Yüzünden перевод на английский
53,778 параллельный перевод
Birisi gözümü açtı. Bonnie değil. Amacıma ulaşmak için ne kadar dikkat çekersem çekeyim seçtiğim yol yüzünden bir anlamı kalmayacak.
It was pointed out to me, not by Bonnie, that whatever attention I bring to the cause will be buried under the controversy of my methodology, so I'm gonna find another way.
- Elektrik yüzünden mi?
Is it the power?
Aptal kardeşin yüzünden.
It's your stupid brother.
Birinci Dünya Savaşı bir sandviç yüzünden başlıyor.
The first world war was started by a sandwich.
Seks kaseti yüzünden geçen hafta terk etti.
She left last week. Sex tape.
Şu kadın günahları yüzünden İsa'nın acı çektiğini düşünüyor.
That woman thinks Jesus suffered for her sins.
Vesta yüzünden transforming projesini geri ittik.
And because of vesta, We pushed back the terraforming project.
Sen de yalnızca senin yüzünden dahil olacağımı sanıyorsan...
And if you think I'm going along just because of you...
Güneş sistemi sen ve Errinwright gibi insanları yüzünden paramparça.
And the solar system is in tatters. Because of people like you and errinwright.
Oğluna olanlar yüzünden bizi suçluyor.
I think she blames us for her boy.
Franny'nin tehlike altında olduğunu düşünüyordu, aslında öyleydi de. Taş atan insanlar, polisler yüzünden tehlikedeydi.
He believed that Franny was in danger, which, you know, she was, sh... from people throwing rocks, from the police.
Sayın yargıç, bir hastalık yüzünden ebeveyni çocuğundan ayırmak apaçık ayrımcılık olur.
Your Honor, depriving a parent of her custodial rights because of an illness is blatant discrimination.
Onlar senin yüzünden burada, Çünkü konuşmak cesaretin vardı.
They are here because of you, because you had the guts to speak out.
Insurgent'ın ön gösterimine gittiğinde makyajı falan yoktu vajinasındaki güneş yüzünden.
So, when she goes to, like, "Insurgent" premiere, that's not makeup, that's sun in her pussy.
Grace hastaneye kurşun yarası yüzünden getirildi.
Okay, well, Grace has suffered a gunshot wound.
Senin yüzünden kaldım.
You made me stay.
Kalbindeki iyilik yüzünden sizi korudu, öyle mi?
He gave you protection out of the goodness of his heart, did he?
Babam öldürüldü annem, abim hepsi bir anda yok oldu senin emrettiğin dron saldırısı yüzünden.
My father was murdered... my mother, my brother... all of them gone in an instant because of a drone strike ordered by your administration.
Başka ne yüzünden yapayım ki?
Why else would I be doing this?
Kalbim yüzünden.
Heart.
Sizin gibi siktiğimin adamları yüzünden katılamadığımız bir savaş.
A fight... that's been stolen from us by you fucking people.
Onun savaş tutkusu yüzünden canı yanacak biri varsa o da Madi'dir.
If anyone is at risk of being consumed by his need for this war... it's her.
Adamlarım, Grimes yüzünden öldü.
Now my men are dead, because of Grimes.
Annen ve kız kardeşin... Senin yüzünden hepsi öldü, Ben.
Your mother, your sister- - they're all dead'cause of you, Ben!
Tüm bunlar bir hiç yüzünden miydi?
That all of this was for nothing?
Dinleyin, Jadalla Bin-Khalid ve takipçileri yüzünden tüm ekibim öldü bu yüzden daha fazla kimseyi öldürmeden bu işin sonunu görmeyi hak ediyorum.
Listen, my entire squad is dead because of Jadalla Bin-Khalid and his followers, so I deserve to see this through, to keep them from killing anyone else.
Tony Almeida yüzünden bir sürü insan öldü.
A lot of people are dead because of Tony Almeida.
Senin yüzünden o köprünün üstünde binlerce masum insan hayatını kaybetti.
There were over a hundred innocent people that were killed on that bridge because of you.
Pang, Director Simms'de bulduğum yüzünden burada.
Pang is here because of what I found on Director Simms.
Ağaçlar yüzünden.
Because of the trees.
Rebecca yüzünden.
That's because of Rebecca.
Sis yüzünden ürkütücü görünüyor sadece.
It only seems scary because of all the mist.
Başkaldırı ihtimali yüksek olanları zincirledi. Suç yüzünden.
He chained those he felt most likely to revolt over the offense.
" Yüzünden Anne'ye yalan söylediler.
" Lied to Anne to her face about it.
Bu sonuç senin lanet olası ihanet yüzünden oldu!
That result was because of your goddamn betrayal!
Çünkü nakliye şirketleri korsan tehdidi yüzünden fazladan ücret talep edebiliyor.
Because the shipping concern charges a premium for the risk the pirates present.
Ve bence bu senin gibi insanlar yüzünden.
And I think that is because of people like you.
Kendimi geçmişte yaptığım bir hata yüzünden şüpheyle felç etmektense konuya sen ve Sun gibi daha proaktif bir şekilde yaklaşacağım ve Rajan'a her şeyi söyleyeceğim.
So, rather than allowing myself to be paralyzed by doubt, a mistake I have made in the past, I am considering a more, you know, proactive approach, like you or Sun, and simply telling Rajan everything.
Bana yaptığın şey yüzünden seni öldürmeliydim.
For what you did to me... I should have killed you.
Kizimin düğününü polis memurlari basti. Sanki onun yüzünden yeterince küçük düşmemişiz gibi...
There are police officers swarming my daughter's wedding, as if I have not endured enough humiliation because of...
Lila yüzünden mi?
Because of Lila?
Kızımın düğününü polis memurları bastı. Sanki onun yüzünden yeterince küçük düşmemişiz gibi...
There are police officers swarming my daughter's wedding, as if I have not endured enough humiliation because of...
Mide bulantısı yüzünden odama geldi ve orada kustu. Nöbet geçiriyor.
She's having a seizure.
İşte anneler bu duygusallıkları yüzünden okul hemşireleri olamazlar.
That's why hysterical moms aren't school nurses.
Başımı belaya sokan saçma sapan önerileriniz yüzünden her gün zaten karşılaşmıyor muyum?
With the murky suggestion hanging over me, looming over every encounter?
Dürbünü yüzünden biraz uzakta tutup hemen aşağı, bahçenin ilerisine, kapıya doğru bak.
Now, if you just hold the scope a little a ways from your face... and look down, straight down, across the lawn... right to the gate.
Kız yüzünden miydi?
Was it the girl?
Ama sadece kötü hatıralar ve şeyler yüzünden.
But only because of bad memories and stuff.
Edison Leighton-Asbury'ye bir şey söylemiş, Leighton-Asbury de onun yüzünden gitmiş. - Ne demiş?
Edison said something to the Leighton-Asbury boy, and he went for him.
Senin yüzünden kendini öldürdü.
She was afraid of you.
Alarm sesi yüzünden kimse duyamaz.
No one's gonna be able to hear with the alarm going off.