Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Ü ] / Ülkemize

Ülkemize перевод на английский

325 параллельный перевод
Bizi denizin tehlikelerinden uzak tut ki, kralımız George ve onun krallığının muhafızı ve denizlerde güvenliğin bekçisi olalım ve ülkemize sağ salim dönüp İsa Efendimiz aracılığıyla sana şükranlarımızı sunalım.
Preserve us from the dangers of the sea that we may be a safeguard unto our gracious lord King George and his kingdoms and a security for such as pass on the seas upon their lawful occasions and that we may return in safety to enjoy the blessings of the land with a remembrance of thy mercies to praise and glorify thy holy name through Jesus Christ our lord, amen.
En azından ulusal milislere katılarak kendi ülkemize hizmet ettik.
Or at least joined the national militia and served our country.
Leydi Eve'nin ülkemize nasıl geldiğini biliyor musunuz?
Did you hear how the Lady Eve got to this country?
Ve ülkemize suikast yapabilecek kadar güçlüler.
And they're powerful enough to sabotage our defense.
Öyle bir heves ki, hiç kimsenin kutsal ülkemize giriş ya da çıkışına izin verilmediğini unuttun.
So restless that you forgot that no one is allowed to leave or enter our sacred domain?
Neden bizim ülkemize geliyorlar?
Why have they come to our land?
Bana göre aptalca bir hareket ama ülkemize yardım edebileceğine inanıyorlar.
To me it seems like a fool's attempt, but they believe you may help our country.
Charles burada olman çok güzel. Burası ülkemize benziyor.
you see was a puff of smoke Irish air.
Keşif gezisinin tamamlanmasından sonra, Birleşik Devletler adına... Rocky dağlarından, Pasifik okyanusuna... Yolculuk yaptığımız bütün topraklar ülkemize katılmıştır.
By right of exploration, I claim for the United States of America... all the land we have traveled... from the Rocky Mountains to the Pacific Ocean.
Beyler, ülkemize çekirge gibi geldiler, arkalarında bir şey bırakmadan, yiyecek veya sığınak.
Gentlemen, they came into our country like locusts, leaving nothing behind, food nor shelter.
Artık kendi ülkemize dönebiliriz... ... eğer isteğin bu ise.
Now we are free to return to our own country if that is your desire.
Sovyet hükümeti için söz veriyoruz, .. ülkemize, .. tüm Sovyet halkına,
We promise to the Soviet government... to our country,... and all the Soviet nation... that we'll do our best to justify your trust.
Ama Tanrı yardımcımız olsun ki, Tanrı ülkemize yardımcı olsun ki... Karamsarlar, birleşik dünya hayalcileri, sanat meraklısı aydınlar için bu kavramlar... ölmüş olsa bile, bizi buna asla ikna edemeyecekler... Çünkü bayanlar baylar... vatanseverlik, sadakat ve duyarlılık, Amerika Birleşik Devletleri demektir!
But God help us, and God help our country if the cynics, the one-worlders, the intellectual dilettantes ever persuade us that these things have passed us by because, ladies and gentlemen patriotism, loyalty, sentiment, they are the United States of America!
Bundan ülkemize neden zarar gelsin ki?
This won't harm the country.
Biz ülkemize hizmet ediyoruz!
That's serving our country!
Size vermiş olduğum raporda da göreceğiniz gibi Leamas'ı İngiltere'den biz çıkarttık onu kaçmaya zorladık ve sonunda ülkemize getirdik.
You can see from the report I've already given you... that we ourselves sought Leamas out in England... induced him to defect and finally brought him to our republic.
Kurak ülkemize, buradaki İngiliz yağmurundan götürebiliriz.
We could use some of your English rain in our dry country.
Yaralı ülkemize iade edecek trenlerimiz yok.
We don't have trains to repatriate our own wounded home.
Hiç şüphe yok ki bu adam, yani Nathaniel Benton, ülkemize sözümona dostça bir bilimsel araştırma için gelmiş gözükürken gerçekte maaşlı bir sabotajcıydı.
So there is no doubt that this man, Nathaniel Benton, who came to our country, supposedly, on a friendly scientific mission, is in reality, a paid saboteur.
İnsanları öldürmenin ülkemize bir faydası olacak mı?
Will killing people help the nation?
Karar şimdilik Brezilya Devlet Başkanı... Joâo Goulart'ın ülkemize yaptığı ziyaret sebebiyle... bir süre ertelenmiştir.
This decision has naturally been postponed... as the President of Brazil, His Excellency Mr. Joao Goulart, is visiting our country.
Sevgili ülkemize yeniden barış gelecektir.
Peace will return to our beloved country.
Hollanda turnesinden dönen muhteşem bir ladin ülkemize ilk kez gelen üç sakız ağacı İskoç çam ağaçları Karaağaç Gövdesi, kötü olamaz ilginç bir Amerikan kalası, bir yağmur ormanı ve bir kova talaş gençlerde şiddet hakkında konuşacaklar. Ayrıca bu programda sıra dışı biri bir plastik konuğumuz olacak.
A fabulous spruce, back from a tour of Holland three gum trees, making their first appearance in this country Scot pine and the conifers and Elm Tree Bole, there you go, can't be bad an exiting new American plank a rainforest and a bucket of sawdust giving their views on teenage violence and an unusual guest for this program a piece of laminated plastic.
