Şit перевод на английский
74,784 параллельный перевод
Yerlerinize oturun.
- I need you guys to sit down. - What is that supposed to mean?
- Bu restoranın ortasında oturup yaptıklarını bir bir saymamı mı istiyorsun?
- Do you want me to sit here in the middle of this restaurant and list them off?
Öylece oturacak değildim.
I'm not just gonna sit there.
Burada oturup ölümü bekleyemeyiz.
Whip : We can't just sit here and die.
Otur.
Sit.
Onun yerime geçebileceğimi söylediler sağ olsunlar.
Uh, the nice folks in front said I could sit in.
Dik oturuyoruz.
Sit up straight.
"Ayağa kalkıp yaşamadıktan sonra oturup yazmak ne boştur."
How vain it is to sit down and write when you've not stood up to live.
Arkama yaslanıp korku filmi gibi izlemek zorunda kaldım. Acizdim. Ta ki Poseidon omzuma dokunup bana bu konuda bir şey yapma fırsatı verene dek.
Just had to sit back and watch it like a horror film, helpless, until Poseidon tapped my shoulder, gave me a chance to do something about it.
Hadi, dışarıda oturalım.
Come on, let's sit outside.
Dayan.
Just... sit tight.
Otur.
Sit down.
Otur.
Now, go over there. And now sit.
Karşıt Suçlar Birimi seni aklayıncaya kadar bekleyeceksin.
Those freaks have my partner. Until contracrime clears you, sit on your ass.
Otur yerine derhal!
Sit right back down this instant!
Peki o zaman ikimiz de ölünceye kadar burada oturacağız çünkü senin gibi acınası bir ezikle o bitiş çizgisini hayatta geçmem.
Well, then we're gonna sit here until we both die, because there is no way that I am crossing the finish line with a pathetic little loser like you.
Oturup da bu viski şişesinin dibini görmemi izleyeceksin.
You're gonna sit down and watch me drink this whiskey until the bottle's empty.
Oturup bu viski şişesinin dibini görmemi izleyeceksin. - Çevrilmemiş altyazı -
You're gonna sit down and watch me drink this whiskey until the bottle's empty.
Nereye istersen oturabilirsin.
Sit anywhere you'd like.
Bir odada oturup, hiçbir şey paylaşmamak için para verdiğin bir adam.
A guy you pay to sit in a room and reveal nothing.
Tüm gece öyle oturacak mısın yoksa şu depoyu bulmama yardım edecek misin?
You gonna sit on your ass all night, or you gonna help me find this warehouse?
Otur oturduğu yerde ve sesini kes.
Just sit your ass down and shut up.
Ama Karşıt Suçlar Birimi durumunu açıklığa kavuşturana kadar, otur oturduğun yerde.
But until ContraCrime clears you, sit on your ass.
İçeri gireceksin bir bardak kahve, yemek, bir şeyler alıp oturacaksın.
You're gonna go inside, buy a cup of coffee, a meal... Whatever... And sit in a booth.
Yani en azından adamı çekip konuşmamız lazım.
Or, I mean, we got to sit on him, at least. I...
Öylece izleyip boş duramayız.
We can't just sit back and do nothing.
Sen ve gey arkadaşın neden yerinize oturmuyorsunuz?
Why don't you and your little gay friend sit down.
Otur yerine, boş ver.
Sit down, sit down.
- Otur oturduğun yere.
- Sit your ass down.
- Hadi Alexis, otur yerine.
- Come on, Alexis sit back down.
Eski zamanların hatırına iki muhabbet edelim.
Sit down, let's talk for old times sake.
Salona gidip oturur, izlerdim.
I would come in the theater and sit and watch.
Ben gelip seni alana kadar orada oturmalısın. Bugün geciktin.
You're supposed to sit there until I come get you, and you're late today.
Bir dakika otur lütfen, olur mu?
Just... just please sit for one minute, okay?
Havluya dersin ki, "Bu kadar yol geldik ama suya girmeyip yalnızca kumda oturacağız."
You tell the towel that we came all this way just to sit in sand and not go into the water.
Oturup öylece bekleyemeyiz.
We cannot just sit around.
Burada elim kolum bağlı oturamam.
I couldn't just sit in there and not do anything.
Biliyorum ama burada oturup karalar bağlayamam.
But I... I can't sit here and mope.
Şuraya otursam olur mu?
How about I sit right here?
Oturmak ister misin?
Do you wanna sit?
Bütün bir gün arabada oturup hiç konuşmamak normal değil.
You say that now, but I don't think it's normal to sit in a car with someone all day and not chat.
Meclis'in çip takmasına izin vermeyecekler.
They're not gonna sit around and let the Clave put trackers in them.
Bilmiyoruz ama Damien Darhk ve Malcolm Merlyn onun peşinde. - Yani bu göreve katılmak zorundasınız.
We don't know, but Damien Darhk and Malcolm Merlyn are after him, which means you two cannot sit this one out.
- Olur.
- Should we, uh, sit down?
Burada boş boş oturup Savitar'ın yok olmasını bekleyemeyiz.
Well, guys, we can't just sit around and wait for Savitar to disappear.
Peki ya oturup varoluştan temelli silinmeni beklesem?
How about I sit on my ass and let you obliterate permanently from existence?
Biz de burada oturmuş, Savitar'ı incitmenin veya öldürebilmenin bir yolunu düşünüyoruz.
And so we sit here, with our anger, trying to think of a way to hurt Savitar or maybe kill him.
Bir de oğlan tarafında mı oturacağım, kız tarafında mı?
And do I sit bride-side or groom-side?
- Biraz oturur musun?
- Can you sit down for a sec?
Oturmak ister misin?
you wanna sit down?
Evini gelecek sefere görürüm.
We could sit and talk. I'll see your place next time.