Isıklar перевод на английский
43,553 параллельный перевод
Aslında çiçeği burnunda aşıklar gibiyiz. Dolayısıyla birlikte çok vakit geçiriyoruz.
Well, it's a fairly new relationship, so we spend a lot of time together.
Yaptıklarından bedelini ödemek zorundadır.
He's gotta pay for what he's done.
Adamın kardeşine ne yaptıklarını görmeliydin.
Should see what they did to this guy's brother.
Belki loş ışıklar müşterileri biraz rahatlatabilir.
Maybe some soft lighting, help punters feel a bit more relaxed and that, you know?
Tıpkı yazdıklarım gibi.
That's like everything I've been writing about.
Tüm sırlarımızın gün yüzüne çıkmak için tırmandıkları bir yol var.
The secrets we keep have a way of clawing their way to the surface.
Hatırladıklarınızdan daha farklı birşey olup olmadığını bilmemiz gerekiyor. Bunların dışında birşey.
Anything out of place.
Sadece kafes sizi köpekbalıklarından koruyacak güvenli bir yerdir.
It's the only safe place from the sharks.
Beyinde azot kabarcıkları oluşması.
It's nitrogen bubbles in the brain.
Kafesin ışıklarını görebiliyorum.
I can see the lights on the cage.
Evet, şu şanssızlıklar olayını kapatalım artık.
Yeah, well, let's fuck all that unfortunate set of circumstances bullshit.
Dedektif, bu adam balıkçıysa balıkları sattığı biri de vardır.
Detective, if this guy's a fisherman then he has to have a buyer.
Bu adam şu anda çok gergin çünkü günün bu ışıklarını hiç görmedi.
He is nervous. Because he never saw the light of the day.
- Yine iBOY olabilir. Bana yaşadıklarını anlatmaya ne dersin?
Why don't you tell me a little bit about what's going on with you?
Uyuyun ışıklarınız açık.
Sleep with your lights on.
Bence bu işe yarıyor - köpek ısırıkları için de.
I think that works for-for dog bites, also.
Daha önce hiç kimsenin yaptıklarını yapmadım.
I've done things no one's ever done before.
Çocuğu kışkırtmadıkları ne malum?
I mean, who's to say he wasn't provoked at some point?
Bana yaptıkları en kötü şey buydu.
It's something unholy they did to me.
Hey, bunu bir tıklar mısın?
Hey, can you click on this one?
Aşağıda ışıklar var.
That's very big.. The ship knew we were here. Oh, my God.. Look at that, it's a huge alien ship.
Onu yarış pistinden çaldıklarını.
They stole it from the race track.
Benim için yaptıkları fedakarlığın boşa gitmemesi için Celeste'ye ulaşmak zorundayım.
And that I have to reach Celeste, even if it's only for the sacrifice they made for me.
Yarın sıcaklıklar...
Temperatures tomorrow...
Cora için kullandıkları aynı yumurta bağışçısından mı?
From the same egg donor they used with Cora?
Anonim yumurta bağışı yapmayı düşünüyorsanız lütfen Muhteşem Olasılıklar'da yapmayı düşünün.
And if you're considering anonymous egg donations please consider amazing possibilities.
Orada tek olan şey Amerika'nın en güzel içeriğidir. Işıklarını bir şeyler yapıyorlar ve etraf parlıyor. Sonra, arabayla gidiyorlar ve en son bu pislik.
The only thing that happens there is America's finest come in, they shine their lights around like they're doing something and then, they just drive off and I do shit.
Kolunda birtakım sıyrıklar vardı ama o iyi durumda.
There were some kind of scrapes on her arm but she's fine.
Sıradan bir devriye her an burada olabilir, Fed'in kaybolduğunu anladıklarından bahsetmiyorum.
An ordinary patrol will be by any minute, not to mention the Feds when they realize she's missing.
beni toparladıklarında sıcak bir karşılama olduğuyla döndüğünde ne dediler biliyor musun?
but if I they got put together I went back expecting a big welcome, you know what they said?
Bu arada mekanda yaptıklarını gerçekten beğendim Yani canavar film ışıklandırması ve mis kokan oda kokusu Kimsenin sana çekici olmadığını söylemesine izin verme
I mean the monster movie lighting and the musky air freshener and don't let anyone tell you you're not working that primer because wow, I have never found you more attractive and now that I've been in here for a couple of minutes the stench
Beni korumaya çalışıyorlardı Ama kasaba ki en hızlı çocuktum Ve yanıldıklarını göstericektim
they were just trying to protect me but I was the fastest kid in town and I was gonna prove them wrong
Görgü tanıkları gece yarısı saat 10 : 00'da dumanlar ve çığlıklar... duyduklarını ve itfaiyecilerin de koştuklarını...
Witnesses reported seeing smoke and hearing screams a little after 10 : 00 o'clock last night as firefighters rushed to the scene...
Eloise'nin binalarını araştıran sayısız yerli halk eskimiş koridorlarda orada yatan hastaların ve personellerinin seslerini duyduklarını hatta hayaletlerini gördüklerini... ve hala orada yaşayıp mahkum... kaldıklarını söylüyor.
Countless locals have explored the vacant buildings of Eloise and reported chilling tales of hearing voices or screams and in some cases, seeing apparitions or even ghosts of deceased patients and staff roaming the asylum's empty, decrepit corridors, prisoners still.
Bunlar, onların şizofreni gibi hastalıkları yaşamalarına neden olur. Biz ise bu korkuların tamamen yok olmasını istiyoruz.
It's our moral imperative to get to the root of these fears and destroy them.
Işıklar hareket sensörüyle çalışıyor!
The lights are on a motion sensor. Du'h, Dell, du'h!
Korku çok kuvvetlidir ve hastalandıklarında... hastalığın acısını çekmeyi tercih ederler.
A fear so strong the patient would rather suffer... the illness than to allow its cure.
Gördüğünüz bu yaratıklar Rita'nın savaşçılarının birer simülasyonu.
These creatures before you are simulations of Rita's army.
Bu yaşadıklarımı onlara nasıl anlatırım bilmiyorum.
I don't know how to tell them what's really going on with me.
Aslında iyi kalpli olanların yaramazlık yaptıkları zamanlar oldu.
There's that mischievous age of the warmhearted.
Neden ışıklar hâlâ çalışıyor?
Why are the lights still on?
Anlattıklarına göre, yeni dünyaya gelen iki gemiyi durdurmaya çalışan iki tane dev varmış.
they say that there were these two trolls who tried to stop the incoming ships in the new world.
Ama gemiler çok güçlüymüş. Ve güneş ışıkları devleri taşa dönüştürmüş.
But the ships were too strong, and the sun rose and turned the trolls to stone.
- Evet, yaptıkları şey bu.
- Yeah, that's what they do.
Batıya gidemeyiz. Kafatası yaratıkları orada yaşıyor.
That's where the skull things live.
Benim aksime, senin saçmalıklarını uzun zaman önce anlamış birine ihtiyacım var.
I need the one person who, unlike me, learned to see through your bullshit long ago.
Ondaki tuhaflıkları bir tek ben fark etmiş olamam!
I'm the only one that thinks there's something weird about this guy?
Jimbo, ışıkları hallet.
Jimbo, hit the lights.
Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakmanın vakti geldi.
Look, it's time we put our differences aside.
Gördüğünüz gibi kemer ikaz ışıklarını söndürdüm.
As you can see, I've switched off the seat belt sign.
Endişemiz, halkımıza karşı saygısızlıkları.
Our concern is their slight against our people.