- O ülkemize Fransızlar'ı getirdi. Onlar da halkımızın....... üzerine dikkatsizce gittiler.
He has brought the French into our country, and they have tried to ride roughshod... over our people.
- Şimdi Maximilian, siz Güney Amerikalılar'ı ülkemize getirdi. ... çünkü Napoleon'dan daha fazla yardım isteyemez.
Now Maximilian has brought you Southern Americans into our country... because he can no longer get help from Napoleon.
- Bu konyak. Fransızların ülkemize getirdiği tek iyi şey.
It is cognac, the only good thing the French have brought to my country.
Konu uluslararası casusluk Sovyetler Birliği'ne ve ülkemize ihanet.
The matter concerns international spying against the Soviet Union.
Halkımız sizi selamlıyor, General Afrika kıtasına muhteşem bir çıkarma yaptınız ve varlığınızla, ülkemize ışık saçtınız.
Our people salute you, general... for your brilliant amphibious landing on the continent of Africa... and for your enlightened administration of our country.
Kendi zamanının, belki de tüm zamanların en üretken yönetmenlerinden birisi olan Sör Edward Ross, Ulusal Sinemada filmlerinin gösterimi için beş sene sonra tekrar ülkemize geldi.
One of the most prolific film directors of this age, or indeed, of any age... is Sir Edward Ross, back in this country for the first time in five years... to open a season of his films at the National Film Theatre.
Savaşı ülkemize getirmeliyiz.
We gotta bring the war home.
Peki santore bey. ülkemize varmadan önce Brezilyadaydınız
So, Mr. Santore, before arriving in our country you were also in Brazil... for the military coup d'état?
Sözde barış güçleri tüm ülkemize yayılmışlar
This swarm that inhabits our country -
O ülkemize yerleşen insanlar Tüm Latin Amerika'da da yerleşmişler. Razı gelenler sayesinde.
This swarm that inhabits our country and the whole of Latin America, with your consent.
Biliyor musunuz komutanım, bazen bu büyük ülkemize bakınca... sanki hiç sonu yokmuş gibi geliyor.
You know, sometimes, sir, when you look at this big country of ours it seems like there's no end to it.
Calthrop ülkemize çoktan gelmiş olabilir, belki şimdi bir oteldedir.
It may be Calthrop has already entered the country and is staying at a hotel.
Haklısın, altın ülkemize ait.
That's right, it belongs to our country
Bu bölgeden temin ettiğimiz çok değerli iki madde olan kalay ve tungstenin ülkemize olan akışı kesilecek.
The tin and the tungsten... that we so greatly value from that area would cease coming.
Bay Gardiner ülkemize karsi hepimizin ihtiyaç duydugu hislere sahip.
I found Mr. Gardiner to have a feeling for this country that we need more of.
İtalya'dan ülkemize Başkan'a düzenlenen suikasttan 2 ay önce, 10 Mart'ta giriş yapmış.
He arrived from Italy on March 10th... 2 months before the president's assassination.
Çingeneler, yahudiler ve diğerleri ülkemize sızıp, toplumumuzu zehirlerken... ve işimizi ve paramızı çalarlarken... sessiz kalmamız mümkün değil.
We cannot keep silent while gypsies, Jews and others sneak into our country, poisoning our community and pinching out money and work.
Her şeyi birlikte yaşadık. Şimdi birbirimize destek olmalı ve ülkemize geri dönmeliyiz.
We have been through - everything All along - we should encourage each other, and go back to our country.
Sana söylemiştim, Charlie,... eğer iş birliği yaparsan ülkemize büyük bir iyilik yapmış olacaksın.
I'll tell you this, Charlie, you'll be doing this great country of ours a really big favor if you just cooperate with us.
Efendim bu nükleer bombayı kendi ülkemize doğru..... atılmasının sorumlularının bizler olduğunun farkındasınızdır herhalde.
You understand, sir that we are responsible for launching a nuclear weapon against our own country!
Joson'a olan güvenimi kanıtlamak için onun kaderini benimkine bağlayacağım, ve ülkemize... kızımla evlendireceğim onu.
To prove my faith in Jason, I shall bind his fate to mine... and to our country, by giving him my daughter in marriage
Benimsediğimiz ülkemize olan Çinli-Amerikalı sadakatini gösterdiler!
The loyalty of Chinese-Americans to our adopted country!
"... savaş ülkemize gelmeden? "
♪ Before the fight comes home? ♪
"... savaş ülkemize gelmeden? "
♪ Before the fight comes home?
Bu kısmen doğru olsa da... ülkemize yönelik güveni sarstığınızın farkında mısınız?
As a result, the peace summit between Khrushchev and Eisenhower failed.
Şimdi düşmanlara katılarak ülkemize ihanet ediyorlar!
Now they join the foreigners and sell out our country!
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.
I would like to remind my illustrious colleagues of our astonishment when during the first meeting convened by His Majesty, we were told that the only necessary and urgent thing that needed to be done was tracing immediately Maestro Wagner and trying everything in our power to convince him to move to our country. What is all this?
Ayrıca birçok millet ülkemize göz koyacak.
I also see that many peoples will covet our country.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]