Çünkü перевод на английский
290,042 параллельный перевод
Çünkü bu, onları yok edebiliriz demek oluyor. Bununla.
Because it also means that we can destroy it... with this.
Çünkü gülümsemek çekicidir.
Cos smiling is attractive.
Evet, öyledir çünkü belli bir yerde benim de senden hoşlandığımı söylememi beklersin.
Yes, it is, because at some point you expect me to say that I like you back.
Demek istediğim, çünkü Trish seçkin bir bayan.
I mean, because Trish is an outstanding lady.
Ve işte burada olduğunu düşünüyordum Çünkü geçen sefer benimle çok eğleniyordun.
And here I was thinking that it was'cause you had so much fun with me last time.
Bu iyi, ama bu suçlamaların daha iyi yapışması gerekiyordu, Çünkü eğer yapmazlarsa,
That's fine, but those charges had better stick, because if they don't,
Bay Ruiz beni aradı çünkü dedi DEA bir anlaşma yapmaya hazırdı, Ve müzakereye yardım etmek için oradaydım.
Mr. Ruiz called me because he said the DEA was ready to make a deal, and I was there to help with the negotiation.
Oh, mükemmel, çünkü son yaptığın zaman, Bir Boston Krem Katliamı vardı!
Oh, perfect, because the last time you did that, we had a Boston Cream Massacre!
Bu arada, samimi olarak, Bu aptalca, Çünkü bu insanlardan birinin oranı
By the way, candidly, it's idiotic, because the odds of one of these people taking a shot at me...
Çünkü onun yemek tarihini geri çevirmişsin.
Well, that's because you turned down her dinner date.
Çünkü günün sonunda...
'Cause at the end of the day...
Pekâlâ, biraz agresif davrandım, Çünkü ben daha çok tercih edeceğim türden bir adamım. Aramaktan çok bakıyor, biliyorsun, özel...
All right, so I went a little aggressive, because I'm the kind of guy that I'd rather be looking at it than looking for it, you know, especial...
Kahrolası bir morga saklanıyorsun, Çünkü bir kızla konuşmaktan korkuyorsun.
You're hiding in a freaking morgue,'cause you're afraid to talk to a girl.
Çünkü o bir müşteri.
He's the fucking customer.
Çünkü her şeyi tamir edebiliyor.
Because he can fix shit.
Yeniden geleceğimiz için çok heyecanlıydık çünkü çok aşkın görünüyordu.
We were so excited to get back here because it just seemed so... transcendent.
İlk otopside bunu fark edememişler çünkü tüm iç organları kayıpmış.
And the initial autopsy didn't discover it because all of her internal organs were already missing.
2005'te Amerika'dan kaçmış çünkü çakrasını açtığı bir öğrencisi tarafından dayakla suçlanmış.
In 2005, he fled the U.S. after a yoga student with whom he had been, ahem, "bumping chakras," filed domestic assault charges against him.
Çünkü o cesur bir şövalye, kısa ve yeşil bir sakata yenilirse ünü zedelenir.
Well, because he is the brave knight, and losing to a short, green gimp would ruin his reputation.
Çünkü travma sonrası anılara güvenilmez.
Because post-traumatic memories are unreliable.
Çünkü başka yol yok.
Because there is no other way.
Hayır yapamazsın... çünkü sen bir korkaksın.
No, you won't... because you're a coward.
Çünkü güvenlik sistemini devre dışı bıraktım, ve korumalar da hala benim için çalışıyorlar.
Because I've disabled the security systems, and the guards still work for me.
Çünkü körsün, ama dürüstsün.
Because... you're dull, but honest.
Çünkü Jiya makineyi kullanmayı öğrenir öğrenmez,
Um, because once Jiya can pilot the Lifeboat,
Evet, çünkü benim için endişelenmekten daha önemli işleri var.
- Yeah, that's because he's got more important things to worry about than me.
Böyle düşünmene sevindim çünkü bu karşılama töreni sadece başlangıç.
I'm glad you think so, raps,'cause this welcoming ceremony is just the beginning.
Nasıl olduğunu sormayacağım çünkü belli ki bana söylemek istemiyorsun isteseydin benden saklamaya çalışmazdın.
