Zevkin перевод на английский
488 параллельный перевод
Harika bir zevkin var.
You got a good taste.
Evet, sanırım her zevkin bir tatsızlığı olur.
Well, well, I suppose light creates shadows.
Bay Bogardus vermenin getirdiği zevkin güzel bir örneğidir.
Mr. Bogardus is a fine example... of the joy of giving.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to heaven whilst, like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads... and minds not his own creed.
Medenileşememiş bir zevkin ürünü.
This is such uncivilized taste.
Şimdi de zevkin ölüm ile olan mücadelesini göreceğiz. Fiziksel değil, ama ahlaki bir ölüm.
Now we'll see pleasure battle death Not a physical but a moral death
Kendi zevkin için burada değilsin.
We have not summoned you to enjoy yourself
En medeni tarafın, püro zevkin.
The most civilized thing about you is your taste for good cigars.
Zevkin biraz değişmiş, değil mi Sam?
Your tastes have changed a little, haven't they, Sam?
Zevkin dışında başkalarının mutluluğu da var.
Besides your pleasure, there's others'happiness.
Ya da bir başka dönemde, incelik, kültür ve zevkin gerçekten bir şeyler ifade ettiği bir dönemde.
Or some other period when refinement and culture and taste really meant something.
Size iyi bir zevkin eseri olduğunu söyleyebilirim
I can tell you got good taste.
Her zevkin bir bedeli var.
Every pleasure costs something.
Kaçıracağın zevkin
Of the pleasure you would miss
Zevkin bahçesine...
Of the garden of delights
Gerçekten iyi bir zevkin var.
You really have good taste.
İyi bir damak zevkin olduğunu unutmuşum.
I was forgetting that you have a fine palate.
" çok göz yaşı dökcen Zevkin kalıcak yarım
" You'll be sorry But your tears will be too late
" çok göz yaşı dökücen Zevkin kalıcak yarım
" You'll be sorry But your tears will be too late
İşte benim vaktim geldi, saat 11'de zevkin doruğuna varırım.
This is my hour. At 11 : 00 I reach the peak ofmy desire.
Zevkin özü.
The essence of pleasure.
Seter So Har bize zevkin bütünlüğünü yaratan,... on elementin derinliğini gösterir.
Seter So Har shows us the depth of the ten elements, creating integrity of taste.
Dünyaya açıl. Hayatı yaşa, zevkleri tat bu şekilde zevkin tadını alan bedenin aklını rahatlatacak.
Go in the world, revel in pleasure up to nausea.
Müzik zevkin mükemmel!
Your taste in music is excellent!
İnkar, zevkin kaymağıdır.
Self-denial's a great sweetener of pleasure.
Zevkin başka teknikleri vardır, üstelik daha az tehlikeli.
There are other techniques which are just as enjoyable and a lot less dangerous.
Trajedi yoksa zevkin anlamı nedir ki?
Where's pleasure without tragedy?
İzlerken bizim aldığımız zevkin yarısını aldıysanız biz iki misli zevk almışız demektir.
If you've enjoyed watching just half as much as we've enjoyed doing it then we've enjoyed it twice as much as you.
Gerçek bir kadınla zevkin doruklarında.
In his satisfaction with a real young woman.
İyi bir zevkin var.
You have good taste.
Kadınlar konusunda eşsiz bir zevkin var, Chul-soo.
You've got unique tastes in women, Chul-soo.
İzin verilseydi, karını zevkin doruğuna çıkarmayı büyük bir zevkle denerdim fakat bu imkansız.
If it could, would try to do that one was coming your wife... but that is impossible.
Ama bu zevkin nasıl değiştiğini anlayabilmem için onun işteki bir resmine ihtiyacım var.
But to imagine that pleasure and how it's changed, I need a picture of him at work.
Bu yüzden de zevkin de ötesinde bir zevk.
And so it is pleasure beyond pleasure.
"aynı zamanda zevkin en yüksek zirvelerindeyken, inliyor, ve onun acı ile boğulan sesi duyuluyor."
"She moans, her hoarse voice sounding distorted with pain, and the highest peaks of pleasure at the same time."
... ama orgazmın son saniyelerinde zevkin doruğuna ulaşılır.
... but total joy in the penultimate seconds of orgasm.
Hiç bir aşkın arındıramayacağı zevkin akışını duy.
Hear the flow of pleasure no love can purify.
Bu iki kurumun dayattigi din ve ailenin izleri ( ikincisi hala sinif gücünün nesilden nesle aktariminda birincil mekanizmadir ) ve ahlaki bastirmanin izleri ile dünyevi zevkin gösterisli iddialarindan bir karisim yapilabilir çünkü belirli dünyada hayat baskici olmaya devam eder ve yalanci zevklerden baska bir sey sunmaz.
The survival of the religion and of the family - which remains the principal form of the inheritance of class power - and therefore of the moral repression which they assure, can be combined as one... with the redundant affirmation... of the enjoyment of this world,
Bu, zevkin kaynağıdır, nezaketin ve samimiyetin dalgasıdır insanı yükseltir ve daha da yalnız hale getirir.
It is a source of pleasure, a wave of sweetness and warmth through which man is elevated and made less lonely,
Zevkin doruğunu istiyor musun llsa?
Do you feel the ecstasy, Ilsa?
Kendini zevkin kollarına bırakman yanlış bir şey değil.
There's no crime in giving yourself over to pleasure.
İyi bir zevkin varmış.
You've got good taste.
Zevkin doruklarına çıkın.
Rise to the heights of ecstasy.
Benim kederim senin saklı zevkin mi?
Is my grief your secret pleasure?
İyi bir zevkin var, Joseph.
You have good taste, Joseph.
Burası tam erkek cennetidir hiç bir sorumluluğun olmadığı... hertürlü zevkin tadıldığı yerdir ne demek bu şimdi?
A man's paradise One doesn't have to do anything here One can play the happiest game
Zevkin doruğunda olduğunu yüzündeki ifadede görebilirsin
See how her face is filled with pleasure.
Dansın gibi aptalsın ve hatta zevkin!
Stupid do you, as long as dance, and even to enjoy!
Ne yapman gerektiğini unutmalı ve bu gecenin yalnız zevkin için olduğunu hatırlamalısın.
You must forget what you have to do and remember that this night is only for your pleasure.
Bu bayan senin zevkin için burada samuray, benim için değil.
This lady is here for your pleasure, samurai, not mine.
Gel bülbülüm, önce zevkin doruklarına çıkalım, sonra dua edelim.
Come, nightingale, we'll uplift ourselves and then we'll pray.