Zor durumdayım перевод на английский
277 параллельный перевод
Hiç şöyle demek aklına gelmedi mi : " Lütfen bayım, zor durumdayım.
It never occurred to you to say " Please, Mister, I'm in trouble.
Zor durumdayım.
I'm in a jam.
Vaktim olsaydı bir şekilde hallederdim ama çok zor durumdayım.
If I'd time I'd manage somehow... but I'm up against it
Oldukça zor durumdayım.
I'm in a rather difficult situation.
Bak Jeff, zor durumdayım.
You see, Jeff, I'm in kind of a jam.
Doğrusunu istersen, ben de senin gibi zor durumdayım.
Tell you the truth, I'm in pretty much the same fix you are.
Zor durumdayım.
I'm in a fix.
Zor durumdayım. Kişisel fikrim şerifinkilerle aynı.
My sympathy and personal feelings are the same as the marshal's.
Şu aralar biraz zor durumdayım.
I'm a bit hard up at the moment.
Çok zor durumdayım.
What a spot I'm in.
- Evet, çok zor durumdayım.
- Yeah, I'm in a spot.
Başlangıçta öyle borçlandım ki, şimdi çok zor durumdayım.
I borrowed so much to get started that now I'm in a pinch.
- Evet, ben zor durumdayım.
- Well, I'm kind of short-handed.
Şu aralar biraz zor durumdayım.
I'm in a predicament...
- Zor durumdayım.
- It's rather difficult for me, you see.
Bayan Rogers, zor durumdayım.
Mrs. Rogers, I'm in a kind of a tight...
Ben de zor durumdayım.
I'm in a rather difficult position.
Zor durumdayım.
I'm in a spot.
Zor durumdayım, arkadaşım.
I got troubles, bud.
Ben de zor durumdayım.
I'm in a tight spot.
Hayır, zor durumdayım.
No shit it's my ass.
- Bir kaç gündür çok zor durumdayım.
- I've had a rough couple of days.
Gerçekten zor durumdayım.
I really am swamped...
Ben de zor durumdayım.
i kept my mouth shut. I'm in an appalling position.
Gerçekten zor durumdayım.
I'm reaIIystuck.
Açık konuşmam gerekirse oldukça zor durumdayım.
To be perfectly honest I think I'm in a little over my head.
Ve bende zor durumdayım!
And I'm in trouble.
Çok zor durumdayım.
My back's on the wall.
Çok zor bir durumdayım.
My existence is hanging by a thread.
Sadece, yani... -... zor bir durumdayım.
Only, you see, I'm in sort of a spot.
Hep böyle ürkek olduğumu sanmayın ama zor bir durumdayım doktor.
I do hope you don't think I'm always as jumpy as this, but this is not easy for me, Doctor.
Burada zor bir durumdayım Lady.
I got myself into a situation here, Lady.
Burada zor bir durumdayım ve bundan kurtulamıyorum.
I got myself into a situation here that I can't get out of.
Karşınızda zor bir durumdayım, Bay Tennyson.
You, uh, have me at a disadvantage, mr. Tennyson.
- Zor bir durumdayım.
I shall behave in a mature and rational way.
Zor durumdayım.
It's up to my - I got a problem!
Bunu kabul etmeyi zor bulabilirsin ama dehşete düşmüş durumdayım.
You may find this difficult to accept, but I'm terrified.
Bunun ne kadar zor olabileceğini öğrenmiş durumdayım.
I have learned how difficult this can be.
Anlatsana, neden zor bir durumdayım?
Why am I in a mess?
Bak, zor bir durumdayım.
Look, I'm in a jam.
- Kalkanımız delindi, çok zor durumdayız...
Our hull is penetrated and we have sustained...
- Sam, zor durumdayım.
- I'm in a bind.
Yani çok zor bir durumdayım.
And I'm sort of stuck between a rock and a hard place.
Çok zor bir durumdayım!
I don't know what to do.
Çok zor bir durumdayım Gail.
I'm just in a jam, Gail.
Phill, güven bana, tamam mı? Şu an zor bir durumdayım.
no, it's really too much to read over the phone.
Biraz zor bir durumdayım.
I've got myself into a pickle.
- Zor bir durumdayım.
- I am with some problems.
Her ne kadar öyle olmak istemesem de biraz delirmiş durumdayım ve öyle olmamaya çalışıyorum, ama bu çok zor.
As much as I don't want to be... I am a little mad... and I'm trying not to be, but it's really hard.
- Tanrım. Sana karşı açık olacağım çünkü zor durumdayız.
I have to be direct with you because we're little under the gun.
Zor bir durumdayım.
I'm in a difficult position.