Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Ü ] / Üzücü

Üzücü перевод на английский

6,898 параллельный перевод
Güzel olduğunu düşündüm. Ve inanılmaz üzücü.
I thought it was beautiful and incredibly sad.
Eğer çıkmak zorunda kalırsa çok üzücü olur.
Sad if it ends here.
Hatırladığım kadarıyla kasabanın yaşadığı en üzücü olay oldu.
It was the saddest thing that happened in the town that I can remember.
Benim de bankalarla aram iyi değil, ama bu gördüğüm en üzücü şey.
I ain't got much truck with banks neither, but... that's damn near the sorriest thing I ever seen.
Herkes durumun üzücü olduğunu biliyor.
Everyone knows that the situation is sad.
"Bu üzücü, paramparça eser..." "... vahşi bir şekilde koparıldığı ortamla iletişime geçmeye çalışan... " "... bir adamın sesi. "
'This harrowing, fractured piece, is the sound of a man trying to communicate with an environment he has been savagely dislocated from.'
Evet... üzücü.
Yeah.
Görüp görebileceğiniz en üzücü şeydi.
Saddest thing you ever seen.
Söyleyeceğim çok üzücü bir şey.
So, it is with great sadness that I say,
- Çok üzücü.
That's sad.
Babanla üzücü bir konu hakkında konuşmak istiyorduk.
Your father and I want to talk to you about something kind of sad.
Doğaçlama tiyatro kulübüne gidip üzücü şeyler mi söyleyelim?
Let's go down to the improv and yell sad suggestions?
Çok üzücü.
How sad.
İkizlermiş. Çok üzücü.
Kit and Cat... they were twins.
Kafese kapatılmış bir canavardan daha üzücü bir şey yoktur.
Nothing's sadder than locking a beast in a cage.
Sonu biraz üzücü değil mi?
Oh, it's a bit upsetting at the end, isn't it?
Nefret etmesin kulakların dilimden bugüne kadar duyup duyacağı en üzücü kelimeleri söylediği için.
Let not your ears despise my tongue which shall possess them with the heaviest sound that ever yet they heard.
Moan Wilson'ın üzücü intiharı...
Los Alamos high school, where the tragic suicide of teen Mona Wilson has left many...
bu çok üzücü anne babalar... önemlidirler.
That is very sad. Parents.. They are important.
Bu dayanılmaz derecede üzücü.
- That is unbearably sad.
Bugünkü Birleşik Devletler tarih dersimiz üzücü bir dönüm noktası hakkında.
Our study of the United States history today takes the sad turn.
Anne, bu üzücü bir film değil, enerji ve umutlu dolu.
Mom, it's not a sad film, it's full of energy, hope.
Acıktım tek başıma yemek yemek çok üzücü.
I'm hungry - Eating alone is so sad.
Haberler üzücü, özellikle kadın için.
Sad news, particularly for her.
"Dilden ya da kalemden çıkan tüm üzücü şeylerin en üzücüsü," keşke " dir.
"Of all sad words of tongue or pen, " the saddest are these,'It might have been'. "
Gözlerini kaybetmen ne üzücü.
It is regrettable that you've lost your sight.
Beynimin uydurabileceğinden daha çirkin ya da üzücü olanı gerçek hayatta birinin casusun tekine yapabileceği bir şey yok.
There is nothing in real life that someone could do to a spy... that is filthier or more upsetting than what my brain will cook up right now.
Horlamam şu anda en üzücü haber değil.
That's just really not the most upsetting news right now.
Bu yaşta bu kadar hasta olması ne kadar üzücü.
What a shame she's so sick at such a young age.
Senin için çok üzücü olmalı.
That must have been sad for you.
Çok üzücü.
That's terrible.
Bill Evans'ın başına gelenler çok üzücü. Özellikle de karısı için.
It really is so sad about Bill Evans, especially for his widow.
Doğru, o şeyleri görüp de kılını bile kıpırdatamamak fazlasıyla üzücü.
Yes, it's difficult to see things and not be moved.
Ben sadece üzücü olduğunu düşünüyorum.
I just think it's sad.
Bunun üzücü mü tatlı mı olduğuna karar veremiyorum.
I can't decide if that's sad or adorable.
Seçimi kaybetmek üzücü, ama kalıp güzel bir savaş vermeliyiz.
It hurts to lose an election, but stay involved and keep fighting the good fight.
Bu.. bu çok üzücü.
That's... that's sad.
Ama sonradan o döndü geri ailesi bakmak ve o gerçekten bu vardı üzücü stoic gülümseme tür.
But afterwards he turned back to look at his family and he had this really heartbreaking kind of stoic smile.
Birçokları bu yüzden ölüyorlar ve bu gerçekten üzücü.
Many die because of it. And that is really sad.
- Çok üzücü.
Very upsetting.
Bu biraz üzücü gibi.
That is like, that's sad.
Bunun üzücü olduğunu düşünmüyor musun?
I mean, don't you think it's sad though?
Hayır, üzücü olan seni mesajcısı olarak göndermesi.
No, what's sad is how he sent you to be his little messenger.
Aslında o benim üzücü hikayelere bağımlı olduğu için gelmek isteyen bir drama kraliçesi olduğumu söyledi.
In fact, he called me a drama queen and a sad story addict for wanting to come.
Hayır, biliyorsun, babam üzücü hikayenin ta kendisi.
No, you know my dad is a sad fucking story.
Çok üzücü.
No. I'm sorry.
Yazık. O eski halinizi tanımamış olmam üzücü.
Pity I couldn't have met the man you used to be.
Çok üzücü.
Crusher.
Muhtemelen bana diğer üzücü hikayelerini anlatacak ki benden bir kaç pound daha koparabilsin.
He probably wants to tell me another one of his sob stories, so he can squeeze a few more pounds out of me. Ha ha!
Bu çok üzücü.
It's just not...
Çok üzücü!
In any case, Hunter owes us.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]