Üzülüyorum перевод на английский
2,313 параллельный перевод
Ama evini su basan hizmetçim bai için üzülüyorum.
But I feel sorry for my maid, bai whose house gets flooded
Annesi öldüğünden beri değil. Söylerken üzülüyorum.
Not since his mother died, I'm sorry to say.
Senin adına üzülüyorum Jay.
I feel sorry for you, Jay.
Gitmene üzülüyorum.
I feel sad that you're leaving.
Sizin için çok üzülüyorum.
I feel so bad for you.
Sadece işindeki ilk birkaç ayın bu kadar zorlu geçmesine üzülüyorum.
I'm just sorry that your first few months on the job have been so challenging.
30 yıldır üzülüyorum.
Should I keep regretting for 30 years.
Böyle olduklarında çok üzülüyorum.
It's so sad when they are like that.
Zavallı çocuk, onun için üzülüyorum.
Poor guy, I feel sorry for him.
Sadece Charlie Cartwright'ın da aramızda olmamasına üzülüyorum. O da bunun tadını çıkarabilirdi.
I'm only sorry Charlie Cartwright can't be here.
- Onun için üzülüyorum.
- Gutted for her.
Size çok üzülüyorum, Bay Rudd. Onu çok sevdiğiniz için katlandığınız acıları düşündükçe.
I'm very sorry for you, Mr. Rudd, the agony you've been through because you care for her so much.
Luke'un bunu görecek kadar yaşayamadığına üzülüyorum.
I'm only sorry Luke didn't live to see this.
Sana çok üzülüyorum.
I feel bad for you.
Şu başımdaki örtü için biraz üzülüyorum o kadar.
Well... I'm regretting this scarf a little bit.
Senin için üzülüyorum, faklı biri olduğunu sanmıştım.
- There's not much to say. I feel sorry for you. I thought you were different.
Onun adına üzülüyorum. Çok yalnız görünüyor.
I feel so sorry for this guy.
Onun için üzülüyorum.
I feel sorry for him, you know.
Onun ailesi için çok üzülüyorum.
Well, I'm sick about the man's family.
Onun için hâlâ üzülüyorum.
I still grieve for him...
Vergilerini ödediğim hükümetimin, yatak odamın üzerine çökmüş hayatımı mahvetmek için hazırlandığı için üzülüyorum.
I'm upset that my government, to whom I pay taxes, by the way, is lurking in my bedroom waiting to ruin my life.
O insanlar için üzülüyorum.
I feel sorry for those people.
Evet, senin için üzülüyorum ama mumun boşa yanmasına izin veremeyiz.
Yeah, and I'm sad for you, But we don't want to let this candle go to waste. Come on, babe.
- Sana üzülüyorum.
I feel for you.
soyun! Kendim yapabilirim! Asahina-san için üzülüyorum.
take it all off! seeing Suzumiya-san enjoying herself like that.
Üzgünüm! Senin için üzülüyorum!
I really am!
- Çok üzülüyorum.
- I'm sorry...
onun için üzülüyorum.
I feel sorry for her.
Onun için üzülüyorum, ama o boğulduğundan beri işler daha iyi. Sanırım bunu hep duyuyordur.
I mean, I feel bad for him, but things have been running smoother since he drowned.
Biliyorsun ki, ben de Cate için üzülüyorum. Çünkü harika bir anne olmak için kıçını yırtıyor.
Well, you know what, I feel sorry for Cate because she's out there busting her butt to be a great mom.
Sizin için üzülüyorum.
My heart broke for you.
Neredeyse bizden bu kadar ilgi göremeyecek olmasına üzülüyorum.
I almost feel bad she won't be getting that kind of attention from us anymore.
Onun doğum gününü kutlamadığım ve yatağına Polonya kahvaltısı getiremediğim için çok üzülüyorum.
I feel very bad not wishing him happy birthday or bringing him Polish breakfast sausage in bed.
Bu herifin haline üzülüyorum.
I feel sorry for this guy here.
Sizin için üzülüyorum, Russell Dunbar.
I feel sorry for you, Russell Dunbar.
Böyle pislikleri görünce insan olduğuma üzülüyorum.
Seeing scum like them makes me sorry to be human.
Sadece doğru dürüst çıkamadığıma üzülüyorum.
I'm just sorry I never got to make out with her.
Evet, üzülüyorum ona.
- I feel sorry for her.
Sana bir şey almadığım için üzülüyorum.
I always feel bad for not getting you something.
Ona üzülmesem başka bir gerçeğe üzülüyorum.
When I'm not worried about him, I'm worried about the fact.
Senin için üzülüyorum baba.
I'm sad for you, Dad.
Sham için üzülüyorum!
I feel sorry for Sham!
- Gitmene çok üzülüyorum.
- I'm ever so sorry you're going.
Gittiğin için üzülüyorum, giysiller için değil.
I am sad because you are leaving, not for these clothes.
- Şimdi senin için üzülüyorum.
- Now I feel sorry for you.
O çocuğa çok üzülüyorum.
I weep for that boy.
Yani... Senin için gerçekten üzülüyorum Marie.
I really feel sorry for you, Marie, you know?
- Onun için çok üzülüyorum.
I feel so sorry for her.
- Leydi Edith için üzülüyorum.
I always feel a bit sorry for Lady Edith.
Aslında ben ona üzülüyorum.
It's kind of ridiculous. I...
Claiborne'a gidemediğimize üzülüyorum sadece.
I just hate that we can't go up on claiborne.