Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Ö ] / Öu

Öu перевод на английский

841 параллельный перевод
Ou deneyelim.
We'll try it.
Où est-ce qu'il est encore?
Où est-ce quil est encore?
Benim durduğum yerden tam da öyle görünüyor!
D'où je suis, c'est tout à fait ça!
Ama şunu iyi anlayın bayım, bu sadece bir karikatür ve böyle bir çizim ya da resmin amacının kaba bir görüntüyü yeniden oluşturmak değil bir suratın özelliklerinin, onu yapan sanatçının kişiliklerine dayanarak hatta biraz da abartarak altını çizmek olduğunu bilin.
Et puis comprenez, monsieur, que ceci est une caricature... et dites-vous bien que le but d'un dessin ou d'une peinture... n'est pas de reproduire une vulgaire photographie... mais de faire ressortir les caractéristiques d'un fasciès... vues selon la personnalité de l'artiste, même en les exagérant.
Bay Chambers ve Bay Curtis.
Monsieur Chambers ou Monsieur Curtis.
Xiao Ou, arabaya bin.
Xiao Ou, get on the car quickly
Xiao Ou. Xiao Ou.
Xiao Ou, Xiao Ou
Görebiliyor musun?
Xiao Ou, you see, you see
Biraz ara verelim. Xiao Ou, yoğun olduğunu biliyorum.
Well, everyone returns
Odana gidelim.
Xiao Ou, I know that you are already very tired
Xiao Ou, sonsuza dek birlikte olacağız.
Xiaoou, forever we will not separate
Xiao Ou, Xiao Ou.
Xiao Ou, Xiao Ou
Şimdi de benimle dalga mı geçiyorsun? Xiao Ou, beni tanırsın.
Xiao Ou, you know me only
Benim. Sun Xiao Ou.
Me, Sun Xiaoou
Xiao Ou, bu Tang Jun.
Xiao Ou, he... he is Tang Jun
Ben Song Danping değilim. Ben Sun Xiao Ou'yum.
I am not Song Danping, I am Sun Xiaoou
"Sen dansa sarılırsan daha iyi edersin"
♪ Y ou'd better stick to your dance ♪
"Romantizm için şarkı söylemelisin"
♪ Y ou'll have to sing for romance ♪
"Seninle dans etmek rahat"
♪ Y ou're easy to dance with ♪
Sen en muhteşem hanım olacaksın,
♪ Y ou'll be the grandest lady ♪
- Şarkı söylemek için rahat olacaksın - Ve sen...
♪ Y ou'll be easy to sing to ♪ ♪ And you're ♪
- Baş hemşire nerede?
- Ou est le matron? - Qui?
Eğer gelirlerse görmeye gelecekleri şey benim tablom olmayacak.
If they do it, ou will be my worthy promissory.
Çünkü ou teşhis edebilirim.
Because I can identify him.
Ou biliyordum, o ITA.
I knew it, it's the ITA.
Afedersiniz bayan, İngiltere ne tarafta?
Pardon, madame, où est Anglaise?
Afedersiniz bayım, İngiltere ne tarafta?
Pardon, monsieur, où est Anglaise?
- Tek mi, duble mi?
Grand ou petit?
Çok geç oldu, uyuyacağım ne olduğunu biliyor musun, Kurt?
I'll sleep, it's late. ou know what, Kurt?
Benim görevim birinizi bile kaybetmeden sizi üsse ulaştırmaktı.
My duty was to get you to base without losing one of ou to the law of averages.
Burada kimse programınızı kontrol etmez.
IF WE DELAY OU R TIME OF DEPARTU RE,
Öbür tarafa gidenler.
ABOUT OU R BEING GON E.
Binbaşı Skelton'un günlüğünden birkaç pasaj okuyayım.
THE DATE IS TU ESDAY, SEPTEM BER 1 1, 1 864. " THE CITY WAS OU RS.
Ou sevdiğimi, ne olursa olsun, kendimi sıyıramayacak kadar ona bağlı olduğumu biliyorum.
I've come to realise that I love her, and am helplessly bound up with her.
Allez vite, n ´ importe ou.
Allez vite, n'importe où.
N ´ importe ou!
N'importe où! Vite!
Gelecek bizimdir.
TIhe futu re Is ou rs.
# Yaşımız hakkında konuşmaya # # 35'te ya da 40'ta Daha sık bahseder oluruz #
We sta rt talking about ou r age, aI ready At 35 o r 40 we mmhentIon It a bit mmho re often
# Gözyaşlarımıza ve numaralarımıza rağmen #
In spite of ou r tea rs and t rIcks
İlk olarak ou düzgün beslemiyorum.
First I don't feed him right.
Affedersiniz memur bey, George V. Oteli nerede?
Excusez-moi, monsieur I'agent, ou est l'Hôtel George V?
Bir de sen
# And yo-o-ou #
Kuou-ou?
Kuou-ou?
Onları hemen buraya getirin
Bring them ou tfrom the jail immediately
Où desirez-vous aller?
Oú desirez-vous aller?
Sadece "oui" veya "non" de.
Just say oui ou non.
Çok güzel.
Ou est la direction de la Tour Eiffel... s'il vous plait? - That's pretty good.
Neden shang'lar bunu sana yaptılar? ou
Why has the Shang family done this to you
Elli yaşında teşekkür edersin.
'ou'll come thank me when you're 5 (
Dilenci der ki, atları, altın kisveleri, kavanozlar dolusu altını ve kıymetli taşları olan âdemoğlu, tüm bu zenginliğini, sahibi olmak istediği kadının ayaklarına serer.
That soul who hath horses and golden robes, sayeth the beggar, and jars overflowing with gold and precious stones, e sa po ace at t y eet s ces, woma, o t ou at ee to oe pou cased
Ama sen Bay McIntock'u tanımadığın için tenkit ediyorsun.
Y ou pout m dow oecause you dot kow M M c tock

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]