Öok перевод на английский
89 параллельный перевод
Öok eğlenceliyim, değil mi?
I'm so funny, aren't I?
Runton, bunu kazanmak için öok çabalıyor. Evet, sanırım öyle.
- Runyon lobbied just hard enough to get his committee the gig.
Öok üzüldüm. Hastaydı zaten.
I'M REALLY SORRY.
Gelmenize öok sevindim!
I'm glad you came!
Öok tatlısın, kediciğim...
So sweets my pet, but pretty...
Yıllar geçti, para büyüdü en de drank ook.
- The year run out... the money ran out, and the liquor ran out.
Bak.
ook
Bak!
ook!
Tamam.
Ook.
- Göründüğün kadar aptalsın.
- You're as dumb as you ook.
- Birine bunu araştırtacağım.
-'Have someone ook into it.
ALMANCA
En die telefron ook.
Şu yemeklere bak.
Oh, "ook at aw the ood."
lg ve Ook?
lg and Ook?
Paranız profesyonellerin elindeyken kendinizi daha rahat hissedeceksiniz.
You'll feel better knowing your money's... - in the hands of professionals. - "Ook, ook."
Şu işe bak.
Oh, / ook at that.
neden kapıyı geç açtın!
y ou ook so long!
o bizim paramızı almış
He ook off wih our booy.
- Hayır!
- y ou ook i.
Young-ook Cho
Ku-ho Chung
Youn-hyun Chang
Young-ook Cho
Rose'u arabamın tepesinde yatağa götürdüğünü biliyorum.
Don'hink I didn'know you ook lile Rose o bed on op of my car.
Çekip gitti.
T ook off.
Uygun çifti bulmak için çok uğraştım.
T ook me forever to get that mating pair.
Onu dipten çıkarmamız üç ay sürdü.
T ook us three months to get her off the bottom.
Neden herhangi bir zaman gidip bakamıyoruz?
Why can't we go out anytime and / ook?
Bak, Mike. Sadece birkaç gün tamam mı? Yapman gereken tek şey ona karşı ehven davranman.
Ook, Mike, i s in a few days... all you gotta do is just be cordial to him, okay?
O yoldan yürümeden önce son bir kez daha rock yapmalısın.
Ook, you need to rock one more time... before you walk down the aisle.
Bak Pauli senin ağabeyin, her zaman pisliğin teki olmuştur.
Ook, Paulie... Your brother's always been sort of a schmuck, right?
- Neden gitarı getirip çalmıyorsun.
Hey, why don't you just grab the guitar and play it... ook, I don't remember the fuckin'son g.
O benim ağabeyim ve baş sağdıcım.
Ook, he's my brother an d my best man.
Tüm söylemeye çalıştığım, eğer Jim böyle hissediyorsa belki de baş sağdıç olmamalı. Sadece konuşuyoruz.
Ook, all I'm sayin g is maybe Jimbo shouldn't be the best man, if he feels the way he does.
Şu babama bak. Çok güçlü değil mi?
Ook at the ol man, he's an animal!
Sue'yu seviyorum. Bebeği istiyorum. Ben sadece...
I'm just saying... ook, I love Sue an d I want the baby I'm just...
Hiçbirşey tuan ve hala borç... 75 gulden son hesaba göre
Niets, tuan. en we zijn ook nog tenminste... 75 gulden rente schuldig...
Dikkat edin!
I ook out!
Bak şimdi, canavarlar seni veya anneni öldürmeyecekler. Tamam mı?
L ook, monsters, they're not out to kill you or your mom, all right.
Ook.
Ook.
Hunuku-uk, Hunookook...
It's Hunuku-ook, Hunookook...
Puset göle uçmuş.
T ook almost 2O minutes to find the girl.
İç işlerimize bakmalıyız, kendi yurdumuzla ilgilenmeliyiz.
We need to / ook inward, attend to our own house.
Ben de korkuyorum ama gitmemiz gerekiyor.
Ook, mh scarood, too, Sawmh, but wo whavvo to go
Ama 3 hafta önce burası bir hapishaneye benzemiyordu.
Three weeks ago it didn't ook like a prison camp.
Hayır, baksana. Dört taneler.
No, ook, there are four
Hey, patron. Bize bir bak.
Hey, boss, ook at us!
Şuna baksana.
Just ook at him.
- Canavarın işareti!
The mark of the beast! Sling your'ook!
Otoyolda bu sabah, şehir bölgesinde sorun var, 405 güney sınırında sağ şeritte çekici araç arızası...
Ook at our freeways this morning trouble in the city area, southbound 405... disabled tractor trailer off to the right hand side...
Zij liegt ook al.
They also lie al
En het was ook niet de eerste keer.
And it was not the first time.
Hij hield meer van je dan van wat ook ter wereld.
He loved you more than anything in the world.