Zindanlar перевод на английский
193 параллельный перевод
" Çatışma sırasında, Omdurman zindanlarındaki mahkumlar... gardiyanlarını alt edip cephaneliği ele geçirerek İngiliz-Mısır güçleri tarafından...
" During the battle, the prisoners in the Omdurman dungeons... overwhelmed their guards, captured the arsenal and held it...
MacNeil'ın davet verdiği salonu gördüm ayrıca zindanları ve duvarların kalınlığını da.
I saw the hall where MacNeil feasted... and the dungeon and the thickness of the wall.
İğrenç zindanlarını da kendileriyle birlikte taşırlar... "
He must carry his own vile dungeon round with him.
Kendi duvarlarını ve aklının kasvetli zindanlarını aş.
To rush forth in a rapture of delight
Kalenin zindanlarında tanıştık.
We met in the dungeons of the citadel.
Ekselanslarına yeni krallığına kadar eşlik edin. Zamora zindanlarına kadar.
Accompany His Highness to his new kingdom... the dungeon of Zamora.
Peki ya Dona Chimene ve çocuklarını en kuytu zindanlarımıza atarsam?
What if we were to place Dona Chimene and her children in our deepest dungeons?
Karım ve çocuklarımın zindanlarında ölmesine izin vereceğimi mi?
That I would let my wife and children die in his dungeons? No!
Zindanlar, çocukları... Hepsini biliyor?
He knew about the dungeon, his children.
Tepedeki Ev'de zindanlar, gizli odalar yok.
There are no dungeons, no secret chambers in Hill House.
Siz de Prospero'nun zindanlarını görmemişsiniz.
You've not seen the dungeons of Prospero.
Zindanlar, lanetler, iskeletler ve demir bakireler.
Dungeons curses.
Zindanlar, kaleler ve siyah kediler.
And dungeons, and castles, and black cats.
Bu eski zindanlar hep aynı.
All these old dungeons are the same.
Kendi derin ve cansız zindanlarımızda nasıl da çürüyoruz.
How we languish in the deep and lifeless dungeons of ourselves.
Majestelerinin zindanları insanların sadece çıkmasını değil, girmesini de engellemek içindir.
Her Majesty's prison is there not only to keep people getting out, but to prevent people getting in.
Hayal gördüren zindanlar Her sokakta karşımızda
Psychedelic dungeons Popping up on every street
Zamora zindanlarına kadar.
The dungeon of Zamora.
Ama Chimene... Zindanlar, çocukları...
He knew about the dungeon and his children.
Hapisler, zindanlar, sürgünler, kaybettiğimiz arkadaşlar.
Prisons, dungeons and good friends we lost.
Hapishaneler, zindanlar, kelepçeler, kimseyi affetmedik.
Prisons, dungeons and handcuffs, we forgave nobody.
Ama Bastil'e gönderilmek istemiyorum, çünkü derin zindanları ve kocaman işkence aletleri var, çok korkunç adamlar çalışıyor.
But I don't wish to be sent to the Bastille, because they got very deep dungeons and terrible instruments of torture, operated by very unsympathetic men.
Zindanlar ve hapisler yapmak için!
Make dungeons and jails!
Kardeşin zindanların ve hapishanelerin inşa edilmeyeceğini söyledi!
Your brother told you not to build dungeons and jails!
Zindanlar, zincirler, kamçılar... daha kötüleri kulağıma geldi.
I heard of dungeons, chains, whips... even worse.
" Gotik toprağın yedi sütunu var, Chillon zindanlarının eski derinliklerinde
" There are seven pillars of Gothic mould In Chillon's dungeons deep and old
Bedenlerini Paris'in terk edilmiş zindanlarına götürdük.
We moved their bodies into abandoned vaults in Paris.
Benim içinse Pretoria zindanlarına tek yön bileti.
For me, a one-way ticket to the death block in Pretoria Central.
Sivil Hapishaneler, Zindanlar, Katakomplar.
Civil Imprisonment, Dungeons and Catacombs
- Brian, bu gece Zindanlar ve Ejderhalar oyunu?
- Brian, Dungeons and Dragons tonight?
Hawai yemekleri yaparlar. Otantik ortaçağ İngiliz zindanları tarzında döşenmiştir.
It's real Hawaiian food served in an authentic medieval-English-dungeon atmosphere.
" Donanımlı zindanlar.
" Fully equipped dungeons.
Aquila zindanlarından kimse kaçamaz.
No one ever escapes from the dungeons of Aquila, Marquet.
Aquila zindanlarında yatıp da hikayesini anlatacak kadar yaşayan bir adama.
Someone who has been inside the dungeons of Aquila and lived to tell the tale.
Ben o zindanları gördüm.
I've seen those dungeons.
Aquila zindanlarında daha rahattım.
I was better off in the dungeons of Aquila.
- Ona gelince en derin zindanlarımda 100 yıl işkence görecek.
- And for him 100 years of torture in my deepest dungeon.
Bütün iyi zindanların Avrupa'da olduğunu sanıyordum.
i thought all the really good dungeons were in Europe.
"Londra Zindanları". Canım korkunç bir şeyler görmek istiyor.
"The London Dungeons." I wanna see something scary.
Açlık ve sefalet zindanlarında bir ömür mahkumiyet.
è a prison sentence of perpetual hunger and misery.
İşe kömür zindanlarını patlatmakla başlayın.
It would be best to begin by destroying the prison.
Bütün o yeraltı trenleri ve herşey, şehrin iç organları... ve sikik yeraltı kanalları ve kablo yarıkları ve kolonlar... ve sığınaklar ve zindanlar ve mezarlarla ilgili herşey.
What with all the tube trains and everything, the city's viscera... and the subterranean fucking fistulas and conduits and colons... and bunkers and dungeons and tombs and all that.
Zindanlar çok kalabalık.
My dungeon's very crowded.
Engizisyonlardan beri bu manastır zindanlarıyla ünlüdür.
The cloister is famous for its oubliettes.
Zindanlar ve ejderhalar oyunu oynuyoruz sanki.
Next thing, we'll be playing Dungeons and Dragons.
Alt kata giriş bul çünkü zindanlar orada olabilir.
Get access to the lower level because that's where the dungeons have gotta be located.
Zindanlar nerede?
Where are the dungeons?
Zindanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I don't know nothing about no dungeons.
Peki ya Dona Chimene ve çocuklarını en kuytu zindanlarımıza atarsam?
What if we were to imprison Dona Chimene and her children?
Karım ve çocuklarımın zindanlarında ölmesine izin vereceğimi mi?
Let my wife and children die in his dungeons?
Zindanları bulmalıyız.
We must find the dungeons.