Özgürlüğe перевод на английский
728 параллельный перевод
Yasaya göre, özgürlüğe bir günü vardı.
According to the law, he has right to one day of freedom.
Onları daha ileriye taşısak bizi takip etmezler mi? Huzura ve güzelliğe... Barışa ve özgürlüğe...
Will they not follow us who lead them beyond themselves... where there is grace and beauty, gaiety and freedom?
Tüm yelkenleri açın ve bizi özgürlüğe götüren rüzgarla doluşunu izleyin.
Break out those sails... and watch them fill with the wind that's carrying us all to freedom.
- Özgürlüğe değil.
- Not to freedom.
İkinci Dünya Savaşının yaklaşmasıyla tutsak Avrupa'daki gözler, umutla veya umutsuzlukla Amerika'daki özgürlüğe çevrilmişti.
With the coming of the Second World War many eyes in imprisoned Europe turned hopefully or desperately toward the freedom of the Americas.
Ama eğer bana Ali Baba ve haramilerinin nerede saklandıklarını söylersen,... belki özgürlüğe giden bir yol bulunabilir.
But if you tell me the hiding place of the thieves of Ali Baba, a way to freedom might be found.
Babanın intikamını al ve halkını özgürlüğe kavuştur.
You cannot escape your destiny. Avenge your father and free your people.
Güzel, çünkü özgürlüğe taparım.
Fine, because I adore freedom.
İlk uçuş,... özgürlüğe doğru gideni, bu sefer çokçaydı.
To fly for the first time, and for that to be towards freedom, is a lot.
Siz ikiniz beni tuzağa düşürdünüz, ben kodese, o özgürlüğe!
You two framed me so I would get it and he would go free!
Senin için tam bir özgürlüğe kavuşma partisi yapacağım.
Hey, taxi! I'm going to toss you a real coming-out party.
Sonra aşk geldi ve ruhumu özgürlüğe kavuşturdu. "
It was then when love came to free my soul.
Özgürlüğe inandığın gibi.
It's like you believing in freedom.
özgürlüğe inanıyorsun.
You believe in liberty.
ortada olan tek şey tek suçu özgürlüğe aşık olan... bir Fransız vatandaşının... bilinçli olarak öldürülmek istenmesidir.
One who in his arrogance and pride... did not scruple to murder a son of France... whose only crime was that he loved liberty.
Özgürlüğe kavuşmamız için silah ve mermi gerekli.
We need guns and bullets to break away from here.
Özgürlüğe saygı duyarım.
I respect freedom.
Dahası özgürlüğe aşığım.
More than that, I love freedom.
Ölümümden önce tüm insanları özgürlüğe ulaştıracak kurtarıcıyı görmek istedim.
That before death closed my eyes I might behold the deliverer who will lead all men to freedom.
Özgürlüğe susayan herkes bizimle gelebilir.
All who thirst for freedom may come with us.
O sırada kuzeyde Paris'i özgürlüğe kavuşturuyorlardı.
Up north, at the time, they were liberating Paris.
Anlaşılan, kaçmamak özgürlüğe giden tek güvenli yol.
To wait seems to be the only safe liberty.
Bana göre, bu mezarlık.. .. özgürlüğe giden yol.
To me, this cemetery... lead to freedom.
Yol uzun ve karışık ama özgürlüğe çıkıyor.
The path is long and complicated, but it leads to freedom.
Düşen her bomba onları sona daha da yaklaştırırken bizi de özgürlüğe yaklaştırıyor.
Every bomb that falls brings them closer to the end and brings us closer to freedom.
Özgürlüğe ve istediğin gibi yumurtalarına git.
Go to freedom and eggs the way you want them.
"Özgürlüğe ve insanlığa bağlı bir Almanya."
"A Germany of purpose, of freedom, of humanity."
Gazeteler yazacak ; dürüst Mazzuolo, hapsi, çarpık özgürlüğe tercih etti.
I'm ordering you to arrest me! This will end up in the papers!
Ben huzura kavuşacağım acılardan özgürlüğe kavuşacağım
It is peace I go to. Freedom from this ghastly pain.
- Fransa bize her zaman özgürlüğe giden yolu göstermiştir
France has always shown us the road to freedom.
Özgürlüğe inanır mısın?
Do you believe in freedom?
Onlar özgürlüğe inanan herkesin ortak düşmanıdır.
They are the common enemies of everyone who believes in freedom.
Yalnızlığa ihtiyacım vardı ; yalnızlığa ve özgürlüğe.
I need solitude - solitude and freedom.
Cehennem dalgasının üzerinde, bu tahtayla özgürlüğe doğru süzüleceğim.
While I ride this board over the crest of the inferno all the way to freedom!
Çünkü istediğimi yapacak özgürlüğe sahip değilim.
Because I'm not free to do as I like.
Biraz özgürlüğe, biraz- -
Partly freedom. Partly...
Beyler, özür dilerim. Ama tüm içgüdülerim diyor ki Bay Flint'in özgürlüğe karşı olan antika hisleri, bir aksaklık olursa, yeniden ortaya çıkabilir.
Gentlemen, I'm sorry... but all my instincts tell me that Mr. Flint's archaic sense of independence may eventually re-emerge with disruptive results.
Ama bu insanlar çok fazla özgürlüğe gereksinim duyarlar.
But these people need a lot of freedom.
Seks partileri özgürlüğe açılan kapıdır.
Orgies are the way to freedom.
"İnsanlık tarihi zorunluluktan özgürlüğe süreğen bir devinimdir." Kötü Unsurlar : Gerici Tepki Revizyon Polis-Yankiler-TAPON EJDERLER
The history of mankind is a continual progress from necessity to the reign of liberty.
Eğer bu işkence sona erecekse özgürlüğe kavuşacaksak zorluklara göğüs germeliyiz, kendimizi feda etmemiz gerekse bile.
'If our torment is to end, if liberty is to be restored,'we must grasp the nettle, even though it makes our hand bleed.
Özgürlüğe, deli damgası vurularak esir alınmaya değil.
Freedom, not captivity for being a madman.
Şunu bil ki, özgürlüğe giden yol lekesiz olmalıdır.
You must understand, the path to freedom must be pure.
"ve ayrımsız özgürlüğe karşı!"
"and on indiscriminate liberty!"
Neden özgürlüğe ihtiyaç duyuyorsun?
Why do you need your freedom?
Adım adım özgürlüğe çıkıyordum.
Up and up I went toward freedom.
Bilim insanları için... savaş... en yaratıcı ve en parlak girişimlerini hayata geçirebilekleri gerçek özgürlüğe kavuşulması anlamına gelmektedir. Örneğin :
To the scientist, war means that he is actually set free to accomplish his most brilliant and most imaginative enterprises.
Keşke bir melek İngiltere'ye uçsa inleyen ülkemizi bir an önce özgürlüğe kavuştursa.
Some holy angel fly to England that a swift blessing may soon return to this, our suffering country.
bizler de amatör değiliz. Eğer keşifler yapılacaksa bireysel çabalara ve yüksek miktarda fikri özgürlüğe ihtiyaç olacak.
If discoveries are to be made, it'll require individual effort and intellectual freedom.
Özgürlüge aliºiksiniz.
You're used to a lot of freedom.
Özgürlüge gel.
Come away to freedom.
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21