Zindanda перевод на английский
237 параллельный перевод
Kendini zindanda gibi hissediyorsan, zincirlerini kırman gerekir.
You have to get out if you're locked in.
Bu zindanda her şey çok elverişli.
Everythings so convenient in this dungeon.
Zindanda.
Limbo.
Bombayı zindanda bir yere koyun.
Put the bomb away in a dungeon.
Zindanda geçen bunca aya rağmen... güzelliğin hiç bozulmamış...
Even all these months in the dungeon... have not marred your beauty.
Cephanelikte ve zindanda bulundun.
You've been to the armory and to the dungeons.
Ben Paris'e varana kadar zindanda kalacak.
He stays in the pokey until I'm safely in Paris.
Efendim, zindanda bir çok haydut var belki...
Mylord, we still have a few bandits in the jail Maybe they can...
Zindanda kimse var mı?
Anyone else in the jail?
Henry, sonsuza kadar onları zindanda tutamazsın.
Henry, you can't ever let them out.
Zindanda geçen bunca aya rağmen... güzelliğin hiç bozulmamış...
Even all these months in the dungeon have not marred your beauty.
Yapacak hiçbir şey olmadan bu zindanda 30 gün.
Thirty days in this dungeon with nothing to do.
Ben olsam, Kent Sarayı ya da daha iyisi, Oxy Kulesi'ne yerleşirdim... Yani o zindanda oturmak yerine...
I'd be living on top of City Hall, or better, the Oxy Tower... instead of that pillbox you're in.
Zindanda iken, bazımız... onun yanındaki odaya hapsedilmişti birisini... neredeyse işkenceden öldüreceklerdi sonra onu benim hücreme koydular bana oraya giden gizli geçidi anlattı!
One of them was almost tortured to death. He happened to lie next to me. He told me about an unguarded secret passage which can lead us to Prince Kang.
"Noel yemeğini zindanda yiyin. İşleri boşverin"
"Forget Your Troubles, Join the Police!"
Kakuzaki'nin bodrumundaki zindanda.
He is in the dungeon in Kakuzaki's basement.
Zindanda nöbet değişimi var şimdi!
It's time. I'm on duty
Ama zindanda insanın eğilimleri değişebiliyor.
But when one is in prison one is inclined to have a different sense of disposition.
Uzun süre zindanda kalması sonucunda gücünü yitirdi ve... ... dinlenmek istiyor.
His long incarceration has emptied his strength and he wishes to rest.
Zindanda kalmak da ne demek?
What's incarceration?
Zindanda bişeyler oldu.
Something happened in the prison.
Zindanda bişeyler olmuş
Something's wrong at the prison.
Ama zindanda.
In my larder.
4üncü kardeş Zindanda mı?
4th Brother is really in yamen?
Kısrağı bulduk... -... zindanda, yaşıyor.
Yeah, yeah, we found the mare, and it's alive in the dungeon.
Zindanda.
She's in the oubliette.
Padampur rajası 6 aydır beni zindanda tutuyordu ve bir Saklı olduğumu bile bilmiyordu.
Imagine, the raja of Padampur has kept me in his dungeon for half a year - And he didn't even know I was a-a Deceiver.!
- Evet. Roninle beraber zindanda.
In the dungeon.
Yoksa hala zindanda çürüyor olurdun.
Otherwise you'd still be rotting in jail.
Neden kurbağalar gibi bu pis zindanda yaşıyoruz?
Why are we living in this filthy dungeon like toads?
Yıllardır bu zindanda çalışıyorum.
For years I've been working in this dungeon.
Ve düşüne işte, bu sefil zindanda, bu sefil saatlerde Sonunda seni buldum.
And thou here, in this wretched dungeon in this wretched hour have I finally found you.
Bir zindanda yaşıyormuşum gibi üşüdüm... ve ne yazdığımın önemi yok, kuru, sert, karanlık.
I am as cold as if I were living in a dungeon, and no matter what I write, it's dry, hard, dark.
İş, ders, geceleri zindanda dört saat uyku.
Work, the studying, four hours a night's sleep in a dungeon.
Zindanda ne bulunursa otele aittir.
Anything found in the dungeon belongs to the hotel.
Şu çocuk zindanda ne yapıyor?
What is that boy doing in the dungeon?
Delikte, zindanda.
The hole, the dungeon.
Belki siz bana Henri Young'ın zindanda neden 1000 günden fazla kaldığını söyleyebilirsiniz?
Perhaps you can tell me why Henri Young did over 1,000 days in the dungeon?
Henri Young'ın zindanda olduğu 1000 günden fazla zaman zarfında yirmi dört gün geldiniz, 3,5 yıl boyunca.
Twenty-four day trips in over 3-1 / 2 years while Henri Young was in that dungeon over 1,000 days.
Zindanda 3,5 yıl boyunca ölüme terk edilen bir adam hakkında hiçbir şey bilmiyordunuz.
You knew nothing about a man who was left to die in a dungeon for 3-1 / 2 years.
Ayın hiç doğmadığı bir zindanda kapana kısılmıştı.
She was trapped in a prison where the moon never shined.
Artık zindanda da değilsin.
And you're not in the dungeon, anymore.
Kodeste, zindanda eziyet ediliyor olabilir! Ah!
In the stocks, in the dungeon, on the rack!
Şimdi kardeşlerinden biri zindanda. - Kule kapısını açın.
So now he's got one brother locked up, the other brother, who's king, is sick.
Sizin sayenizde kardeşimiz zindanda. Bendeniz utanç içinde, soylular hor görülmekte iken iki gün önce beş para etmeyecek soysuzları soylulaştırmak için her gün büyük payeler dağıtılıyor.
Our brother is imprison'd by your means myself disgraced the nobility of the house held in contempt while great promotions are daily given to ennoble those that scarce, some two days since, were worth a noble.
Sana söyledim, o zindanda çünkü onun ait olduğu yer orası.
I've told you, she's in the dungeon because that's where she belongs.
- Zindanda, onu koyduğun yerde!
In the dungeon, where you put her.
Ağabeyciğim soğuk zindanda dertlisin diye duydum.
Brother, dear... ... I heard you were blue.
Ama eğer öyle olmasaydı da yani kariyer yapmasını istemeseydim o tüm ömrünü evimin altındaki bir zindanda ölü kediler arasında geçirmekten gayet memnun olabileceğini söylerdi.
But he said if I wasn't, if I didn't want him to, he would've been glad to spend the whole life in my dungeon, underneath my house, in the basement with the dead cats.
Sunnydale Lisesi'nde büyük olaylar olurken üçünüzün zindanda takıIıyor olmanız şaşırtıcı değil.
It figures you three would be in the dungeon while something major's going on.
Sen burada yukarıdasın, biz zindanda ter döküyoruz.
[Groaning] You up here, us sweating in a dungeon.