş Victor, hadi yaylan ve bununla kendine bir şişe konyak al.
Here, Citizen Victor, hop it and buy yourself a bottle of cognac.
Bugün, yurttaş, yıllar süren bekleyişin Bay Evremonde'un çuvaldaki suratına tükürünce sona erecek, değil mi?
Today, citizeness, your years of waiting end when Master Evremonde spits in the sack, eh?
Yurttaş doktor.
Citizen doctor.
"Yurttaş doktor, Lucille Manette ve çocuk, Sydney Carton, avukat."
"Citizen doctor, Lucille Manette and child, Sydney Carton, advocate."
Yurttaş Evremonde.
Citizen Evremonde.
Yurttaş Evremonde, beni hatırladınız mı?
Citizen Evremonde, do you remember me?
Bana yardım edebilir misiniz yurttaş Evremonde?
Can you help me, Citizen Evremonde?
- Yapma yurttaş, yapma.
- Don't, citizen, don't.
Strand'li bir yurttaş. "
A citizen of Strand. "
Ayrıca halka, hem yurttaş hem de insan olarak haklarının yorulmaz... bir savunucusunu sağlayacağım.
"I will also provide them with a fighting and tireless champion of their rights... "... as citizens and as human beings. "
O şeyi de atın. Girmek yasaktır Yurttaş Kane'in oyuncularının çoğu, sinema alanında yenidir.
Throw that junk in.
Bir yurttaş olarak hakkı.
In his right as a citizen.
Sözde katile en ufak bir benzerlik taşıyan her kesimden adam ortaya çıkana kadar kızgın yurttaş grupları tarafından sunulan ödüller arttı.
Mounting rewards by angry civic groups added to the incentive... until men were being turned up from every walk of life... who bore even the faintest resemblance to the supposed murderer.
- İyi bir yurttaş olsaydın...
If you were a good citizen...
- Yurttaş Ravel, Kontu koru!
- Citizen Ravel, save the Count! - Save the Count!
Her Roma yurttaşına, her birine ayrı ayrı yetmiş beşer drahmi bırakıyor.
To every Roman citizen he gives, to every several man, 75 drachmas!
Sadık bir yurttaş olarak vazifemi yerine getirdim.
I've come to fulfil my duty as a loyal subject.
Aklıma hiçbir İngiliz yurttaşı gelmiyor ki onunla bir alıp veremeyeceğim olsun. Tıpkı yeni doğmuş bir bebekle sorunum olmadığı gibi.
I do not know that Englishman alive with whom my soul is any jot at odds... more than the infant that is born tonight.
Siz de Yurttaş Gubak.
You, too, Citizen Gubak.
Barlar senin gibi sadık bir yurttaş için uygun bir yer değil.
Well, a saloon is no place for a staunch citizen like you.
Kesinlikle makbul bir yurttaş değil.
Not exactly a desirable citizen.
Şey Evan burada doğdu ve ben şimdi yurttaşım.
Well, Evan was born here and I'm a citizen now.
Pekala, ben de yurttaş olacağım, bana sorarlarsa.
All right, I'll be a citizen, too, if they ask me.
Ben ve birçok yurttaşıma göre asıl yaramaz çocuk babam.
To me and to many of my countrymen it is my father who is the naughty boy.
Görüyorsunuz, denizci yurttaş...
You see, citizen sailor...
Ben yurttaş Orlinsky'nin kimliğini onaylayabilirim, ve o, devrimci harekete her zaman sempati duymuştur.
I can certify citizen Orlinsky's identity and his permanent sympathy for the revolutionary movement.
Mösyö Brandt, dünyanın yurttaşı.
Monsieur Brandt, citizen of the world. lsn't he funny?
Ee yurttaş, arabaya binecek misin yoksa binmeyecek misin?
So, citizen, are you going to take this car or not?
Yurttaş, geçiş belgeniz lütfen.
Sasha I only see you, to work from work.