Çalıyor перевод на английский
61,840 параллельный перевод
Sanırım bunu yapan adam onların güçlerini çalıyor.
The guy who did this to them... I think he's stealing their powers.
Sadece kulaklarımda doğaüstü bir ses çalıyor.
Just a supernatural ringing in my ears.
Kahrolası bir flüt çalıyor.
He plays a freakin'flute.
- İyi çalıyor musunuz?
Are you any good?
Madem burada değil telefonu neden çalıyor?
Well, if he's not here, why is his phone ringing?
Çocuklar, sadece iyi bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Guys, he's just trying to do something nice.
- Sadece Iris'i korumaya çalışıyor.
He's just trying to protect Iris.
- Bu şey çalışıyor mu ki?
- Are those things even working?
- Çalışıyor mu diye bakacağım.
- I just wanna see if they're working.
Geleceğe dönmeye çalışıyor.
He's trying to get back to the future.
- Evet ama o zaman icat edecekse şu an prototipi üzerinde çalışıyor olabilir.
Yeah, but if she invents the tech then, then maybe she's working on the prototype now.
Neden çalışma dediklerini bilmiyorum çünkü hiçbiri çalışmıyor.
Well, I don't know why they call it "work," because none of it works.
Demek ki Savitar'la birlikte çalışıyor.
That means she's working with Savitar.
Gelecekten gelen kötü bir hızcıyla ortak çalışıyor. Görünüşe göre sen de onu sonsuza kadar hapsedecek teknolojiyi bulmuşsun.
Well, she's teamed up with an evil speedster from the future, and apparently you developed the technology to trap him for an eternity, so...
Demek ki Savitar'la çalışıyor.
That means she's working with Savitar.
Üç silahşör birlikte çalışıyor.
Just three musketeers working away.
Bütün takım bunun için çalışıyor.
The whole team's working on this.
Bana da projelerle uğraşmak ve geçmişi düşünmemeye çalışmak kalıyor.
That leaves me, catching up on work projects and trying not to think about the past.
Manikürlü tırnaklar... demek ki elleri ile çalışmıyor.
Manicured nails... Means she doesn't work with her hands. Medical pager means she's on call.
Beynin sana gerçeği hatırlatmaya çalışıyor.
Your lizard brain is trying to remind you of the truth.
Mystic Falls yeni tarzlar bulmaya çalışıyor.
It's Mystic Falls'attempt to be hipster.
Yapabildiği şekilde ona söylemeye çalışıyor.
He's trying to tell her the only way he can.
Bonnie çalışıyor.
Bonnie's on it.
Seni kullanarak beni bulmaya çalışıyor.
He's trying to find me through you.
- Akşam çalışıyor muydun?
Were you working last night?
Burada yarı zamanlı çalışıyor.
He works here part-time.
En iyilerimiz bu işte çalışıyor.
Some of our best people are on it.
Anne bizim kendi ekipmanlarımız var ve iyi çalışıyor.
Mom, we have our own tool kit, and it works just fine.
Söylemeliyim ki bu küçük güzel şey söylendiği gibi çalışıyor.
I must say, this little beauty certainly worked as advertised.
Şimdi bu insanlarla çalışıyor ve kazanıyoruz.
We're working with these people now and... and we're getting wins.
Seni işe sokmaya çalışıyor değilim ama işlerin değiştiğini bilmelisin.
I'm not trying to recruit you, but you need to know, things are changing.
Umalım da hala çalışıyor olsun.
Hopefully, it still runs.
Dagon için çalışıyor.
Works for dagon.
Bizi kapatmaya çalışıyor.
He's trying to shut us down.
Ama yaşadıklarımdan sonra biliyorum ki herkes idare etmeye çalışıyor.
But I have been through enough now to know that everyone is just winging it.
İnsanlar uyumaya çalışıyor.
People are trying to sleep.
Çalışmıyor, çalışmıyor.
Dead. Dead.
İngiliz Harflerin Adamları ile çalışıyor sayılırım.
I have sort of been working with the British men of letters.
Hala çalışıyor.
Still works.
Akü çalışmıyor.
The battery's dead.
Bu nasıl çalışıyor?
How does this work?
O şeyler bizi öldürmeye çalışıyor.
Those things are trying to kill us.
- Burada kaç kişi çalışıyor?
How many people work here?
Trish ne zamandan beri burada çalışıyor?
How long has Trish worked here?
- Sen vücut çalışıyor musun? - Hayır.
- Do you work out?
Mayford'ın çalıştığı şirketin Flintcombe Tarım Dükkanı ve Coopers Telemarket ile sözleşmesi var ve Laura Benson bu şirkette çalışıyor.
So the company that Mayford worked for as an IT consultant had contracts with Flintcombe Farm Shop and Coopers Telemarketing, which is where this new woman, Laura Benson, works.
Vaktin akışını ölçmeye çalışıyor ve bunu öğle vaktinden öğle vaktine yakılan bir mumla öğrenmeyi umuyorum.
I'm trying to measure the passing of time. I'm hoping to find a candle that burns from midday to midday.
Bu Doktor Yelburton. Burada çalışırdı ama artık Khatri'nin ölüm laboratuvarında çalışıyor.
This is Doctor Yelburton... she used to work here, but now she works in Khatri's lab of death.
Bu adam Kont Olaf'a çalışıyor.
That man works for Count Olaf.
Her şey çalışmalarından anlaşılıyor.
His work speaks for itself.
Hem biliyoruz ki Stephano tek başına çalışmıyor.
And we all know Stephano does not work alone.