Ölmuyorum перевод на английский
676 параллельный перевод
Ama ben olmuyorum ve bu beni çok korkutuyor.
And I don't. It freaks me out.
Yine de size beni gönderen kişiyi söylemek zorunda olmuyorum!
I still don't have to tell you my business!
Cenazesini kaçırdım diye daha az arkadaşı olmuyorum.
Not going to his funeral means nothing.
Size engel olmuyorum ya?
Am I butting in?
Seni incitmek istemiyorum, fakat burada çok mutlu olmuyorum.
I don't want to hurt your feelings, but I haven't been too happy here.
Seni işten uzaklaştırarak iyi bir ortak olmuyorum.
I guess I'm a fine partner, trying to pull you away from your work.
İlk kez ikinci kaptan olmuyorum ve durumun farkındayım.
It won't be the first time the first mate and I have had our differences.
Hiç de tahrik olmuyorum.
See, I don't provoke.
Yani sana engel olmuyorum değil mi?
Say, I'm not stopping you, am I?
- Olmuyorum, Bay Leiningen.
I'm not, Mr. Leiningen.
Ona engel olmuyorum.
I ain't stopping her.
Onurumdan ödün vermiş olmuyorum.
This is not a loss of integrity.
Toplantına engel olmuyorum ya?
Am I keeping you from your meeting?
İşine engel olmuyorum ya?
Am I interrupting you working?
Aptal olmuyorum.
I am not being silly.
Ama umarım sizden karıma ondan sizin yaptığınız gibi yapıp buraya gelmesini yazmanızı istemekle çok olmuyorum.
I hope it's not too much... but would you write my wife and tell her to do like you and come out to see me?
Ben teslim olmuyorum.
I'm not surrendering.
Ben sizin hakkınızda şikayetçi olmuyorum.
I don't go around complaining about your affairs.
Aylardır Jack'le birlikte olmuyorum.
I haven't done aught with Jack for many months.
Yo, hiç de rahatsız olmuyorum.
No, not at all.
Mani olmuyorum, değil mi?
I'm not in the way, am I?
- Sana engel olmuyorum.
- I'm not hindering you.
Ben olmuyorum.
Hey, not me, man.
Hiç. Farkında bile olmuyorum.
None that I'm aware of.
Niye emekli olmuyorum?
Why don't I retire?
Ben her zaman onunla beraber olmuyorum.
I'm not getting along with him at all.
- Hayır, olmuyorum.
- It's not...
Sinirli olmuyorum...
I don't get Angry...
Hayır, akşam saat 9 : 00'dan sonra evden uzakta olmuyorum.
No, after 9 : 00, I'm pretty close to home.
- Sakin olmuyorum!
- I don't feel calm.
Rahatsız olmuyorum çünkü açıkçası o kadın San Francisco'da değildi.
I do not mind because, in all truth, I must report to you that... that lady wasn't in San Francisco. I see.
Aslında, aşık olduğum zaman mutlu olmuyorum. Nefret ediyorum.
In fact, I'm not happy when I'm in love.
Şafaktan önce bozkırda olmuyorum.
I am not on the steppe before dawn.
Cinsel nesne gibi davranılmaktan da rahatsız olmuyorum. Kadın Hareketi'nde falan değilim.
It's not that I'm women's lib or anything.
Rahatsız olmuyorum.
It doesn't disgust me.
Davetsiz misafir olmuyorum ya? - Hayır.
Am I intruding?
Ben aptal olmuyorum!
I'm not being an idiot!
Ama bazen pek de itaatkâr olmuyorum.
But sometimes I am not so obedient.
Ona göz kulak olmuyorum.
I ain't watching over him.
Umarım ben engel olmuyorum.
Hope I'm not in the way.
Size mani olmuyorum, Çavuş.
I am not obstructing you, Sergeant.
Ben soruna sebep olmuyorum.
I don't cause problems!
Yani, bazen ben de tıraş olmuyorum... ve o da mide bulandırıcı oluyor.
I mean, sometimes I don't shave either, and that's "disgusting" too.
Bazen ne yaptığımın farkında olmuyorum.
I don't know what I'm doing sometimes.
Neden iyi adamlara hiç aşık olmuyorum ben?
Why is it I can't get it on with the good guys?
Geceleri pek burada olmuyorum.
I'm hardly ever here at night. They are.
O zaman kendine bunları dert edersin : "Nasıl aşık olurum?" "Ben niye aşık olmuyorum?" Veya, "Neden yaşlanıyorum, neden öleceğim?"
So then your problems become how can I fall in love, or why can't I fall in love, more accurately, and why do I age and die, and what meaning can my life possibly have?
Ben işinizi yapmanıza engel olmuyorum.
I'm not trying to stop you from doing your job.
- Sana engel olmuyorum, değil mi?
- l'm not in the way, am I?
Kıçım tutuşurken pek formumda olmuyorum.
I ain't exactly at my best when I got a fire under my ass.
Hiçbir kıza aşık olacak kadar uzun beraber olmuyorum. Beni tanıyorsun.
I don't stick around long enough to fall in love, Andrew, you know what I'm like.