Ölebilirdim перевод на английский
270 параллельный перевод
Ölebilirdim, biliyorsun.
I might have been killed, you know.
Küçük Arap dostum olmasa altı ay önce ölebilirdim.
It might have been a lot worse. I'd have been dead six months ago if it hadn't been for my little Arab friend.
Nişanlıyken nasıl ölebilirdim?
How could I die when we're engaged?
Bir yatakta ölebilirdim.
I could die in a bed.
Kalp krizi geçirip ölebilirdim.
I could have a heart attack and die.
Orada ölebilirdim de.
Could have gotten killed, too.
Onsuz ne yaşayabilir ne de ölebilirdim.
I shouldn't have been able to live without it or "die" either, for that matter.
Oh, O kadar utanıyordum ki, Ölebilirdim.
Oh, I am so ashamed I could die.
Ama, ölebilirdim.
I wouldn't have done it if it hadn't been.
Sadece birkaç gün önce, aklımdaki tek şey Anna'nın ölmüş olabileceğiydi ve ben de ölebilirdim diye düşünüyordum.
0nly a few days ago, only at the thought that Anna might be dead, I felt I could have died too.
- Seni aptal, ölebilirdim.
- You moron, I could die.
İstediğim gibi konuşup patronumun kıçına tekmeyi basabilecek olsam, huzur içinde ölebilirdim.
I could die in peace if I could have my say and give my boss a good kick in the ass.
- Acıma mı? - O rayların üstünde ölebilirdim.
I might have died on that railway line.
Onun için... ölebilirdim.
I would have died for him :
# Bir de mavi olsaydı gözlerin Ölebilirdim senin için # # Bir de mavi olsaydı gözlerin Ölebilirdim senin için #
If only your eyes were blue I could have died for you
Bu sofrada açlıktan ölebilirdim ve kimse yemeyi bırakmazdı.
I could starve to death right at this table... and nobody would even stop eating.
Orada ölebilirdim ama bir yabancı gelip beni kurtardı.
I might have died there, but a stranger came along and saved me.
Korkudan ölebilirdim!
I could have died of shock!
Şemsiyem Arthur'la birlikte, yanındaki şilteye uzandım. ve olabildiğince kötü hissetmeye çalıştım böylece tamamen ölebilirdim.
I lay down next to her on a mattress along with Arthur, my umbrella, and I tried to feel even worse that I could be totally dead.
Bir kaç ay önce pervanem düşmek üzereydi, ve ölebilirdim.
Before, a propeller could have fallen off and I wouldn't have gone back.
Körinin içinde ölebilirdim!
I could murder a curry!
Ölebilirdim
I couldjust die
Kate, mutlu bir adam olarak ölebilirdim.
Kate, I might have died a happy man.
Korkudan ölebilirdim.
That I'd die of fear
Korkudan ölebilirdim.
That I'd die of fear.
Evet. Ölebilirdim.
It could have happened.
o olmasaydı ölebilirdim!
Otherwise how could I have freed my leg?
Ölebilirdim.
I could have been killed.
Ölebilirdim Arnie ve sen yardım bile etmedin.
I could have died, Arnie and you did not even help.
Ölebilirdim.
I would have died.
Yoksa ölebilirdim.
Otherwise I'd be in big trouble.
- Ölebilirdim.
I could've been killed.
Ölebilirdim.
I could've been killed.
Ölebilirdim de.
I could have been killed.
Ben de ölebilirdim.
I could have been killed.
Philsey, fark ettin mi bilmiyorum ama orada ölebilirdim?
Philsey! Philsey, do you realize I could have been killed up there?
Senin yüzünden ölebilirdim!
You could of killed me!
Ölebilirdim ama babam bunun farkında bile değil.
and dad... I could have died and he wouldn't have noticed.
Senin için ölebilirdim Harley.
I'd kill for you, Harley.
Ölebilirdim, Peg.
Peg, I could have been killed.
Ölebilirdim.
I could be dead.
Ölebilirdim.
I mean, I could've died.
- Ben ölebilirdim de.
- I mean, I might even be dead.
Kan kaybından ölebilirdim!
I was bleeding to death!
Tuvaletten boğazıma su kaçsaydı, ölebilirdim.
If I'd been drinking out of the toilet, I might've been killed.
Ölebilirdim.
You could have killed me.
Burada ölebilirdim, seni piç kurusu!
I could have died in there, you son of a bitch!
Ölebilirdim.
? What if I had died!
Ölebilirdim.
It could have killed me.
Ölebilirdim!
I could ¡ ¯ ve been killed!
Bir şey yok, eminimki bitki çayı için ölebilirdim.
nothing nothing I'd cad have tea with I'm sure