Zayıflık перевод на английский
1,164 параллельный перевод
Fakat, Bar, Rusların önünde zayıflık göstermemeliyiz.
But, Bar, we can't show any weakness in front of the Russians.
- Ne zayıflık!
- That little weakling!
Belki de... size seslenmemizin zayıflık görülmesinden korktuk.
Perhaps we've feared an appeal to you might be taken for weakness.
Ama ben bu savunmasızlığı zayıflık olarak görüyorum.
But I see that vulnerability as a weakness.
Ve erkeklere baktığımda, tek gördüğüm tehlikeli bir zayıflık.
And when I look at men, all I see is dangerous weakness.
Yüzündeki saf görünüş büyük bir zayıflık içinde onun için çıldırmama sebep olabilirdi.
I would still go mad with tenderness..... at the mere sight of her face.
- Hayata önem vermek zayıflık değildir.
It is not weak to value life!
Bunu bir zayıflık olarak değil de en güçlü yanımız olarak... görmeniz için dua ediyorum.
I pray you will see this is our greatest strength, not our weakness.
Bay Grim'in çalışmalarının insani zayıflıklarımızın umutsuzluk çirkinlik ve sıradanlık potasında lirik bir... edebi dille eritilmiş, olağanüstü işler olduğunu belirten... İsveç'teki akademi kendisine ödülü önümüzdeki hafta takdim edecek.
The Swedish academy, which will confer the award next week... praised Mr. Grim for works of great and difficult striving for the... rendering of the desperate, the ugly and the mundane... in a language packet in our share of human frailties.
Zayıflık için vaktim yok.
It's no time for weakness.
# Zayıflık anı işte #
♪ A moment of weakness
# Hayır, bir anlık değil, üç aylık bir zayıflık neredeyse #
♪ No, not a moment, more like three months of weakness
Halkım bunu zayıflık olarak algılıyor.
My people see it as a weakness.
Bir zayıflık.
A sickness.
Bir zayıflık.
A weakness.
Ve düşmanda eski bir zayıflık nüksetti.
And the enemy has revealed an age-old weakness.
Fiziksel zayıflık iyi bir uyku ile tedavi edilebilir.
Physical weakness is nothing a night's sleep can't cure.
Kabalık, zayıflıktır.
You can do anything you like... but you must never be rude.
Eziyet, iğrenç bir şey, zayıflık.
Cruelty is repulsive, it's weak.
Bunun zayıflık olduğunu biliyorum.
I try to think less about wealth...
Dikkat dağıtıcı. Ben ayrıca bunun zayıflık göstergesi olduğunu düşünüyorum.
That's not a criticism.
Afazi ve sağ elinde zayıflık olan bir erkek.
Male with aphasia and arm weakness.
Anlık zayıflık ararlar.
Call it a moment of weakness.
Zırhlarında herhangi bir zayıflık bulabildin mi?
Any luck finding a crack in their armor?
Hapishanede, zayıflık işaretleri iyi değildir.
Signs of weakness are not a good thing in prison.
Kendinde zayıflık olarak gördüğün bir şey söyle.
Name something about yourself that you consider to be a weakness.
Elimin birini cennete gönderdim. Bu zayıflık beni yıkmamalı.
Oh, here I lift this one hand up to heaven and bow this feeble ruin to the earth.
Bunu, zayıflık belirtisi olarak görecekler.
hey'll think this is a sign of weakness.
- Zayıflık.
- Weak.
Benim gidişimi, hayatımı değiştirmek istememi de... zayıflık olarak görmüştün.
Like when I left, you considered it weak that I'd do something to change my life.
Bu zayıflık!
That's weak!
"'... Ama zayıflık gösterme. "'
"'... but do not faint. "'
"Zayıflık ve hastalıktan, baygınlıklardan kaçın."
"Beware of fainting fits, beware of swoons."
Unutma : "Hayatta seçimler yaparsın ama sakın zayıflık gösterme!"
Remember : "Run mad as often as you choose, but do not faint!"
"Sevgidir, zayıflık gösterdiğim tek konu."
Love and affection are my weaknesses.
Şişmanlık zayıflıktır ve günaha teşvik eder.
The flesh is weak and there is much temptation.
Taktik zayıflık?
Tactical weakness?
- Zayıflık anında oldu.
Either it was a mistake due to- - - Weakness. - Yeah.
Belki korkunç bir zayıflık anı geçirdin.
Maybe you had a terrible moment of weakness.
Yaptığın bir tek şeye karşı çıkıyorum ve bunu... bir zayıflık gibi yüzüme vuruyorsun.
I challenge one action of yours and you throw it in my face as if it's some kind of weakness?
Sağ tarafta zayıflık.
Right-sided weakness.
Ölmeleri için yeterli bir zayıflık değil.
It's a weakness not enough of them die from.
Benim dünyamda da, acını göstermek zayıflık belirtisidir.
In my world, showing pain is a sign of weakness.
Burada zayıflık gösterme Kato-Re.
Do not show weakness here, Kato-Re.
Zayıflık yok.
No weakness.
* Bir zayıflık anında *
* Moment of weakness *
- Sadece şunu yanıtlıyorum... karanlık kısmımın kötü çocuklara karşı bir zayıflığı var.
I'm merely responding to that dark part of me that has a weakness for bad boys.
Zayıflık da ölüm.
Weakness is death.
O zor bir kız... ama bir zayıflığı var.
She's a tough girl but she's got a weakness.
Işık da zayıflıyor, zaten.
The light's fading anyway.
Yani elimizde elinle kılıçla dolaşan ve savaş başlatmak isteyen zayıflığı olmayan biri mi var?
So we have this invulnerable guy running around with a sword who wants to start a war?