Adamlarım перевод на испанский
14,146 параллельный перевод
Adamlarım muhallebi çocuğu Bedford Forrest'ın alayından bile daha çok Yankee öldürmüştü.
Mis hombres mataron más yanquis malhechores que todo el flojo regimiento de Belford Forrest.
Adamlarım her şeye hazırdır.
Mis hombres están listos.
Ama sonunda yaşadıkları şeyden, Adamlarım birilerinin alt satırında kalmamayı hak etmiyor.
Después de lo que han vivido, mis hombres no se merecen... estar a merced de utilidades.
Bu esnada adamlarımız da frengi ve ishal ile mücadele ediyorlar.
Mientras, nuestros hombres luchan contra La diarrea y La sífilis.
Onu temizleyecek adamlarımız var, temizlik yapan kişiler.
Tenemos a chicos, ya sabes, tenemos limpiadores.
Ya gel ve dondurmanı al... ya da iki dakika içinde adamlarım o odayı basacak... ve aletlerinizi koparacak.
¡ Van a salir a buscar estos helados, o en dos minutos, enviaré a todos mis hombres y los separaremos de sus penes!
Adamlarımı öldürmeye çalıştın!
¡ Trataste de matar a mis Rangers!
Adli tıptaki adamlarım böyle bir şey görmemiş.
En el laboratorio nunca vieron algo así.
Ayrıca gruptaki adamlarımızın kaybolması hiç işimize yaramıyor.
Y chicos en nuestro equipo desaparecer no está ayudando.
Sen... sen benim adamlarımı öldürdün!
¡ Tú... tú mataste a mis hombres!
Beni ve adamlarımı kandırıp beni salak gibi göstermek.
¿ Hacernos una broma? ¿ Hacerme quedar como un idiota?
Benim adamlarım Bay Qureshi'nin ekibini izliyor.
Mis hombres están viendo equipo central de Qureshi.
Beni ve adamlarımı korumanız gerekiyordu.
Se supone que me protejas a mí y a mi gente.
Benim operasyonumu yürüten adamlarım var.
Mi problema es que tengo tipos chequeado mi operación.
Adamlarımı Talibanlılar öldürmedi.
El Talibán no mató a mis hombres.
Adamlarımı öldürdüler.
Mataron a mis hombres.
Perşembeleri, havuzu temizle. Bunları yapacak adamlarımız yok mu bizim?
¿ No tenemos gente que haga todo eso?
Adamlarımı alıp, cesedi aramaya başlayayım mı?
¿ Le digo a los hombres que busquen el cuerpo?
Güvenlik firması. Şehirdeki mekanlara benim adamlarım bakar.
Tengo varios guardias de seguridad en la ciudad.
Adamlarımınki umurumda.
Me intereso por mis hombres.
Adamlarımla birlikte üssün dışındayken dikkatlerini dağıtmayacaksınız, anlaşıldı mı?
Así que mientras esté fuera de la base con mis hombres de ninguna forma los distraerá, ¿ entendido?
Adamlarımızın yüzde 90'ını kaybetmeden girebilsek bile... -... geri çekilme mevzileri var... - Bu.
Aun si evitáramos perder el 90 % de nuestras fuerzas... tienen posiciones de respaldo...
Adamlarım sizinle irtibata geçer...
Mi gente lo contactará para organizarlo, sí... sí...
Onu adamlarımızı öldürene anlat.
Díselo al que asesinó a nuestros hombres.
Adamlarımızdan birinin, roket bilimcisi kılığında olduğunu anında anlar.
Detectará al agente de la CIA que se haga pasar por científico al instante.
Adamlarımı muhtemelen kamu alanı konusunda ikna edebilirim,
Tal vez pueda lograr que mi gente acepte el alojamiento público.
Adamlarımın ne kadar tepkili olduğunu bilmiyorsun.
Debe intentar entender los sentimientos de mi pueblo.
Samimi arzum insanları birleştirmek, ama Güneyli adamlarım bana karşı ve ee- -
Tengo un genuino deseo de unir a las personas. Pero mi propia gente en el sur está en contra mía.
