Çukur перевод на английский
1,524 параллельный перевод
Ama o zamana kadar, hiç bir şey yapamadığım bu işte takılı kaldım. ... sadece çukur dolduruyorum.
But until then, I'm stuck in a job with no power except getting potholes filled.
Ona çukur araştırması yapmak istemedim, bu yüzden Bugün, senin şanslı günün gibi görünüyor, pislik.
Well, I won't be giving her the cavity search, so... it looks like it's your lucky day, bastard.
Yolun kenarına çekip bir çukur kazıp ikinizi gömsem daha iyi.
I should pull off on the side of the road... dig a hole, and bury both you two.
Lavantalıkta çukur açıp orayı mahvetti.
He dug a hole in the lavender hedge and he's absolutely wrecked it.
Direksiyonlarda iki çukur olmalıydı.
The steering wheel would have two dents in it.
Bir çocuk varmış evinin arka bahçesinde çukur kazıyormuş.
There's this kid, okay? And he's in his backyard and he's digging a hole.
"Aslına bakarsan o çukur bir balık için çok büyük".
"That's an awfully big hole for a goldfish."
Burada bir sürü çukur * var.
There are many holes here.
Onlar çukur değil, kabir...
They aren't holes, they're graves.
Bu küçük bebek dokuz milimetre çukur uçlu mermi kullanır.
This little baby uses 9 mm hollow points.
Bir tek çukur bile bizi havaya uçurur.
A pothole will set us off.
Bir çukur var...
There's a sump-
Uzun zamandır böyle bir çukur görmemiştim.
I haven't seen a hole like this in a long time.
Damdi damdi dam sandviç Yerin dibinde bir çukur
Dum-dee-dum-dee-dum sandwich
Çukur kazıyorsun ha?
Nine points?
Kulaktan kulağa dolaşan her fısıltıyı takip ettikten ve tam yüz yıl boyunca sayısız karanlık çukur için savaş verdikten sonra karanlık gücünü sonunda elime geçirmiştim.
After pursuing every whispered rumor and battling for 1 00 years through countless foul pits its dark power is finally within my reach.
Çukur'a hoş geldin.
Welcome to the Suck.
Nasıl olur... Tek istediği Çukur'da olmaktı.
is to be in the Suck.
Farkındayım. Ama Çukur onu istemiyor.
Nbut the Suck doesn't want him.
Çukur'a hoş geldin!
Welcome to the Suck.
Burası çukur bir yer, dostum.
This is canyon country, honey.
Seninde sonun o çukur olacak!
You're gonna end up in that pit!
Çukur çok mu sığ dı?
Was the hole too shallow?
O çukur hikayesinden sonra hemen stüdyoya mı döndün?
Did you come right back to the studio after that pothole story?
- Onun bir çukur boğa olduğunu söylemiştim.
- I told you he was a pit bull.
Çukur kazdım, fırçaladım, pürüzleri temizledim... çünkü görevim ne gerektirirse yaparım.
Scooped and scrubbed and cleaned up the guts and gore...'cause I do what the business requires.
Ama iyi bir eğitim almadan, tüm hayatınızı boşa harcamış gibi olursunuz... Bir çukur kazıcı, motelde bir temizlikçi ya da bir fahişe olursunuz.
But without a decent education, you could spend the rest of your life... as a ditch digger or a motel maid or a hooker.
Onları çukur kazarken, bir testi su kaldırırken ve beraber avlanırlerken izlemek çok heyecanlı.
It is a thrill to watch him dig a ditch or lift a jug of water or participate in a hunt.
Ölmemiş olsam bile bir çukur kazıp beni içine atın. Tamam.
Dig a hole and drop me in, even if I'm not dead yet.
Çukur mu?
The hole?
- Çukur tabak lazım.
Uh, I need a bowl.
Bu çukur ve kesilmiş ayağın karşısında kelimelerin doğal olarak geleceğini düşünmüştüm.
I just thought once I had the hole and the severed leg in front of me the words would come naturally.
Neyse, Mike dayınız iyi. sadece burada özgürlük için savaşıyor ve bira.. ve cips ve çukur ve ne olduğu belli değil.
Just over here fighting for freedom and beer... and chips and dip and whatnot.
Eşinizin başının çarptığı yerde buzdolabında bir çukur oluştuğunu söyledi.
He says there's a dent in the refrigerator door where her head hit it.
Kocaman bir çukur açalım, ikisini de içine atıp dövüşmelerine izin verelim.
We dig a big old pit, we drop these two in it and we let them fight it out.
Yazın en sıcak günüydü, Hyde ve Kelso bir çukur kazmışlar ve yapraklarla üstünü kapatmışlar.
It was the hottest day of summer, and hyde and kelso dug a hole then covered it with leaves.
Çukurlar konusunda değil, çukur kafalar konusunda
It's not potholes you need to worry about.
Bir çukur kazıyor, içine yumurtalarını bırakıyor.
She has dug a hole and is now laying her eggs in it.
"Sanki birisi hurda bir kamyon almış, 3 m.'lik bir çukur kazmış ve işe yaramaz ne varsa içine doldurmuş gibi görünüyordu."
"It looked like someone took a scrap truck, dug a 10-foot ditch and dumped trash into it."
Seçilen Ukraynalı Yahudiler bu alana getirildi ve bir çukur kazıldı.
The selected Ukrainian Jews were taken out to this spot and a pit was dug.
- Bu mu? Bir çukur, bebek için.
It's a hole... for baby.
Geceleri uyuması için ona güzel bir çukur kazdım.
Thought I'd make him a nice hole to sleep in for the night.
Kahrolası çukur.
A godforsaken hole.
Yoksulların yaşadığı bir çukur.
All slums.
Örneğin, taşıdığınız 9 kalibrelik çukur uçlu mermileri ele alalım.
Take, for instance, what you carry, 9 mm hollow-point.
Çukur uçlu mermi kafatasına isabet ettiğinde, mantar şeklini alır.
When the hollow-point hits the skull, what happens is it mushrooms.
Siz gidip bir çukur kazın, ben de bir bira daha alayım.
Why don "t you boys go dig a hole and I" ll get another beer?
Hatta benim özel yaz indirim oranında bu kesenize derin bir çukur koyacak.
Even at my special summer-discount rate it's gonna put a deep dent in your pocketbook.
Herhalde derin bir çukur kazmalı.
Probably digs a deep hole. Why?
Çukur.
Pothole.
Bana eşlik etmen ve hiç soru sormaksızın bir çukur kazıp,. dondurucuyu gömmek için.
To come with me to the river, dig a hole, bury the freezer, and not ask questions.