I'm not going to ask how. Obviously you don't want to tell me or else you wouldn't have to tried to hide it from me.
Çünkü sen iyi olduğun sürece gerisi önemli değil.
Because as long as you're okay, i don't care what happened.
Güzel, çünkü daha yeni başladık.
Good, because I'm just getting started.
Hazır olun. Çünkü Sean Penn yolda, geliyor.
Get ready,'cause Sean Penn is on his way.
Çünkü sen bir hainsin, gerçek mayonez yiyebildiğin için her şeyi...
'Cause you're a traitor, Joe, who thinks that just because he has real mayonnaise- -
Urethrex'le iyi hissedersiniz Çünkü idrar deliğinizi yeniden açar
♪ Urethrex makes you feel good ♪ ♪'Cause it reopens your peehole ♪
Çünkü kandırmak çocukçadır ve elimde çocuk kalmadı.
'Cause tricks are for kids, and I'm all out of kids.
Değişimden nefret ediyorum çünkü hayatımdaki bütün değişimler berbattı. Kocamın ani ölümü, belediye bisikletlerinin sürekli bana çarpması, telefon numaraları göründüğü için yapamadığım şakalar ve bu ben...
I hate change,'cause every change in my life has been rotten- - my husband dying, me constantly getting hit by Citi Bikes, caller ID ruining my crank yanking, and this mole.
Çünkü o mesane gibi tek derdim bir numara.
Because like that little bladder, I only care about number one.
- Çünkü ailen...
- Because your family- -
Biliyorum çünkü kardeşlerim...
I know. Because my brothers...
- Çünkü seninle yatmak istiyor!
Because it means she wants to get down.
Kızgın çünkü iş arkadaşıma Sam'in otizminden bahsetmedim. Haksızlık, değil mi?
She got upset because I didn't tell one of my coworkers about Sam's autism.
Çünkü kişisel paylaşımlarda bulundukça Sam'in terapisti olarak sınırı aştığımı hissediyorum.
'Cause, honestly, the more personal information we share, the more I worry about crossing some boundary as Sam's therapist.
Benim oğlum hiçbir okul organizasyonuna katılamıyor çünkü müzik çok yoğun.
My son never being able to attend a school event, because the sounds are so overwhelming.
Doğum günü partilerine davet edilmiyordu çünkü Chuck E. Cheese'de sürekli bağıran çocuk oydu.
You know, never being invited to a birthday party, because he was the kid at Chuck E. Cheese who couldn't stop screaming.
Çünkü dünya senin etrafında dönmüyor. - Affedersin?
Because the world doesn't revolve around you.
Çünkü bence sen muhteşemsin ve oraya yine de gideceksin.
Because I think you're amazing, and I think you're gonna get in anyway.
Çocukken onunla otoparktan geçemezdik bile çünkü bütün arabaların arkasında durup plakalarını okurdu.
As a kid, we couldn't even walk through a parking lot because he'd have to stop behind every car and read the license plate.
Kabul etmek istemediler çünkü utanıyorlardı.
They didn't want to acknowledge it because they were ashamed.
Çünkü dışarıda tanıdığın birini gördüğün zaman böyle yaparsın.
Because that's what you do when you see someone you know in a public place.
Çünkü sana kızgınım.
- Because I'm mad at you. - Oh.
Söylemek istemiyorum çünkü ne kadar olduğunu bilmiyorum.
I don't want to say because I don't know how much it is.
- O hâlde ikiyle çarp çünkü benim evim bu çöplükten daha güzel.
Well, then double it, because my building's a lot nicer than this dump.
çünkü seni seviyorum 120
çünkü istemiyorum 17
çünkü ben 120
çünkü öyle 26
çünkü sen 53
çünkü o 125
çünkü ne 18
çünkü onu seviyorum 26
çünkü bu 61
çünkü onlar 16
çünkü istemiyorum 17
çünkü ben 120
çünkü öyle 26
çünkü sen 53
çünkü o 125
çünkü ne 18
çünkü onu seviyorum 26
çünkü bu 61
çünkü onlar 16