Üstümde перевод на английский
913 параллельный перевод
Acaba benim üstümde işe yarar mı?
I wonder if it would work on me?
- Saatim üstümde değil.
- I haven't my watch on me.
Herhalde Duvalle'in üstümde yarattığı etkiden olsa gerek.
Unless it's because of the effect that Duvalle has on me.
Avukat benden şüpheleniyor, üstümde taşımak istemiyorum.
I think that lawyer suspects me, and I don't want to have it on me.
Kafası atan birine ne tavsiye edersin? Heyheylerim üstümde de.
What can you give me for shattered nerves?
Hiç ipim yok üstümde
There are no strings on me
Hiç ipim yok üstümde
I got no strings on me
Onu her zaman üstümde taşıdım.
I had it on me all the time.
Hâlâ üstümde olduğu için şanslıyım.
I'm lucky to have this on.
Size yardım ettiğimiz için benim üstümde kontrolünüz olduğunu düşünüyorsunuz.
You think you have control over me because we helped you.
Şeytani gözlerinin benim üstümde olmasını istemiyorum.
And I don't want you around here putting the evil eye on me.
- O kadar yok, üstümde.
I haven't got that much in cash.
Para üstümde değil kusura bakmayın.
Sorry I don't have it.
Her zaman benim üstümde yazılabilirsiniz.
You two girls can be billed over me anytime.
Hep üstümde kaldı gözleri ışıl ışıl.
and to the last bended their light... on me.
Yeterince kanın var üstümde...
My soul is too much charged with blood of thine already.
Çünkü gözü hep üstümde olacak. Ne düşünüyor biliyor musun?
He'll whisper in my ear :
Neredeyse sahip olduğum her şey üstümde.
Most everything I own is right on me.
Ama dişlerini benim üstümde veya Eve'in üstünde bilemene izin vermem.
But I will not have you sharpen them on me, or on Eve.
Bir üstümde, bir yedek, bir de yıkamada.
One on, one off, one in the wash.
Ya sen? Sen benim çok üstümde bir yerdesin..
You are too far above me.
Benim üstümde hak iddia edemezsin.
You haven't any claims on me, mister.
Ben bu çağın çocuğuyum, üstümde hakimiyet kuran kimse yok.
" I'm a product of my time. I am, alas, powerless.
En az 900 metre üstümde uçacaksın.
Stay at least 3,000 feet above me.
Evet, o sıralarda üstümde epey para vardı. - Ben de nakit ödedim.
Yes, I happened to have quite a bit on me so I settled for cash.
- Ama elbise benim üstümde olacak.
- But by then I will have it on.
Bir kereliğine bile olsa onu üstümde görmeni istiyordum.
I wanted you to see me in it, just once.
Damatlığım bile üstümde.
Even got my wedding suit on.
Balık pazarına üstümde sadece tulumla giderdim.
I used to go to the fish market with just my overalls on over my skin.
Ellerin üstümde teklif ettiğin bu mu?
And that's what you're offering me, with your hands all over me?
Daha görmeden üstümde belirdi!
It was on top of us before I saw it.
Bütün Paris'in gözü üstümde.
See, the whole of Paris is watching me.
Kendi üstümde mi kullanayım?
You suggest I use it on myself?
Fakat, üstümde çıplak bir bayan asılıyken uyumakta biraz sorun yaşayabilirim.
But I might have a little trouble sleeping with that naked lady hanging over me.
Paramı üstümde taşırım.
I carry my cash on me.
Benim de üstümde siyah bir kabanlık ve can kurtaran yeleği vardı.
That leaky boat you rented, and me in a black negligee and a life preserver.
O gömleğin benim üstümde Bay Fossati'den daha iyi duracağını söylemiştiniz.
You said it would look better on me than Dr Fossati...
Gözün üstümde olsun.
You watch me.
Babam öldüğünden beri firmanın bütün sorumluluğu benim üstümde.
Since my father died... the responsibility for the firm is all mine.
- Bugün pisboğazlığım üstümde.
- Gourmet food.
Benim üstümde deneyemezsin.
Well, you're not practicing on me.
Dul Faulk üstümde otururken nasıl içebilirim ki?
How can I with the widow Faulk sitting on me?
- Ayrıca üstümde otoriteni kullanamazsın.
- And you sure can't pull no rank on me.
Bir çete üyesi işimi bitirir sandın, ve üstümde anahtar aramayıp $ 500,000'ı bırakacak.
You think a member of a kidnap gang would deck me, and then with $ 500,000 at stake, he wouldn't search me for the key?
Bunu benim üstümde mi kullanacaksınız?
Are you going to use that thing on me?
Benim üstümde yürüyebilir... üstüme bomba yağdırabilir... beni yakabilir, kısırlaştırabilirsiniz... ama asla bana acımayın Bay Dobbs, asla.
You can march over me, you can bomb me full of holes you can burn me, you can make me barren, but never pity me, Mr Dobbs, never.
Bunu benim üstümde kullanmasını istedin, değil mi?
You wanted him to use this on me, didn't you?
- Yok, üstümde kalsın. Gel.
- No, I'm keeping it on.
Hayır, üstümde hiçbir şey yok.
No, man, I've got nothing on me.
Fakat bu patron da benden çok şey istiyordu. Yağmurlu havalarda beni, üstümde bir şey olmadan... odun toplamaya gönderiyordu.
But as this boss was too demanding... he used to send me to fetch firewood without warm clothes when it rained...
Hadi ama, kasabaya geldiğim günden beri gözün üstümde.
Come on, you've had that look in your eye since the first day I hit town.