Çekiyor перевод на английский
7,598 параллельный перевод
Hayır, telefonum şimdi çekiyor.
No, my phone is working now.
Şimdi çekiyor.
It just is.
Neyse, telefonum çekiyor.
Anyway, my phone's working.
Öğle uykusundan uyanıp bir bakıyorum, adamın teki mutfağımızda üzerinde Charlie Manson tişörtüyle fotoğraf çekiyor.
I wake up from my nap and this guy's in our kitchen taking pictures in a Charlie Manson shirt.
- Çekiyor musun?
- We rolling? - Yeah.
Birden uyanıp hareket edemediğimi fark ettim. Sanki bir şey beni aşağıya çekiyor gibiydi.
'I constantly wake up and I can't move my body'and I feel like somethings holding me down.
Neyi çekiyor?
What'she filming for?
Öyle çekiyor işte.
He just films.
- Hareket halindeyken de çekiyor.
It works on the move.
Saçını çekiyor mu?
Does he pull your hair?
Dave dünyanın dört bir tarafında fotoğraflar çekiyor.
You know, Dave's been all around the world taking photos.
Bizim gibi acı çekiyor.
She's in pain just like us.
- Kenny, Kenny, çekiyor musun?
- Kenny, are you rolling?
Izzy, çekiyor musun?
All right, Izzy, you got it?
Anonim kalma ve grup aidiyeti ihtimali ilgimi daha çok çekiyor.
I am more interested in the possibility of anonymity and group affiliation.
Bir şey var, beni ona doğru çekiyor ve gittikçe güçleniyor.
Something in me pulled me into and strength increases every day.
Kadın acı çekiyor.
She's in agony.
Sadece bu da değil, bir kamera getirdi ve resim çekiyor. Resimleri satacakmış.
Not only that, he smuggled a camera up here and he's going to take pictures and sell them.
Evlilik hayatı bataklık misali beni içine çekiyor.
Domestic life is going to drag me into quicksand
Yer çekimi değil yatağın cazibesi seni çekiyor.
It's not gravity The pleasure in bed is pulling you
O sadece korkunç derecede ev özlemi çekiyor.
He's just, uh, he's just homesick something awful.
Çekiyor.
Rolling.
Bunu çekiyor musun?
Are you rolling on this?
Hat çekiyor mu bir bak.
See if you can get a signal on it.
Çekiyor muyuz?
Are we rolling?
Ruslar, ilk yapay Dünya uydusunu uzaya gönderdiler. Onunla fotoğraflar çekiyor konuşmaları kaydediyor, hatta nükleer bomba taşıyorlar.
The Russians have launched the first artificial earth satellite, taking photos, recording conversations, even delivering a nuclear bomb.
Son derece acı çekiyor aynı zamanda.
And she suffers greatly.
Gazyağı yapraktaki uyuşturucuyu çekiyor.
The kerosene separates the drug from the leaf.
Herkes nasıl da acı çekiyor göremiyor musunuz?
Can't you see how everyone's suffering?
Ne kadar acı çekiyor gördün mü?
See how they suffer?
Hangisi daha çok ilgini çekiyor,... baba meseleleri mi, uyuşturucu mu?
What's more interesting for you, the daddy issues or the drugs?
Kanal 19 çekiyor artık!
You've got Channel 19!
Güney şiddetli kuraklık yüzünden acı çekiyor
The South has been suffering from severe drought
Joyce Carol Oates kariyerinin en iyi kitabını yazıyor ve Sue Grafton son gizem kitabının yayınını aynı tarihe çekiyor.
Joyce carol oates writes the best book of her career And sue grafton moves the release of her new mystery To the same date.
PEN ödüllerini iple çekiyor musunuz?
Right. Looking forward to the PEN Awards tonight?
Aslına bakarsan, Liza Miller'imiz, Çamurlu Kazık'ta bir kitap bulmuş ve kitap dikkatleri üzerine çekiyor.
As a matter of fact, our very own Liza Miller found a book in the slush pile, and it's suddenly getting a lot of attention.
Bazen Almanya'da, insanın canı Amerikan kahvaltısı çekiyor.
Well, sometimes in Germany. You just want a big American breakfast.
Sanırım güç ilgimi çekiyor.
I think I'm attracted to power.
- Yo, çekiyor musun?
- Yo, is it recording?
İnsanlar acı çekiyor ve evimi terkedemiyorum
People are suffering and I can't even leave my house.
Bunu çekiyor musun?
Are you getting this?
Uykusunda geziyor, çünkü acı çekiyor.
She sleepwalks because she's suffering.
İç çekiyor ve ağlıyor olacağım.
Weeping and crying.
McCann bizi içine çekiyor.
We're being absorbed by McCann.
O gerçekten acı çekiyor Roy.
He's a real sufferer, Roy.
Hakimin yanına oturuyor, hakimi tanımak zorunda değil sadece oturuyor işte, ve hakim meyve suyunu içiyor, adam orada ayarı çekiyor, ve işte...
They would sit down next to the judge, and the guy doesn't even have to know him, he just is sitting there, and the judge is drinking his juice, you know, and he sets it down next to him, and this person is just...
Sporda başarılı olanların, hatta seçkin grubun bile dikkatini çekiyor.
All that excelled in sports, and even the elite group had put their eyes on him.
Elbette bu mesele Delhi Herald'taki okuyucularımızın yoğun ilgisini çekiyor.
Of course it's of the greatest interest to our readers at the Delhi Herald.
- Ev hasreti çekiyor musun?
Homesick?
O senden daha fazla ilgi çekiyor diye kıskanıyor musun?
Jealous she's getting more attention than you?
Boşa kürek çekiyor.
She is grasping for anything.