Beyaz adamlar mı yaptı?
¿ Fueron hombres blancos?
Adamları çağırmalıyım.
Tengo que llamar a mis hombres.
Bilim adamları mı yoksa turistler mi?
¿ Son científicos o turistas?
Birlikte çalıştığımız adamları gördün mü?
¿ Has visto a los bufones con los que trabajamos?
En sevdiği şeyler kaçak viski yapmak ve kötü adamları mıhlamak.
Le gusta hacer aguardiente y matar tipos malos.
Şey yaptınız mı... Vegas'a gidip fahişe kılığında sokağa çıkıp... bir müşteriden en fazla parayı... kim kapacak diye yarışıyorsunuz. Sonra müşteriye "Sivil polisim" diyorsun... adamlar ailesine söylememen için yalvarmaya başlıyor.
¿ Hicieron lo de ir a Las Vegas... vestirse como prostitutas... y competir a ver quién saca más dinero de un cliente... y luego le dices : "Soy policía"... y te ruega que no se lo cuentes a sus hijos y a su esposa... y se orina encima, y tú lo tienes todo grabado?
Şimdi, ben yetişkin bir adamım. Ve bazen yetişkin adamlar genç insanların anlamadığı bazı şeyler yapabilirler.
Yo soy adulto, y a veces los adultos hacen cosas que la gente joven no entiende.
- Onlar iyi adamlar mı?
- ¿ Están bien, chicos?
Adamların burada olacaklarını mı söyledi?
¿ Aquí es donde sus fuentes le dijeron que estarían?
Hadi, adamım, bu adamların ne kadar mutlu olduğunu görün.
- Oh, Vamos, mira estas caras.
O adamların neler konuştuklarını öğrenmem lâzım.
Necesito saber lo que dijeron esos hombres.
Yeni tanıştığım bir adamlar geceyi geçirdiğimi nasıl düşünürsün?
¿ Cómo puedes pensar que yo pasaría la noche con un hombre que acabo de conocer?
Küçük adamları taze tutmalıyım, anlıyor musun?
Tienen que divertirse, ¿ me entienden?
O adamları tanımıyordum bile.
No los conocía.
Sadece adamlarının kızımı öldürmek istediğini düşünmüştüm, ama meğer olay daha büyükmüş.
Creí que sólo la querían muerta sus hombres, pero es más que eso.
Endişelenme. Bankadayım, içeri bazı adamlar geldi ve dışarı çıkmamıza izin vermiyorlar.
No te preocupes, es que estoy en el banco y ha entrado una gente y no nos dejan salir de momento, pero no quiero...
Boşanmayı kabul ettim. Kızlarımın etrafında yabancı adamların dolaşmasını değil.
Accedí a divorciarme, no a que mis hijas estuvieran con un extraño.
Oraya gidip o bilim adamlarıyla röportaj yapacağımızı söyleyeceğiz.
Podemos ir y decir que los vamos a entrevistar.
Hayır, Carl, biz modern siyasi hayatımızı bu kahrolası eski kafalı adamlar zencileri çiğ çiğ yerken sürdüremeyiz.
Carl, Carl, los dos hemos sobrevivido a la vida política moderna con esos malditos santurrones haciendo todo como era antes engullendo negros en sus almuerzos diarios.
Bu adamlar insanlara yardım ederler.
Ellos ayudan a la gente.
Nasıl bu adamlar dünyayı kurtarmak mı?
¿ Cómo salvaron al mundo esos tipos?
Adamları yakalamanıza yardım ederim.
Puedo ayudarlo a atraparlos.
Tabii ki, ama bu yatırım foncu adamlar hep beladan uzak duruyor gibiler ama onlara büyük bankadan senin gibi biri lazım.
Por supuesto, pero esos muchachos de los fondos de cobertura... siempre tienen alguna manera para mantenerse fuera de problemas... Pero ellos necesitan alguien como tú de un gran banco.