Çarşamba перевод на английский
4,203 параллельный перевод
ÇARŞAMBA Apartmandan çıkıyor tam olarak yedi adım atıp duruyor ve gülümsüyor.
He steps out of this building, walks exactly seven paces, stops, and smiles.
Ama dolunay çarşamba günü.
But the full moon is on Wednesday.
Seçimler Çarşamba mı?
The election is on Wednesday?
Çarşamba günü mü diyorsun?
Wednesday, you say?
Şurada çarşamba öğlen saat 3 : 00.
Here it is, 3 : 00 P.M. Wednesday.
Eastway firması 700 araç kiralamış çarşamba günü.
Eastway rented 700 cars last Wednesday.
Çarşamba gününden önce bu işi halledelim.
I want to schedule this for no later than Wednesday.
Arkadaşlarla her çarşamba poker gecesi yaparız.
Me and the guys, we, uh, we have a poker night there every Wednesday.
Her çarşamba bekarlar gecesi düzenliyoruz.
You know, we have singles night every Wednesday.
Her çarşamba gecesi, babam beni poker oyunlarına götürürdü.
You know, every Wednesday night, my daddy would take me to his regular poker game.
Hayır, ameliyatı Çarşamba'ya alın.
No, keep the surgery for Wednesday.
Çarşamba günü olacak.
It's gonna be Wednesday.
Her çarşamba kızların bir kısmını açık arttırmayla satıyorlar.
Every Wednesday night, they auction some of the girls off.
Çarşamba mı?
Wednesday?
Çarşamba günü kulübemizi kitlemeye gittim.
I went up there on Wednesday to close up our cabin.
Çarşamba demek.
It's Wednesday.
Çarşamba.
It's Wednesday.
Edith, Çarşamba günü Rose'u Whitby pazarına götürsene.
Edith, you should take Rose to Whitby market on Wednesday.
Çarşamba günü Londra'da olacağım.
I'm going to London on Wednesday.
Wesley, ayın dördü, çarşamba günü saat 23.00 ile ayın beşi olan perşembe günü saat 06.00 arasında neredeydin?
Wesley, where were you between the hours of 11pm on Wednesday the 4th and 6am on Thursday the 5th?
- Bugün çarşamba.
- It's Wednesday.
Carrie'nin hiç kimsenin adını bile duymadığı gazetesinde 800 kelimelik makalesini yazarak çizme koleksiyonu yapabildiğini biliyorum ama ben son yedi dolarımı onun da bir işi olması sebebiyle Çarşamba geceleri bir erkek meselesi için danışamadığım en iyi arkadaşımla kavga etmek için harcadım.
And I know Carrie must have made boatloads writing her 800-word column for a newspaper no one's ever heard of, but I just spent my last $ 7 having a fight with my best friend who, by the way, is not available at 3 : 00 p.m. on a Wednesday to console me about some guy, because she, too, has a job.
Hayır. Bu iş birlikte çarşamba günü yemek yememizi gerektirecek kadar ciddi.
Okay, no, it's just serious enough that I would like us all to have dinner together on Wednesday.
Pazartesi olan mı? Salı mı? Çarşamba mı?
Uh, the one on Monday, Tuesday, or Thursday?
Çarşamba görüşüyor muyuz?
I'll see you Wednesday?
- Çarşamba.
- Wednesday.
Çarşamba...
Wednesday...
Pazartesi, çarşamba ve cuma ben,... salı, perşembe ve cumartesi o dışarı çıkıyor.
I go out on Monday, Wednesday, Friday, and he goes out Tuesday, Thursday, and Saturday.
Pazartesi, Çarşamba, Cuma onun, Salı, Perşembe, Cumartesi senin.
Monday, Wednesday, Friday is hers, Tuesday, Thursday, Saturday is yours.
Tahliye partim Çarşamba günü.
My release party isn't until tomorrow.
Geçen çarşamba, 2002 model beyaz Dodge'unuz çalıntı olarak bildirilmiş.
Your 2002 white Dodge van was reported stolen last Wednesday. Mm-hmm.
Geçen çarşamba.
It was last Wednesday
9 Kasım Çarşamba 22.58
Wednesday November 9
"Eskimiş bir çift çorap kirli bir kahve bardağı, ödenmemiş bir fatura şifoniyerde bir gözlük sevilmeyen Çarşamba'da sonsuza tek işaretli kalmış bir masa takvimi."
"A tattered pair of socks, a stained coffee mug, an unpaid bill, a pair of eyeglasses on the dresser..." "A desk calendar frozen forever on that idle Wednesday."
Çarşamba da olmaz, çünkü yarınki müşteri için günü boşaltmam gerek.
And wednesday because I have to be available for the client because of tomorrow's deadline.
Onu ve erkek arkadaşını çarşamba akşamki açılış partisine bile götürdüm.
I even got her and her boyfriend into the opening night party on Wednesday.
Diğerini çarşamba akşamı bir kolleksiyoncuya sattım.
The other, I sold to a collector Wednesday night.
Önümüzdeki Çarşamba, Choi ve Kang hanımlarla, iki günlüğüne gezmeğe gideceğim.
Next Wednesday, I'm going hiking with Ms. Choi and Ms. Kang for two days.
16 Kasım Çarşamba 10.37 Kaçırılma olayının eski bir cinayet davasıyla ilgili olduğu söyleniyor.
The kidnapping of Emilie Zeuthen is said to be tied to an old murder case.
Çarşamba.
Wednesday.
Çarşamba toplantı var müşteriyle.
The client meeting is on Wednesday.
18 Nisan, Çarşamba.
18th of April, Wednesday.
Aslında sıradan bir kişi bile geçen Pazar ya da geçen ay yaptığını unutur ya da geçen Çarşamba, öyle değil mi?
Actually, even an ordinary person will forget what they did the third Sunday of last month, or last Wednesday, won't they?
Her neyse- - Hey, Çarşamba günleri kahve kulübündeyiz.
Anyway... Hey, we're on our way to our Wednesday morning coffee club.
Ve Çarşamba Kahve Kulübü'ne gittim birkaç anneyle.
And I went to Wednesday coffee club with some of the moms.
Elbette, bunun Çarşamba akşamı yapacak hiç bir şeyi olmayan biri olması gerekiyor.
Of course, it had to be someone with nothing to do on a Wednesday afternoon... No, no, no. You didn't.
Her çarşamba ve cumartesi koroya yardıma gidiyorum.
I help out with the college choir on Wednesdays and Saturdays.
Çarşamba günü hâlâ şöminenin üstünde duruyordu.
Oh, come Wednesday, it was still on the mantelpiece.
Her çarşamba sizin bu yeteneğinizin çok işimize yarayabileceği bir performans günümüz var.
Well, we've got this performance series every Wednesday... where I could really use... your talent. Maybe you could... consult?
- Ondan sonraki Çarşamba görüşelim.
- I'll see you the Wednesday following.
Vardiyam Çarşamba sekizde bitiyor.
- My shift ends at 8 on Wednesday, okay?